Kadın ve Erkek Olmanın Ötesi: Hz. İnsan Bilinci

Erkek ve kadın fizyolojik ve psikolojik olarak farklı, ancak birbirini tamamlayan ikili bir yapıdır. İnsan varlığının bu boyuta özgü iki kutuplu görünümleridir. Tao tektir ancak oluşuma girdiği an ikili olmak zorundadır. Ying ve yang kadın ve erkek yukarı ve aşağı gibi. Birçok benzerlik ve farklılıkları içeren bu ikili yapı nihai birliğe ulaşırsa tekliğin vücuduna ulaşır cinsiyetlerini aşar. Yani, kadın kendi içindeki erkekle ve erkek de kendi içindeki kadınla bir merkezde buluşursa dönüşür. Hz. İnsan cinsel kimliğin ötesinde tüm donanımları kullanan bilinçtir. Kadın için olan bazı şeyler erkek için, erkek için olan bazı şeyler ise kadın içindir. Er Rahman ve Er Rahim tecellileri ve senin iç ve dış dünyaların hepsi eş zamanlı işler.

Tekliğin dış ve iç alemi olarak birlikte zuhur eden kalem ve mürekkep kağıt hakikatinde buluşur ve Hak’ka sunulan bir hayırlı bir dua olur.

Her şeyin hikmeti hükümleri ve dengeleri vardır. Ataerkil ve anaerkil yapıların kadim anlam ve işletimini tevhidin birliği ile bilir ve yaşarsın. Erkek ve kadın olmanın ötesinde insan olur, erkeği ve kadını bilerek fıtratına uygun yaşarsın.

Kadınlığın nihai örneği Hz. Meryem’dir ki onun için her saliha kadının kalbine de Hz. Meryem, Hz. Fatıma, Firavunun karısı Asiye derin izler bırakır, ilham olur. Salih erkeğin de nihai örneği Muhammed as der ki: “Ben cennette Meryem ile nikahlanacağım.”  

Nikah kavramı kemali bir tamamlanma dengelenme ve sükundur. Ying ve yangın buluşması gibidir. Cennette kişi ruh eşi ile birliktedir. Bu dünyada da olabilir.  

İnsani ahlak ve erdemini yaşamayan kendine ve başkalarına yabancılaşır düşman olur. Salih olmayan kişi cinsiyetini kullanma konusunda da nefsi emmareye düşer. Emmare nefis karşıdakini suçlar, nefret eder. Karşı cinsten nefret eden bir kişi travmatiktir. Kadın ve erkek İlahi olanın iki ayrı yönüdür. Yarattığını bilir ve kendisinden de ruh üflemiştir.

Çeşitlilikler gelişimin zenginliğidir. Tek kutuplu siyah beyazdan oluşan bir dünya sıkıcı ve eksik olurdu. Renklerin, seslerin, algıların, insanların çeşitliliği; varlığın zenginliği, cömertliği ve yaratıcılığın kaynağıdır. 

“Ağaçlar kalem, denizler mürekkep olsa Allah’ın ilimi bitmez.” 

Bir şey dünya semasına gölge varlığı ile gelir, gül ve diken hassasiyette duyarlılık iledir. Dikkatli olmalısın, dikene kızar gülü yolarsan yazık edersin. İnsan yukarı ve aşağı  dişil ve eril yapısında potansiyeldir. Baskın olan zuhura çıkar. Birisi dışarı kıvrılırken diğeri içeri kıvrılır. İlahi olanın yazdığı kalem ve kalemin içine girdiği Nun ve satır satır yazılanlara yemin olsun.

Karanlık aydınlık, gece gündüz döngüsü bir karar bir hesap ve hikmet iledir.

“Onun izni olmadan bir yaprak bile düşmez!”

Hakikatinde insan, güneş ve ayın buluşmasından oluşan ve gelişen bir dünya ve güneşler ve sabit yıldızlar ötesidir. Güneş ve ay. Her mertebenin gecesi ve gündüzü vardır. Yaratımın gecesi ve gündüzü, güneşi ve ayı tekbir gök kubbe altında. Varoluş çok boyutlu ve temelde ise iki kutuplu diyalektik bir süreçtir.

