Kadim Anadolu Bilgeliği

İnsan doğa varlığının bir meyvesidir. Doğadaki yasalar insanda huy ve karaktere bürünür.  

Akıl yetisi doğaya değil insan toplumlarına özgü bir yetenektir. İnsan doğada tek başına yaşayamaz. Doğadaki çıplak insan bir hayvana göre tamamı ile savunmasızdır. Yürümesi bile 1,5 - 2 sene sürer. Pençeleri ve keskin dişleri güçlü kimyasal zehirleri yoktur. Savunmasız üstelik tüysüz bir hayvandır. Bu açıdan insan yavrusu kadar savunmasız ve yardıma muhtaç ikinci bir varlık yoktur. İnsan aciz ve zayıf yaratılmıştır.

Tüm bunlara rağmen "insanı doğaya karşı güçlü kılan nedir?" diye sorulduğunda onun zekası ve ruhsal boyutu ile karşılaşırız.

Bu zekaya bağlı olarak, soyut düşünme ve algılama yetiler ve konuşarak anlama ve anlaşma, dayanışma yetisi ile insan ayrıca toplumsal bir varlıktır. Toplumsal dayanışma insanın varlığını sürdürebilmesini sağlayan ana unsurdur. İnsan tek başına yaşayamaz. Toplumsal varlığı İnsanı doğaya karşı ayakta tutar. Toplumsal varlığımız doğaya karşı savunmamızdır.  

Toplumsal ortak olmayan, tek bir insan bireyine ait olan imgelerin gerçekleşmesi nerede ise imkansızdır. İnsan kendi tekil dünyasında kalırsa işlevsizleşir. Ürün vermeyen ağaç yok olsun der İsa (as). Bir kavimin efendisi ona hizmet edendir. İnsan sadece kendisi için değil, başkası için de yaşayabilen ve ancak diğeri ile kendini bilebilen, tamamlayan bir yapıdır. El ele el Hakka. 

Toplumsal şuur ve hizmet alanı yoksa bencil ve yıkıcı insan için yaşam uygunsuz olur delirir ve hayvandan daha alt derecelere düşer. Varlığını ancak halk dairesi ile sürdürebilir. Zaten bebekliğimizden bu zamana kadar bu halk dairesi yani yaşam kültürü ve kurumların varlığı ile kendimizi biliyor yaşayabiliyoruz. 

Toplumsal yaşam kadim ortak bilinçtir ve ortak yaratım potansiyeli vardır. Kolektife ait mitolojik hikayeler toplumsal şuurla ilişkili olduğu gibi bireysel şuur ve gelişimle de ilgilidir. İnsandaki temel imgelem hayal kurma yetisi toplumsal şuurun mitolojik vizyon ve olanakları ile bir ve bütündür. Halk ve Hakk dairesi gibi. İnsan doğadaki evi olan bedeninden, akıldaki evi olan kültür evine ve oradan da öz varlığa kadar bir çok katmanları barındırır bunların süreçlerini yaşar. Her durumda da kendi elleri ile inşa ettiği kültür ya da ruhu içine yeniden doğar.

Kültür; kolektif ortak şuur alanındaki imgelerin, ruhsal olarak yorumlanması ve okunmasıdır.

Gelecek nesle bırakılacak en büyük miras mitolojik rüyaların tinsel yorum ve analizleri olurdu. Kültürümüzdeki her bir sembol, hikaye, masallar derin bellekte bizim kadim psikolojik derinliğimizin analizi ve zekayı ve kurtuluşu gerçekleştirme yolculuğumuzdur.

Kolektif bilinç; Tanrısal sınırsız alanının gözlemciler tarafından gözlemlenmesi ile oluşan gerekli bir alanıdır. Kolektife ait rüyalar mitolojiktir. Yorumlanır ve kişiye özel yeniden anlam kazanabilir. Kültür mirasımız içinde kolektif rüyalara ait mitolojik bir çok kahraman öyküleri serüvenleri vardır. Buradan ilham niyet tohumları alabilirsiniz. Kolektifin algısı içine yeni yaşam modelleri ekebilir ve bu alanı etkileyebilirsiniz. Sizin gerçekleştirdiğiniz diğer bilinçler içinde mümkün olur. Morfik alanlar. 

