Kaçırma Lüksümüz Yok! Türkiye’nin Genç Nüfusunu Yeni Endüstri Çağına Nasıl Hazırlarız?

Tüm dünyada tam anlamıyla Endüstri 4.0 rüzgarı esiyor. Evlerine ilk kez televizyon girdiğinde adeta büyülenen insanlık, kısacık bir zamanda oradan nerelere geldi. Yalnızca geçtiğimiz 10 senelik zaman dilimine bile baktığımızda, ilerlemenin dudak uçuklatıcı hızda olduğunu görüyoruz. 

İşte bu yazının konusu, dijital çağın içinde büyüyen ve bu çağın tam göbeğine doğan kuşaklar: Y ve Z kuşakları. Peki Türkiye'nin teknoloji nesli gerçekten de yeni çağa hazır mı?

Maslow, ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisinde her insanın en üst ihtiyacının, kendini gerçekleştirmek olduğunu ifade eder.

Maslow'a göre her insan belli aşamalardan geçmesinin ardından, kendini gerçekleştirmenin ve kişisel potansiyelini ortaya çıkarmanın peşine düşer.

Bundan 30-40 yıl önceki insanla bugünkü genç kuşağın kendini gerçekleştirme hedefi arasında bir uçurum olduğu kesin.

Dijital dünyanın ve teknolojinin içine doğmuş, babasının 20'li yaşlarda tanıştığı tabletleri ve telefonları bebekliğinde oyuncak niyetine kullanmış bir çocuğun büyüdüğünde kendini dijital dünyada var etme çabası neredeyse kaçınılmaz. 

Üstelik Endüstri 4.0 ile birlikte yeni nesil üretim sistemlerinin tüm iş hayatını yeni baştan yazdığı günümüzde bu da bir zorunluluk haline gelmişken.

Ülke olarak kalabalık genç nüfusumuzla övünür ve bunun gelişimimizdeki en önemli potansiyel olduğunu söyleriz.

Bu genç nüfusun büyük işler başarmasını bekler, ülkemizin adını dünyada en iyi şekilde duyurmasını isteriz. 

Bu kuşakların gelecekte dünyaya yön vereceklerini iddia ederiz.

Peki, genç kuşakların potansiyelini ortaya çıkarmasına ne kadar imkân tanıyoruz?

Bu soru gündelik hayatımızın her alanında karşımızda duruyor.

Dünyanın gelecek 100 yılını, Endüstri 4.0'ın belirleyeceği herkes tarafından kabul ediliyor.

Gelişmiş ülkeler, Endüstri 4.0 alanına yaptıkları yatırım ve kalifiye elemanları ile şimdiden büyük bir yarışın içine girdiler. 

Dev şirketler pazarda ayakta kalabilmek ve rekabet gücünü koruyabilmek adına Endüstri 4.0'a yatırım yapıyor. Dünya devleri fabrikalarını birer birer Endüstri 4.0'a uyumlu hale getiriyor. İş hayatının ve üretimin önümüzdeki yıllarda tamamen dijitalleşeceği gerçeği artık kaçınılmaz.

Şu durumda, biz ülke olarak ne yapmalıyız?

Bu alanda toplumun tüm kesimleri ortak hareket etmeli. Resmi kurumlar, şirketler, girişimciler ve sivil toplum kuruluşları öncülüğünde topyekün bir Endüstri 4.0 seferberliği başlatmamız gerekiyor. 

Aksi takdirde önümüzdeki 100 yılı ıskalayacağımız kesin.

Neler yapabiliriz? Biraz detaylandıralım:

Öncelikle bir an evvel genç kitleyi tüketici olmaktan çıkarıp üretici olmaya teşvik etmeliyiz.

Bu nüfus teknolojiyi kullanmayı çok iyi biliyor. Eğitim sistemimizi kısır tartışmalardan çıkararak; düşünen, araştıran, geliştiren ve gerçekleştiren, hayata geçiren insanlar yetiştirmek üstüne sil baştan tasarlamalıyız.

Aynı zamanda halihazırda kendini geliştirmiş Y kuşağının da başka ülkelere göç etmesini izlemeyi bırakmamız lazım.

Y kuşağına araştırma-geliştirme yapabilmeleri için ödenekler oluşturmalıyız. 