Kutupların bulunduğu seviyede, etki ve tepki mekanizmasının sürtüşmesi ve çatışması ile gelişim başlar.

Süreçte kutuplar dengelenir ve mirac ederse yeni döngülere boyutlara katılır. Kutsal ruhu deneyimler ve cinsiyetini dahi kemali ile yaşarsın. Unutmayalım ki her erkek biraz kadın her kadında biraz erkektir. 

Keskin hatlarla hiçbir şeyi diğerinden ayıramazsın. Dokundukları alan mutlaka vardır. 

Bildiğimiz dişil yapımız daha çok içgüdüsel ve sezgiseldir. Dişil yapı çok dikkatli ve bilinçli bilgeleri ister. Güçlü irade sezgi akıl ve tahkiki iman ister.

Bu anlatım “Bir kişinin kadınlığı veya erkekliği ile ilgili değil; bu iki yapının ne gibi nitelik ve potansiyelleri var. Buda ben senin kadınlığın ve erkekliğinle değil onları kullananla ilgileniyorum…” der. 

Eğer bilinçsizsen kadınlığın içgüdüsü içinde suret-perestlerin şehvet kokan cehennemlerine düşersin. Cahil bir kadının bedenini göstermekten başka bir varlığı kalmamıştır ve kendisine ait olmayan bir şeyi teşhir ediyordur. Şeytan şehvet telkin eder; erkek ise iradesi zayıf olandır, Havva’nın yılan tarafından kandırılması ve her ikisinin de ayağının cennetten kayması. Şeytan zayıf iradelileri ilk seviye de şehvet ile avlar. Kadın güdüsel olarak göstermek, erkek güdüsel olarak görmek ister. Bunlar her düzeyde birbirine bağlıdır, bağımlıdır kim neyi gösteriyor ve ne görüyorsa ahiretinde onu bilecektir. Güzellikler izlenmek içindir ama izni dairesinde bir hikmete yöneliktir. 

Bedenin, güzelliğin, araban, eşin ve dahi çocuğun, hiçbiri hakikatinde sana ait değil. Emanetçisin ve izin dairesinde kullanmaz emanete hıyanet edersen cehenneme yağmur gibi yağarsın Allah korusun.  

Mekanik bir aracın bozulması ile bir kadının bozulması arasında uçurumlar vardır. Kadın bozulursa dünyanın sonu gelir, kıyamet kopar çünkü varlık onun aracılığı ile gelir. Yaratımın beşiğidir, cennet anaların ayakları altındadır. Ve kadın bu kadar kutsal ve o kadar güzeldir. Erkekler alınmasın; kadın erkekten bir tık daha güzeldir ama esas güzellik takvadır, kamil kadın ve kamil erkek olabilmektir. İslam’da ve Kadim Türklerde kadına verilen değer gerçek anlamda bir anlaşılsa ateist feministler tüm davalarından vazgeçmek zorunda kalırlar. Davası erkekler değil kadın hakları olanlar haklıdırlar. Cumhuriyetin Yasaları içinde kadın erkekle eşit haklara sahip değildir. Kadınların avantajları erkeklerden her zaman fazla olmuştur. Bu Cumhuriyetimizin kadına verdiği önemdir. En basitinde evlilikte tüm avantajlar kadının elindedir. Yasalar karşısında güçlü olan kadın olmuştur. Daha fazla haklar da verilmelidir. Zamanında kadın ezilmiştir.

Kadın tabiatı, ana içgüdü beden merkezinde yaşar, yoğun hisseder, doğru seyir ile içgüdü ve beden merkezi sezgi ve yaratımın beşiği haline gelir.

Bu kadın evrene açılan ve evrenleri doğuran Meryem sıfatını alır. Oradan İsa doğar ve bu ruhtan doğanlar ruh sahibi olur. 

Hz Mevlana: “İster kadın, ister erkek olsun hepimiz Meryem olan bedenlerimizde Ruh İsa’sını doğurmalıyız.” der.  