İnsan kendini önce doğada buldu ve sonra kendi elleri ile toplum bilincini doğurdu. Bu senin benim hepimizin içinden geçmekte olduğu gerçek bir süreç. Dil düşünce ve tarih bilinci olmadığı zaman insan hayvanların dünyasına bile düşemez daha da aşağılara düşer.  

Kültür; ruhunun şekillenmesinde bedenimiz olan doğandan daha da etkilidir. Zira bedenin ruh hakkında herhangi fikri yoktur, ruhtan haberi bile yoktur. Kültür insanın ilk tinsel ruhsal  alanıdır. Kültürü aşan ise ontolojik yaratılış mitosunu doğru anlamaktır. Ve insan kainatına halife olmak için yaratılmıştır. 

'Tanrının Krallığı içinizdedir' der İsa (as).

Farklı zaman, mekan ve şartlarında durumlara özgü kültürler doğmuştur. Kültür toplumun ortak bilincidir ve bizler kolektif bilinç kozası içinde gelişiriz. Kültür gelişir devlet olarak yapılanır kurulur ayağa kalkar, tarih olarak da değişim ve gelişim süreçlerine tabi olur. 

Kültür ortak bilinç yoluyla bir ihtiyaca binaen doğar. Kültüründeki değerler sende alışkanlıklara dönüşünce sezgi konusunda ustalaşırsın. Kolektif bilinçten, bilinçdışı bir alana sızarsın. Bunu doğru kullanabilirsen; tarihsel süreçte de yaşama var olma becerin gelişir.

Çocuklar ve çocuk seviyesindekiler kültürü sorgulamaz, törelerini bir robot gibi alışkanlık düzeyinde uygular. Yetişkinlik evresinde neyi, ne için yaptığı konusunda arayışa girersin. Yani kültürünü bilincinin bir nesnesi olarak yorumlama seyrine dahil olursa, varlığı daha üst menzil olan uygarlığa taşınır ve dönüşür. Uygar bir bilinçle olgunlaşan anlayış, kültürleri yok etmez devam ettirir. Kültürler arası bağ ve tanışmalar ile kadim kök bilgiler anlaşılır ÖRÜNTÜ DEVAM EDER. Bedenden kültüre, kültürden uygarlığa bunlar insanın temel seyridir. Ve yok sayamayacağımız kültürel dinamikler ve bireysel özgürlük alanları dengelenmelidir.  

Her toplumun kendi kültürü içinde anlaşma sözleşme yani töreleri vardır. Töresiz bir kültür olmaz ve törelerin kendi içinde gerekli sebepleri ve mantıkları vardır. Töreler kültürü doğuran anayasalardır ve bireyler bu toplu sözleşmeye güven duyduklarından dolayı bir arada yaşayabilirler. 

Kültür insanı doğaya karşı korur; bedenden, sonraki ikinci doğamızdır. Kültür içinde esneme olanağı olmayan katı ve baskı altına alan törelerin toplamıdır. Bunların dışına çıkmak toplum tarafından dışlanmaktır. Toplumun güvenliği için senin dışlanman gerekli ise töreler ve toplum bu konuda hiç affetmez ve acı duymaz. Senin özgürlüğünle toplumun güvenliği arasında bir denge kuramazsan Hallaç gibi kelleni alırlar. Güvenlik ve özgürlük. 

Toplum bilinci güvenlik, bireysel alansa özgürlük odaklıdır. Bu iki çatışma arasında kalan bireylerde biriken enerji dengelenmezse ya çatışma veya devrim olarak dışarıya taşar. Özgürlük ve güvenlik sarmalı ile  kültürel ve içgüdü kodlarımız Cemal ve Celal kodlarımızdır. Birey beden ve zihin olarak ikiye bölündüğü gibi ayrıca toplum ve kendisi olarak da bölünme halindedir.

Bu nasıl dengelenmeli? Anadolu bunu nasıl çözümlemiş?

Birey ve topluluk bilinci açısından Anadolu Ahi Evran bilgeliğini benimser.  

Anadolu'da törel bağlar, erdem ve sevgi bağları üzerine kurulmuştur. 72 milleti bir görmeyen İnsan değildir evrensel bildirgesi ile bir İnsan kardeşliği gönül birliği oluşur ki amacı tanışmak ve paylaşmaktır. Bu yüzden kadim Anadolu bilgeliği kültürler arası ayrıcalıklı bir öneme sahiptir. 

'Biz sizi tanışasınız diye farklı millet ve kabilelere ayırdık' der Hucurat 13 ayeti Kerime'de. 

