Derneğe yönelik muhtelif şikayet dilekçelerinden yola çıkılarak 'kuvvetli suç şüphesi' ile dava açıldığı belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
'Söz konusu dilekçeler derneğimizin ‘Kadın haklarını savunmak kisvesi altında aile mevhumunu yok sayarak aile yapısını parçaladığı’ gibi somut hiçbir olguya dayanmayan yazılı başvurulardan oluşuyor. Ayrıca dosyada dernek yöneticilerimize yönelik, davaya bile dönüşmemiş, suç oluşmamış soruşturmalar dahil bir dizi kolluk kayıtları listelenmiş.'
Bu hukuksuz ve hiçbir dayanağı olmayan iddialarla bizlere suç uydurmaya çalışmak mevcut hukuk düzeni açısından bile içler acısıdır' denilen açıklamada, 'Biz siyasi iktidarı, savcıları, mahkemeleri kadınlar lehine göreve çağırırken, onlar bu konunun muhataplarını böylesi içi boş davalarla hedef almayı tercih ediyor. Tüm kamuoyu bilir ki bu coğrafyada Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun önünde eylem yapmadığı adliye yoktur. Bizim açımızdan bu dava da kadınların yaşam mücadelesinden, eşitlik ve özgürlük mücadelesinden ayrı değildir' ifadesi kullanıldı.
Taliban zihniyeti ile kurdukları dikta düzenini uygulamak için öne sürdükleri gerekçeler hep aynı, ya ahlak ve edep kisvesi ya da terörist iftirası. Hiç şaşmaz.
Günümüz konjonktüründe, kadın cinayetini engellemeye çalışmak zaten ahlaka aykırı bir hareket..şaşılacak bir şey olmamış.