Kadın kadar üstün donanımlı hassas ayarlara sahip ikinci bir varlık şimdilik yoktur, bulamazsın. Yağ bozulursa zehir olur. Eğer kadın bozulursa ondan daha zararlısını bulamazsın. İllimunati bunu bilir ve kadını erkeğe karşı kullanır. İllimunati yılanı kadın ile erkeği dolayısı ile dünyayı yönetir. Ve bilenler, şehvet ve şiddet kokan bu hareketlerin şerrinden bela ve fitnesinden Allah’a sığınırlar. Yaratılış mitinde şeytan erkeğe karşı kadını seçer, onu kullanır. Sonuçta erkek de kadın da her ikisi de zokayı yutar ve cennet ayaklarının altından kayar! Rabblerini bilirlerse cennette ebedi olarak yaşarlar.  

Kadın ve erkek olarak bildiğin güç ve donanım olanaklarına karşı dikkatli ol. Bunları doğru kullan. Bunlar sana bahşedilmiş yetilerinden Rabb’ini bilme yolunda kullan ve daha ne suretler… Her boyutun ayrı elbise ve hali. 

 Kadın ağırlıklı olarak içgüdü merkezinde, erkek ise ağırlıkta zihin merkezinde yaşar. 

Cinsiyet düzeyinde ilkel ve hamdırlar. Kadının içgüdüsü varoluştan gelir ve doğru yönlenirse sezgi kapısını açar. İçgüdü tohumdur. Erkeğin zihni ise varoluşundan değil daha yüzeysel ve yeni olan akıldan gelir mantıktır.

Kadın içgüdüsel ve sezgisel; erkek ise mantıksaldır ve akılsaldır. Bu tanımlar doğum haritaları nefis mertebelerine göre farklı yoğunlukta olabilir, yoğunlukları farklıdır, hatları ise budur. 

Bir erkek bedenini kadın kadar yoğun hissedemez, bir kadın da erkek kadar çok düşünmez. Hislerinde yanılırsın ama mantıkta bilmeye daha yakın olursun. İslam hukukunda iki kadın şahitliğine karşı bir erkek şahitliği denk düşülmüştür. Bunun sayılmayacak hikmetleri vardır. Kadın duygusaldır, kalptir; erkek ise mantıksaldır, akıldır. Doğru akıl duyguları besler. Onun için önce aklını inşâ et, aklın Salim olursa kalbin Selim olur. Salim güvenli, selim ise huzurdur.  

Kadın erkeğe göre daha geniş ve daha rahattır. Erkek çabuk sinirlenir, kadının ne zaman sinirlenip sinirlenmeyeceğini bir erkek anlayamaz. Ama kadın bilir. Kadının mantığa ihtiyacı yoktur, erkek gibi düşünmez, sezgisi ile sonucu zaten önceden görür çözümleri atlar. Erkek çözümleyip sonuca ulaşırken kadın çoktan kafada bitirmiştir. Kadınlar bilir, erkekler düşünür ve bilir. Erkek düşünerek bilir, kadın ise nerden geldiğini bilmez ama bilir. Kadın sezgisel erkek akıldır.

Kadının işi daha kolaydır, içgüdü merkezinden sezgiye sıçramak kolaydır ama entelektüel akıldan sezgiye sıçramak için tüm aklını bırakman gerekir.

Bu yüzden tarih boyunca kadınlar erkekler tarafından kıskanılmıştır çünkü kadın biliyordur ve içgüdüsel erkek kadına zulmetmiştir. Kadına seçme ve seçilme hakkını veren İslam peygamberi Hz. Muhammed (sav) ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. İkisi de kadınlara hayrandırlar. Kevser Irmağı Fatıma anamızın elinden, İsa ise iffetli Meryem’den gelir. Türklerde kadın ve erkek her zaman yan yanadırlar, hatta erkeğin baş danışmanı eşidir; ülkeyi zahiren erkek, batında ise kadın yönetir.