Erdemler ve Kadim bilgeliğin yöneliminde oluşan dostluk guruplarında kişiden beklenen erdemleri anlaması buna uyacağına söz vermesi ve faaliyetinde işinde bunu yaşamasıdır. Eline beline diline sahip olmak doğru kullanmak. Söz verdiği erdemleri ahlakında ve işinde gösteremiyorsa o kişi sadece yol düşkünü olarak anılır. 

Erdemlerin her biri bir kurum ile temsil edilir ve o kurumun hukuku ile işler. O kurumun kendisi o erdemin mescididir. Orada çalışanlar ise erdemlerini Kemale taşıyan canlardır. Bu yolun dostlukları Allah içindir. Bu dostluk soy, kan, din, ırk cinsiyet birliğine bağlı değildir; kadim erdemler ilkeler üzerine kurulu bir dostluktur. Ayrımı yapmaksızın her insan erdemler üzerinden bu oluşum içinde olabilir. Erdemler birliğinde kurulan dostluklara evliya birliği denir. Veliler yani dostlar topluluğu, evliya dostlar canlar birliği anlamında.  

Her biri bildiği bir erdemin mesleğinde faaliyet içindedir. İman ederler salih amel işlerler ayetini yaşarlar. Kimseye meşrebi dışında kaldıramayacağından fazlası yüklenmez. Usta çırak mürit, mürşit gibi nesilden nesle, gönülden gönüle erdemleri mayalarlar. Bunun en kapsamlı hali Ahi Evrana, Alevi Bektaşi ve Melami örgütleridir. 12 erdem, 12 meslek, 12 tarik ve 12 hizmet kolu olarak örgütlenirler. Ve katılmak isteyenler kendi istidat ve esmalarına göre bir meslek guruplarında eğitilirlerdi. Ve her meslek gurubu hakikatinde bir peygamber mesleğine atfen kurulmuştur ve hepsinin başında peygamber varisi olan Pir bulunur. Alimler peygamberlerin varisleridir. Buraya özel törenlerle alınırsınız ve din, dil, ırk, cinsiyet, mezhep gibi farklar gözetilmez. Yolun tek bir tane bile mesleksiz üyesi yoktur her birinin kendi yapısına uygun mesleği vardır. 

Gündüz vakitlerinde tamamı ile kendi işleri ile uğraşan topluluk üyeleri akşam olduğunda yemeklerini birlikte yerler ve söz ile müzik ile şölen havasında kadim nitelikleri derin belleklerine katarlar. Tüm kazanımlarını ortak paydada paylaşırlar. Kişisel mülkiyet yoktur. Ünlü Arap tarihçi İbni Battuda, bu dergahlar için böylesine konuk sever ve rıza lokması yiyen başka bir millet görmediğini yazar. Üstelik bu dergahlarda emir komuta gibi dikey zincirler yoktur. Ahi dergahlarında sadece bir ahi babası vardır ve o da istişare ile hareket eder. Katılanlar tüm mal varlıklarını bağışlar ve kendisi gibi canlarla özel mülkiyet olmadan ortak olarak yaşarlar. Her gece ortak okumalarda erdemler iman esasları konuşulur pekiştirilir ve böylece aradaki uhuvvet bağları ile birbirlerine sahiplenirler. Ahilik bu kardeşliği yani sahiplenmeyi Muhammed (as) 'innemel mü’minuune ihvetun' yani 'iman edenler kardeştir' sözünden almıştır.

İbni Batuda'ya göre dergahların kapılarında 'La Feta illa Ali, La Seyfe illa Zülfikar' yazar. Yani 'Ali gibi gönülleri fetheden açan yoktur ve Zülfikar gibi bir adalet kılıcı yoktur' anlamında. Ve bu yazının hemen altında da 'eline, diline ve beline sahip çık' buyruğu yazılıdır. Eşine, işine ve diline (erdemine) sahip çıkmak buranın olmazsa olmazıdır. Dergahların kapısındaki Davut yıldızı gök ve yerin kesişimindeki kamil insanı temsil eder o da tüm etiketlerin ötesine geçmek ve insan varlığındaki gönül ve değerler birliğinin kardeşliğine ulaşmaktır. Anadolu bilgeliği, köklerini kadim bilgelikten alan kültürleri aşan bir kültür birliği uygarlık modelidir.

