Her şeyin hikmeti hükümleri ve dengeleri vardır. Ataerkil ve anaerkil yapıların kadim anlam ve işletimini tevhidin birliği ile bilir ve yaşarsın. Erkek ve kadın olmanın ötesinde insan olur, erkeği ve kadını bilerek fıtratına uygun yaşarsın.
Kadınlığın nihai örneği Hz. Meryem’dir ki onun için her saliha kadının kalbine de Hz. Meryem, Hz. Fatıma, Firavunun karısı Asiye derin izler bırakır, ilham olur. Salih erkeğin de nihai örneği Muhammed as der ki: “Ben cennette Meryem ile nikahlanacağım.”
Nikah kavramı kemali bir tamamlanma dengelenme ve sükundur. Ying ve yangın buluşması gibidir. Cennette kişi ruh eşi ile birliktedir. Bu dünyada da olabilir.
İnsani ahlak ve erdemini yaşamayan kendine ve başkalarına yabancılaşır düşman olur. Salih olmayan kişi cinsiyetini kullanma konusunda da nefsi emmareye düşer. Emmare nefis karşıdakini suçlar, nefret eder. Karşı cinsten nefret eden bir kişi travmatiktir. Kadın ve erkek İlahi olanın iki ayrı yönüdür. Yarattığını bilir ve kendisinden de ruh üflemiştir.
Çeşitlilikler gelişimin zenginliğidir. Tek kutuplu siyah beyazdan oluşan bir dünya sıkıcı ve eksik olurdu. Renklerin, seslerin, algıların, insanların çeşitliliği; varlığın zenginliği, cömertliği ve yaratıcılığın kaynağıdır.
“Ağaçlar kalem, denizler mürekkep olsa Allah’ın ilimi bitmez.”
Bir şey dünya semasına gölge varlığı ile gelir, gül ve diken hassasiyette duyarlılık iledir. Dikkatli olmalısın, dikene kızar gülü yolarsan yazık edersin. İnsan yukarı ve aşağı dişil ve eril yapısında potansiyeldir. Baskın olan zuhura çıkar. Birisi dışarı kıvrılırken diğeri içeri kıvrılır. İlahi olanın yazdığı kalem ve kalemin içine girdiği Nun ve satır satır yazılanlara yemin olsun.
Karanlık aydınlık, gece gündüz döngüsü bir karar bir hesap ve hikmet iledir.
“Onun izni olmadan bir yaprak bile düşmez!”
Hakikatinde insan, güneş ve ayın buluşmasından oluşan ve gelişen bir dünya ve güneşler ve sabit yıldızlar ötesidir. Güneş ve ay. Her mertebenin gecesi ve gündüzü vardır. Yaratımın gecesi ve gündüzü, güneşi ve ayı tekbir gök kubbe altında. Varoluş çok boyutlu ve temelde ise iki kutuplu diyalektik bir süreçtir.
Kadınlar size bakmıyorlar diye kadınların "bakmaya, görmeye, görsel uyaran almaya" erkeklerden daha az güdülü olduğunu söylemeniz; kadınlar sizi/çevrenizdeki erkekleri yeterince güzel bulmuyor gibi hissediyorsunuz diye erkeklerin kadınlar kadar güzel olmadığını söylemeniz; sizin gösterecek bir fiziksel çekiciliğiniz yok gibi hissediyorsunuz diye erkeklerin, "görülmeyi ve fiziksel çekiciliklerini göstermeyi" kadınlar kadar sevmediğini söylemeniz; siz kendiniz insan doğasına aykırı ve dindar bir çevrede sakatlanmış olan psişeniz sebebiyle doğru dürüst hissetmeyi beceremiyorsunuz diye erkeklerin kadınlar kadar hissedemediğini iddia etmeniz; o insan doğasına aykırı, dindar, cinsiyetçi ortamınızda, kadınlara yeterli ve eşit eğitim, öğrenim, pratik, yaşam deneyimi hakkı verilmemesi dolayısıyla aklını, mantığını yeterince kullanması engellenmiş bazı kadınlarla çevrelenmiş durumdasınız diye kadınların erkekler kadar akıl, mantık, düşünce sahibi olmadığını iddia etmeniz falan çok komik olmuş.
Karşı cinsten nefret etmek derken de "Kadın bedensel, içgüdüseldir, teşhiri sever, erkekse öfkeli, agresif, iradesizdir, kadına saldırması normaldir, kadında erkek kadar akıl-mantık yoktur, baştan çıkarmaya, fitneye meyillidir halbuki Bakire Meryem gibi olmalıdır" gibi söylemlerinizle kadına karşı işlenen her suçu, tacizi, namus cinayetlerini adeta fiilen desteklemeniz gibi davranışları kastediyorsunuz sanırım. Ve doğru söylüyorsunuz, sizlerin bu sistematik kadın düşmanlığı bizleri binlerce yıldır travmatize ediyor ama biz buna rağmen, sizin gibi erkeklerin kadınlardan nefret ettiği şekilde hiç nefret etmedik erkeklerden. Her gün kadınlar tarafından katledilen, namus cinayetine kurban giden tonla erkek, kadınlara satılan çocuk damatlar, kaçırılıp kadınlara pazarlanan genç oğlanlar yok. Kadınların tacizine, tecavüzüne uğrayan erkek, karısı tarafından sürekli dövülen pek koca yok. Eğitim hakları kadınlarca gasp edilen, kadınlar tarafından eve,örtülere hapsedilen,objeleştirilen erkek yok.
"Davası erkekler değil kadın hakları olanlar haklıdırlar." Feminizme dair en ufak bir fikrin yok, değil mi? Feministlerin davası, ataerkil tahakkümün yok edilmesi ve tüm kadınların ataerkil tahakkümden özgürleştirilmesi üzerinedir ki senin türevinde adamlar bırak böyle mizojen sanrıları yaymayı, hayata geçirmeyi..Akıllarından bile geçiremesinler. Biz de kadınlar olarak güvenli, özgür, güzel bir dünyada, aklımıza, bedenimize, ruhumuza hakaret edilmeden, bu önyargı, aşağılama, kısıt ve tacizlere maruz kalmadan, canımıza kast edilmeden yaşayalım. Ataerkil tahakkümü yaratan, sürdüren ve kadın haklarını gasp edenler ise dere kurbağaları ya da çalı fasulyeleri değil, erkeklerdir. Neden kadın hakları bazı gaipten varlıklar tarafından gasp ediliyormuş da tam da senin gibi erkekler ve onların yarattığı suni ataerkil düzen tarafından gasp edilmiyormuş gibi manasız şeyler yazdın? Zaten yazı komple felaket, neresinden tutsan elinde kalır ama ben burasından tutayım bari dedim.