Erkekler de kadınlar da biraz farklı dünyalardan geldiklerini bilirler. Kadınlar sanata, şiire, zevke ve ihtişama varır mest olur, hissederler…

Erkekler ise bunların neden, nasıl ve ne için olduğunun araştırmasına girer, akıl yürütür. Öte yandan; erkekler de hisseder ve kadınlar da akıl yürütür ancak birbirleri kadar yoğun değil. Göz ve kulak gibi ayrı ama aynı zevkte.   

Kadın yaşar ve erkek anlar. Bu kadın anlamaz, erkek de yaşamaz demek değildir. Sadece kadınlar fıtratlarından dolayı daha yoğun hissederler yaşarlar. Kadının anne olmak gibi bir potansiyeli var ama erkeğin yok. Yaşamak ve anlamak İnsan olmaktır. Ve yaşam iki parçanın sağlıklı çalışması ile dengelenir. Erkekler biraz kadın gibi hissedebilir, kadınlar da biraz erkek gibi anlayabilirlerse dünya daha dengeli bir yer olabilir. En azından erkeğin ve kadının ötesinde başka bir düzlemde buluşulabilir… 

Instagram

Facebook

YouTube

Popüler İçerikler

Wanda Nara'nın Icardi'nin Mesajını İfşaladıktan Sonra L-Gante'yle Yaptığı Paylaşım Icardi Fanlarını Kızdırdı!
Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho ile İlgili İspanya'dan Transfer İddiası Var
Türkiye'ye Gelir mi? Suudi Arabistan'da Forma Giyen Cristiano Ronaldo'dan Değişim Kararı
YORUMLAR
27.01.2023

Kadınlar size bakmıyorlar diye kadınların "bakmaya, görmeye, görsel uyaran almaya" erkeklerden daha az güdülü olduğunu söylemeniz; kadınlar sizi/çevrenizdeki erkekleri yeterince güzel bulmuyor gibi hissediyorsunuz diye erkeklerin kadınlar kadar güzel olmadığını söylemeniz; sizin gösterecek bir fiziksel çekiciliğiniz yok gibi hissediyorsunuz diye erkeklerin, "görülmeyi ve fiziksel çekiciliklerini göstermeyi" kadınlar kadar sevmediğini söylemeniz; siz kendiniz insan doğasına aykırı ve dindar bir çevrede sakatlanmış olan psişeniz sebebiyle doğru dürüst hissetmeyi beceremiyorsunuz diye erkeklerin kadınlar kadar hissedemediğini iddia etmeniz; o insan doğasına aykırı, dindar, cinsiyetçi ortamınızda, kadınlara yeterli ve eşit eğitim, öğrenim, pratik, yaşam deneyimi hakkı verilmemesi dolayısıyla aklını, mantığını yeterince kullanması engellenmiş bazı kadınlarla çevrelenmiş durumdasınız diye kadınların erkekler kadar akıl, mantık, düşünce sahibi olmadığını iddia etmeniz falan çok komik olmuş.

27.01.2023

Biraz beslenmenize, bakımınıza, vücudunuza vs. dikkat ederseniz kadınlar size de bakarlar, o zaman kadınların ne kadar görsel, bakmayı, izlemeyi, görmeyi seven, bu güdülere hat safhada sahip varlıklar olduğunu ve kendilerine ne kadar hakim olamayabileceklerini birinci elden anlarsınız. Kadını obje gibi gören, ataerkil, sapkın, dindar çevrenizden uzaklaşırsanız, erkeklerin hiç de sizin iddia ettiğiniz şekilde 'aç kurt gibi bakmayı seven', 'hissetmeyi pek bilmeyen', 'iradesi zayıf', 'sert ve öfkelenen' varlıklar olmadığını anlarsınız. Zaten sizin bu tarif ettiğiniz güruh, kuduz virüsü yayan virütik yapılara benziyor, insan türünün erkeğine değil. Yine o ataerkil, insan doğasına aykırı, dindar, fanatik ortamınızdan çıkıp sağlıklı zihniyete sahip ve güzel erkeklerle dolu ortamlara girerseniz, erkeklerin ne kadar güzel, kendilerine baktırmayı seven, çekici, sanatçı ruhlu, hisli, hassas canlılar olduğunu da anlarsınız.

