Kadın Olduğu İçin Ona İnanmamışlardı: Yıldızların Neyden Oluştuğunu Keşfeden Gök Bilimci Cecilia Payne

Hepimiz yıldızlara bakıp hayal kurmayı çok seviyoruz, öyle değil mi? Bizimle aynı yıldızlara bakan ve yıldızların 'neyden meydana geldiğini' merak edip keşfeden bir kadının hikayesini anlatmaya geldik. Gelecek kadın gök bilimciler kuşağının yolunu çizen Cecilia Payne'nin hayatının detaylarına buyurun!

Sizce yıldızlar neyden yapılmıştır?

Aslına bakarsanız bu soru, astrofiziğin en temel sorusuydu ve bu sorunun cevabı 1925 yılında Cecilia Payne tarafından keşfedildi. Payne, yıldızlardaki kimyasal elementlerin nispi miktarlarını öğrenmek için yıldız ışığının karmaşık spektrumlarının nasıl çözüleceğini gösterdi.

1960 yılında, seçkin astronom Otto Struve, Payne'nin tez çalışmasından, 'astronomide şimdiye kadar yazılmış en parlak doktora tezi' olarak bahsetti.

Cecilia Payne'nin hayatından kısaca bahsedelim.

1900'de İngiltere'de doğan Cecilia, Cambridge Üniversitesi'ne girdikten sonra kısa süre sonra bir bilim dalında uzmanlaşmak istediğini anladı. Cecilia, astronom Arthur Eddington'ın, Einstein'ın Genel Görelilik Teorisini kanıtlayan bir gözlem olan 1919 güneş tutulması konusunda bir konferans verdiğini duydu ve bu konferanstan sonra hangi konuda uzmanlaşacağından emin olmuştu.

Cambridge yıllarında, bir kadının öğretmenlik rolünün ötesine geçme şansının çok az olduğunu farkeden Cecilia, 1923'te, Amerika Birleşik Devletleri'ne gitmek üzere İngiltere'den ayrıldı.

Harvard Koleji Gözlemevi'nin müdürü Harlow Shapley ile tanıştı ve müdür ona yüksek lisans bursu teklif etti. Harvard, fotoğraf plakalarında dünyanın en büyük yıldız tayfı arşivine sahipti. Cecilia Harvard'a gittiğinde, yıldız spektrumları üzerine kapsamlı bir çalışma uzun süredir devam etmekteydi.

Cecilia, yıldız tayflarındaki soğurma çizgilerini ölçmek için uzun bir projeye başladı ve iki yıl içinde doktora derecesi için bir tez hazırladı.

Tezinde, yıldız spektrumlarındaki geniş çeşitliliğin, elementlerin farklı miktarlarından değil, esas olarak atomların farklı iyonlaşma durumlarından ve dolayısıyla yıldızların farklı yüzey sıcaklıklarından kaynaklandığını gösterdi. On sekiz elementin göreli miktarlarını hesapladı ve farklı yıldız türleri arasındaki bileşimlerin hemen hemen aynı olduğunu gösterdi.

Cecilia, Güneş'in ve diğer yıldızların neredeyse tamamen en hafif iki element olan hidrojen ve helyumdan oluştuğunu keşfetti.

Dünya'nın büyük kısmını oluşturan elementlerin, yıldızların kütlesinin yüzde ikisinden daha azını oluşturduğunu keşfetti. Görünür evrenin kütlesinin çoğunun en hafif element olan hidrojen olduğunu buldu. Bu gerçekten de devrim niteliğinde bir keşifti.

Cecilia'nın iddialarına o zaman kimse inanmadı.

Ancak birkaç yıl içinde, sonuçlarının hem temel hem de doğru olduğu herkes tarafından anlaşıldı.

Cecilia Payne, ilk kez herhangi bir yıldızın yüzey sıcaklığının tayfından nasıl "okunacağını" göstermişti.

Cecilia, yıldız spektral sınıfları sıralamasının, azalan sıcaklıklar dizisi olduğunu ve sıcaklıkları hesaplayabildiğini gösterdi.

Yıldızların spektral sınıfına karşı parlaklık grafiği olan Hertzsprung-Russell diyagramı artık düzgün bir şekilde yorumlanabiliyordu ve yıldız astrofiziğinde açık ara en güçlü analitik araç haline geldi.

Payne ayrıca değişken yıldızların fiziksel olarak anlaşılmasına da büyük katkı sağladı.

Bu çalışmanın çoğu, 1934'te evlendiği Rus astronom Sergei Gaposchkin ile birlikte yapıldı.

1930'lu yıllarda Payne, öğrencilere danışmanlık yaptı, araştırmalar yürüttü ve ders verdi.

Kadın olduğu için, Harvard'daki tek unvanı Profesör Shapley'in 'teknik asistanı' idi.

Cecilia Payne, tartışmasız yirminci yüzyılın en parlak astronomlarından biri olmasına rağmen seçkin Ulusal Bilimler Akademisi'ne asla seçilmedi.

1956'da nihayet tam bir profesör (Harvard'da bu şekilde tanınan ilk kadın) ve Astronomi Bölümü başkanı oldu. Astronom arkadaşları da Cecilia'nın dehasını takdir etmeye başladı.

1976'da Amerikan Astronomi Derneği ona Henry Norris Russell Ödülü'nü verdi.

İçeriğimizi de Cecilia'nın ödül konuşmasından bir sözle bitirelim.

"Mevcut kabul görmüş fikirlerle anlaşılamayan bir gerçeğe ulaşmanın verdiği mutluluktan daha yoğun bir mutluluk yoktur."

Bu içerikler de ilginizi çekebilir;

Ortamlarda Satmalık Bilgi: Bir Tablonun Empresyonist Akımından Olduğunu Nasıl Anlarız?
Dünyaya En Büyük Katkısı Buydu: Kuvvetler Ayrılığı İlkesinin Arkasındaki Akıl Kimdi?
40 Dakika Boyunca Bir Bulutun İçinde Sıkışarak Ölüm Kalım Savaşı Veren Adamın Kan Donduran Hikayesi

Popüler İçerikler

"Bana Bilmediğim Bir Şey Söyle" Akımına Gelen Tıkanan Muhabbeti Açmalık Bilgiler
Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho ile İlgili İspanya'dan Transfer İddiası Var
Yeni Sezonda TV Ekranları Fena Karıştı: 5 Dizinin Ertelendiği Sezonda 6 Dizi Şimdiden Final Yaptı!
YORUMLAR
30.06.2023

Böyle içeriklerin artması dileğiyle, harika bir içerik 💫

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