8 Mart Dünya Kadınlar Günü Aslında Kimlerindir?

1857’de ABD’nin New York kentinde 40 bin tekstil işçisinin daha iyi çalışma koşulları talebiyle greve çıkmaları tarihte kadınların mücadele gününün ilk örneği olarak görülür. Polis yapılan greve saldırır, işçiler fabrikada kilitli kalır. Ardından çıkan bir yangından polis barikatları yüzünden kaçamayan 129 kadın işçi can verir. Bilinen ve hala acı ve öfkeyle anılan o cenaze törenine binlerce insan katılır. 1857’den bugüne 8 Mart’ın önemi ve kadın mücadelesinin ateşinin fitili o gün orada hayatını kaybeden 129 kadının bedeninde saklıdır. 

Yaklaşık 50 yıl sonra 1908’de 15 bin kadın tekstil işçisi oy kullanma hakkı, çalışma saatlerinin iyileştirilmesi, çocuk işçi çalıştırılmasının yasaklanması gibi taleplerle yeniden sokağa çıkarlar. Ekonomik eşitlik ve iş güvencesi taleplerini ‘ekmek’ olarak simgelerler. Daha güzel bir yaşamı ‘gül’ olarak tariflerler. “Yaşamlarımız doğumdan ölüme kan ter içinde geçmeyecek. Kalpler de ölür açlıktan bedenler gibi; ekmek verin bize, ama verin gülleri de.” diyerek tarihe geçerler.

1910 yılında Kopenhag’da toplanan 2. Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Clara Zetkin “Tüm ülkelerin Sosyalist kadınları her yıl bir günü Kadınlar Günü olarak kutlayacak ve öncelikli hedefleri de kadınların oy hakkını kazanmasını desteklemek olmalı” açıklamasının bulunduğu bir önerge sunar. Ve 8 Mart’ın Uluslararası Kadın Günü olarak kutlanmasına karar verilir. 

Kutlamanın ilk örnekleri 1911’de Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre’de milyonlarca kadını bir araya getirir. Rusya’da ise ilk kez 1913’te izinsiz olarak kutlanır. 1921’de 8 Mart Rusya’da devrimi başlatan ve Amerika’da kadın mücadelesinin ateşini bedenleriyle fitilleyen kadınların anısına “Enternasyonal Kadınlar Günü” olarak kabul edilir.

Türkiye’de ilk kez 1921 yılında kutlanan 8 Mart nedir ve kimindir?

Elleriyle ilmik ilmik hayatı ören emekçi kadınların günüdür.

Kadınlar merdiven altı atölyelerde, fabrikalarda iş güvenliği olmadan çalıştırılıyor. İş kazalarında çokça emekçi kadın hayatını kaybediyor.

İş yerlerinde emeği yok sayılan, ucuz ve yedek iş gücü olarak görülen, kadrosuz ve güvencesiz çalıştırılan kadınlarındır 8 Mart.

Emeği yok sayılan, mobbinge uğrayan kadınların günüdür.

Kadınlar iş yerlerinde daha çok mobbinge maruz kalıyorlar. Erkek patronlar tarafından psikolojik ve fiziksel tacize uğrayan kadınların sayısı da oldukça yüksek.

Plazalarda, fabrikalarda, tüm iş yerlerinde hem sermaye tarafından hem de erkek patronlar tarafından ezilen kadınlarındır 8 Mart.

Görünmeyen emekleriyle evlerin yapıtaşı ev kadınlarının günüdür.

Kadınların ev içinde harcadıkları karşılıksız emek hem sermayenin hem de evdeki erkeğin çıkarlarına hizmet eder. Kadınlar ekonomik özgürlüğünü elde etmiş olsa bile toplum tarafından ev işlerini yapmak sorumluluğunda ve zorunluluğunda görülür hala. Ve bu düşünce ev içindeki egemenlik ilişkisiyle bağlantılıdır.

Evleri ev yapan tüm kadınlarındır 8 Mart.

Tacize - tecavüze karşı bedenine sahip çıkan kadınların günüdür.

Kadınlar hayatlarının herhangi bir yerinde sözlü veya fiziksel olarak tacize maruz kalıyorlar. Hemen her gün tecavüz haberleri okuyoruz, güne kız kardeşlerimizin çığlıklarıyla uyanıyoruz. 