27.01.2023

Karşı cinsten nefret etmek derken de "Kadın bedensel, içgüdüseldir, teşhiri sever, erkekse öfkeli, agresif, iradesizdir, kadına saldırması normaldir, kadında erkek kadar akıl-mantık yoktur, baştan çıkarmaya, fitneye meyillidir halbuki Bakire Meryem gibi olmalıdır" gibi söylemlerinizle kadına karşı işlenen her suçu, tacizi, namus cinayetlerini adeta fiilen desteklemeniz gibi davranışları kastediyorsunuz sanırım. Ve doğru söylüyorsunuz, sizlerin bu sistematik kadın düşmanlığı bizleri binlerce yıldır travmatize ediyor ama biz buna rağmen, sizin gibi erkeklerin kadınlardan nefret ettiği şekilde hiç nefret etmedik erkeklerden. Her gün kadınlar tarafından katledilen, namus cinayetine kurban giden tonla erkek, kadınlara satılan çocuk damatlar, kaçırılıp kadınlara pazarlanan genç oğlanlar yok. Kadınların tacizine, tecavüzüne uğrayan erkek, karısı tarafından sürekli dövülen pek koca yok. Eğitim hakları kadınlarca gasp edilen, kadınlar tarafından eve,örtülere hapsedilen,objeleştirilen erkek yok.

27.01.2023

Ve hayır, kadın ezilmemiştir. Erkek, tüm ezikliği, acizliği ve hıncıyla (sizin bu komedi söylemlerinizle yapmaya çalıştığınız gibi) kadını ezmeye çalışmıştır. Faili açıkça belirtin. Fail, övdüğünüz (ve ne anlama geldiğini bile bilmeden yine cümle içinde kullanmaya kalktığınız) ataerkil sistemdir fakat kadın buna rağmen ezilmemiştir. Ayrıca kadına herhangi bir hak verilmemiştir. Ataerki ve sizin gibi ataerkil erkekler, ataerkil tarih boyunca bizim varoluşsal haklarımızı gasp etmeye kalkmış, biz de onları söke söke geri almış, daha da alacağızdır. İstediğiniz kadar ağlayın, mizojen zihniyetinizle böyle trajikomik söylemlerde bulunun, propagandalar yapın, sistematik olarak yapmadığınız mizojini, işlemediğiniz mizojen suç kalmasın; ezemediniz, ezemeyeceksiniz. Ekilir, ekin geliriz; ezilir, un geliriz; bir gider, bin geliriz. Size de ancak, bu son mizojen çırpınışlarınızı da alıp çekilip gitmek düşer.

27.01.2023

"Davası erkekler değil kadın hakları olanlar haklıdırlar." Feminizme dair en ufak bir fikrin yok, değil mi? Feministlerin davası, ataerkil tahakkümün yok edilmesi ve tüm kadınların ataerkil tahakkümden özgürleştirilmesi üzerinedir ki senin türevinde adamlar bırak böyle mizojen sanrıları yaymayı, hayata geçirmeyi..Akıllarından bile geçiremesinler. Biz de kadınlar olarak güvenli, özgür, güzel bir dünyada, aklımıza, bedenimize, ruhumuza hakaret edilmeden, bu önyargı, aşağılama, kısıt ve tacizlere maruz kalmadan, canımıza kast edilmeden yaşayalım. Ataerkil tahakkümü yaratan, sürdüren ve kadın haklarını gasp edenler ise dere kurbağaları ya da çalı fasulyeleri değil, erkeklerdir. Neden kadın hakları bazı gaipten varlıklar tarafından gasp ediliyormuş da tam da senin gibi erkekler ve onların yarattığı suni ataerkil düzen tarafından gasp edilmiyormuş gibi manasız şeyler yazdın? Zaten yazı komple felaket, neresinden tutsan elinde kalır ama ben burasından tutayım bari dedim.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