'Son günlerde alevlenen İstanbul Sözleşmesi ile ilgili tartışmalara dair ortaya koyduğumuz görüşlerimiz, bazı kişiler ve kurumlarca farklı noktalara çekilmek isteniyor. Bizler bir kez daha altını çizerek ifade ediyoruz ki, uluslararası bir sözleşmenin şeytanlaştırılmasına da karşıyız, mutlak çözüm olarak sunulmasına da. Bu noktada şiddete karşı etkin mücadelede her türlü sözleşme de kanunlar, yönetmelikler ve diğer uygulamalar gibi araçtır. Aslolan şiddetle mücadeledir.
Ancak bizim bu tavrımızı kendi görüşleri doğrultusunda kullananlar ve siyaseten bir enstrümana dönüştürmek isteyenler olduğunu da görüyoruz. Biz kadınların ve mazlumların hakları için çalışan bir dernek olarak bu bakışlardan uzağız ve bu duruma alet olmayacağız. Halkı kin, nefret ve düşmanlığa alenen tahrike yönelik, kamu güvenliğini tehlikeye sevketme maksatlı provakatif ifadeler ve faaliyetlerin de KADEM olarak daima karşısında olduk. “Kalkışma” diyerek çalışma alanımıza ilişkin görüşlerimizi hedef haline getirenlerle ilgili yasal yollara müracâat edip, dava açacağımızı açıkça ifade ediyoruz.'
Bu tepki vermek değil. Kadını mal gibi gören ataerkil bir ideolojide yetişen şeylerin aile, örf ve ahlâk kavramlarının arkasına saklanıp kinlerini kusması.
Sadece erkeklerin eleştirmiş olması doğru yolda olduklarını gösteriyor
Herşeyi kalkışma olarak yorumlamayın artık.Kadınlar çok üzel bir şekilde haklarını savunuyor ama siz kadınlara ikinci sınıf vatandaş gibi yaklaşıyorsunuz.Hemcinslerimden nefret ediyorum.