Ve buna rağmen gece 3’te Bağdat Caddesi’nde tecavüze uğrayan kadının tecavüzcüsü toplum tarafından meşru görülüyor. Kimi ahlak kurallarına göre kadınlar geceleri sokakta gezmemeli, mini etek giymemeli, sesli gülmemeli, yazılı bir nüshası olmayan ancak çocukluğundan beri anlatılan kurallar çerçevesinde yaşamak zorundadırlar. Eğer bu kurallara göre yaşamazlarsa tacizi-tecavüzü hak ediyorlar demektir.

8 Mart  bugün hala sokaklarda özgürce dolaşamamasının sebebi erkek egemen sistemin yarattığı, erki yücelten, kadını baskılayan “toplumsal ahlak kuralları”na karşı sokaklar bizimdir, bedenimiz bizimdir diyerek bu egemen zihniyete meydan okuyan kadınların günüdür.

Erkek şiddetine maruz kalan kadınların günüdür.

'Kızını dövmeyen dizini döver.' , 'Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin.' gibi ataerkil toplum yapısının ürettiği atasözlerini benimsendiği bir ülkede yaşıyoruz. 

Çoğu kadın babası, erkek kardeşi, eşi, akrabaları ve hatta sokakta herhangi bir erkek tarafından şiddete maruz kalıyor. 

8 Mart erkek şiddetine maruz kalan kadınların günüdür. 

Kadın cinayetlerine karşı yaşamak için direnen kadınlarındır.

2015 yılının verilerine göre Türkiye’de 300’ü aşkın kadın öldürüldü.

Bu kadınlar boşanmak istediği için, çalışmak istediği için, okumak istediği için, tecavüze direndiği için, zorla evlendirilmeyi veya bir erkeği reddettiği için, açık giyindiği için, erkek arkadaşı olduğu için yakını olan erkekler veya hiç tanımadığı erkekler tarafından katlediliyorlar. Kendi hayatlarını kendilerini şekillendirmek istedikleri için öldürülüyorlar. Bazen de erkekler tarafından çok sevildikleri için öldürülüyorlar.

O sevginin altında “kadın” kimliklerini ezdirmemek için direnerek ölen kadınlar adına, yaşamak için hala direnen tüm kadınlarındır 8 Mart. 

Erklerin yarattığı savaşlara inat “barış” diye haykıran kadınlarındır.

Yüzyıllardır erklerin yarattığı savaşlara inat barış savunusu en çok kadınlar tarafından yapıldı. Kadınların “barış” talebi bile kadınların çiçek gibi narin olmasından kaynaklandığı düşüncesi etrafından algılandı toplum tarafından. Oysa barış, “Analar ağlamasın” sözünü aşan, temeli erkek egemen sisteme karşı, o sistemin yarattığı savaşlara karşı direniş yaratan önemli bir taleptir. 

Her türlü tacize-tecavüze ortam hazırlayan savaş meydanlarında bedenleri teşhir edilen, köleleştirilen ve savaşa karşı inadına barış diyen tüm kadınlarındır 8 Mart.

Türkiye'yi yasa değil isyana boğan Özgecan'ındır.

Yaylasına sahip çıkan Havva Ana’nındır.

“Artık Yeter” diyerek özsavunmasını gerçekleştiren Çilem’in, Nevin’in, Yasemin'in günüdür.

Dirençleriyle isyanı güzelleştiren tüm kadınlarındır.

Birleşerek daha güçlü olacak, birlikte hayatı örgütleyecek her bir kadının günüdür.

8 Mart'ta biz kadınlar bir araya geleceğiz.

El ele yürüyeceğiz.

"Kadın herkesin için de kahkaha atmayacak" diyen zihniyete kahkahalarımızla yanıt vereceğiz.

8 Mart yasakmış, meydanlara kadınlar alınmayacakmış diye duyduk...

Unutulmasın! Biz hayatın yarısıyız. Sokaklar da bizim, meydanlar da...

Yakamadığınız cadıların torunlarıyız. Her yerdeyiz!

#8MartYasaklanamaz

#8MartDünyaKadınlarGünü

Popüler İçerikler

Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
YORUMLAR
08.03.2016

valla net diyim bence merve ç. nin günü ...

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