Instagram

Facebook

YouTube

Popüler İçerikler

Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
YORUMLAR
17.09.2022

Buna benzer şekilde patolojik, tamamen mantık hataları ve androsentrik hezeyanlarla dolu bir diğer yazınıza (ataerki-anaerki bahisli yazı) çok hoş, gerekli ve nokta atışı cevaplar verildiğine denk gelmiştim, cevapları silmiş ve o yazıyı yoruma kapatmışsınız. Allah'tan cevapları okumuş, çok beğendiğimden de kaydetmiştim. O yazının linkini vererek ilgili cevapları burada da paylaşıyorum. Siz de artık her bir söyleminizde, yazınızda aynı ataerkil, fallosentrik, androsentrik, fallogosentrik, mizojinistik delüzyon ve patolojileri yinelemeye devam etmezsiniz 🙂 https://onedio.com/haber/kubilay-aktas-yazio-yapay-zeka-ve-bilinc-1060827

17.09.2022

1- Anaerkil ve ataerkil kavramları, sizin bunlara atfetmeye kalktığınız manalarla uzaktan yakından ilişkisi olmayan kavramlardır. Ne oldukları hakkında hiçbir fikriniz olmayan, etimoloji ve evrimlerine, kültürel bağlamlarına, literatürdeki yerlerine tamamen yabancı olduğunuz kavramları, kendi çarpık zanlarınızı beslemek adına kullanmamalısınız. Zira hem sağlıksız algılara (muhtemelen bilinçli olarak) hizmet ediyor hem de gülünç duruma düşüyorsunuz. Bu arada, doğayı işlemenin ya da teknoloji yaratmanın tek yolu yine doğa yasalarıdır, o yasalara uygun ve bağlı iş yapmaktır. Doğayı "ana" olarak tanımlıyorsanız, üretilen her teknolojinin, her bilimsel gelişmenin de mecburen ANAerkil olduğu çıkarımını rahatlıkla yapabilmelisiniz zira doğa yasalarına, evren yasalarına uymaksızın var olamazsınız, ancak "yok olursunuz". İster ham doğa ister teknoloji söz konusu olsun, erk her zaman doğa yasalarının kendisindedir, onun yasasına tabi olmadan adım bile atamazsınız (gerçekten). ANAERKİ.

17.09.2022

Bu nasıl bir pipi tapıcılığıdır ya? Ben heteroseksüel bir kadın olarak penisi çok seviyorum, benim zevk aracım kendisi... Fakat ben sizdeki gibi bir penis tapıcılığı görmedim. Babalar, dedeler, ahi babaları, krallar, krallıklar, er kişiler, er, erkek, pipi, pipi, pipi, pipi, "hey pipili, eşine SAHİP çık ki KADIN BAŞINA meydana çıkıp pipi kardeşliğimizin arasına karışmasın... Malum, meydan dediğine erler çıkabilir, errr meydanı orası" 😄😄😄 Bu nasıl bir pipi aşkı sizdeki? Pipiden geçilmiyor sizin yarattığınız bu sahte, komik, SANRISAL meydan. Pipi, pipi, pipi. Hep pipi. Bu kadar seviyorsanız gidip konuşun bence... Bunca absürt, bağlamsız, köksüz mental kıvırtmaya gerek yok 😊

26.10.2022

Merhaba, özellikle son zamanlarda yoğun şekilde mizojen söylemlerle dolu olan videolarınızdan bazılarına şöyle yanıtlar verilmiş. Okumanızı tavsiye ederim Kubilay Bey. https://debunkingpatriarchalmyths.tumblr.com/post/699129505043922944

26.10.2022

Ayrıca lütfen zihninizi ve ruhunuzu ciddi manada iyileştirene kadar kadın-erkek, dişil-eril, Havva-Adem gibi konularda konuşmaya yanaşmayın. Bu konulardaki delüzyonlarınız, patolojileriniz, korkunç zihniyetiniz, tabansız ve sapıkça söylemleriniz Ortaçağ'da, karanlık çağlarda kabul görebilirdi belki ama 21. YY'ın Türkiye'sinde olmaz. Evrensel hakikatler bağlamındaysa hiç ama hiç olmaz. Varoluş gerçekten de sizin ataerkiyle patolojize olmuş beşer zihninizin komik delüzyonlarına göre işliyor sanacak kadar vahim bir durumda değilsinizdir herhalde, o kadar da değildir yani 🙂

TÜM YORUMLARI OKU (11)