Daha fazla imkan tanımalı, ve bu kuşağın Z kuşağına örnek olmasının önünü açmalıyız. Onları teşvik ederek yerli programları bir an önce geliştirmeleri için kapsamlı bir yol haritası hazırlamalıyız.

Yanlış yapmalarından korkmamalı, onları ikinci sınıf yönetici statüsünden çıkarıp karar verici aşamalarda görevlendirmeliyiz.

Göreceğiz ki yalnızca bulundukları kurumların değil, tüm ülkenin ufkunu açacaklar. Kendi aralarındaki rekabet ülkeye bir heyecan ve tatlı bir çekişme getirecek. Kendi içlerindeki yarış, dünya çapında bir yarışın içinde olmamızı sağlayacak.

Z kuşağını ise hayallerinin peşinden koşmak için cesaretlendirmeli, kendilerine güvenlerini pekiştirmeliyiz.

İçlerine doğdukları dijital dünyada, üreterek kendilerini gerçekleştirebileceklerini ve teknolojiyle yoğrulmuş bir eğitimin içinde bunu başarabileceklerini anlatmalıyız.  

Yoksa örneğin, çok övündüğümüz Türk Hava Yolları'nın, Uber'in ancak 15'de biri olduğu gerçekliğiyle yaşamaya devam etmek zorunda kalırız.

Peki, tüm bunların ardından, biz ülke olarak çağın neresindeyiz? Son sanayi devrimi Endüstri 4.0'a hazır mıyız?

Tabii ki henüz hazır değiliz. Şu anda kavramsal tartışmalar bazındayız ve yolun çok başındayız; ama gecikmiş de değiliz.

Kısacası, Endüstri 4.0'ı kesinlikle kaçırmamalıyız; kaçırmak gibi bir lüksümüz yok. Yalnız bizim değil, hiçbir ülkenin bunu ıskalama şansı bulunmuyor.

Elimizdeki potansiyeli bir an önce harekete geçirerek hem yeni kuşaklarımızın önünü açmalı hem de onların kendilerini gerçekleştirerek mutlu olmalarını sağlamalıyız. Gençlerin çok fazla heyecanı, çok fazla yeteneği ve isteği var. Yeter ki onları ortaya çıkarmalarına toplum ve devletin her kademesi olarak yardım edelim.

Senem Kılıç

Harvard Business Review Türkiye

Popüler İçerikler

HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
Volkan Demirel, Elini Sıkmadığı Şenol Güneş'le Arasında Geçen Diyaloğu Anlattı
Görüşme Esnasında Erkeğe Maddi Sorular Sorulmasını Destekleyen Kadın Tepkilerin Odağında
YORUMLAR
15.11.2016

Obama başkan olduğunda yaptığı ilk şey liselere kodlama dersi koymak oldu. Bunun sebebini de “ABD`nin bilişim sektöründeki liderliğini Hindistan, Tayvan gibi Asya ülkelerine kaptırmak üzere olduğu” yönünde açıklamıştı. Biz de hamdolsun Arapçayı ilkokul düzeyine kadar indirdik. Her ülke eğitim müfredatını gelecek nesillerden beklentileri üzerine şekillendirir. Demek ki ABD yeni nesilden de Microsoft, Apple, IBM vb. çıkarma niyetinde.

15.11.2016

İyi güzel diyorsunuz da, kim bu dediklerinizi yapar ki ? Hayatımızın her bir kısmına sansür konmuşken, böyle bir şey beklenebilir mi ? En basitinden bile Ülkemizdeki Zeki gençler hakettigi değeri yurtdışın da görmekte, Bakınız: Tübitak.. Dışa bağımlı devletin, üretken bir devlete dönebilmesi ne kadar kolaydır ? mümkün müdür ? binlerce sorulması gereken konu, çözülmesi gereken on binlerce sorun var. Devlet ve Halk olarak bunların üzerine gitmek yerine başka ülkeler ile kavga içerisindeyiz, ve pek tabi ki kendi halkımızla da. Güzel şeyler sadece cümlelerde takılı kalmasa keşke..

15.11.2016

Yıllar önce tüketim yapmayı bize özendiren 'çevre' -ki bunu uzun zamandır yapıyor- şimdi ise bizi üretim yapmaya sevk ediyor, peki ama nasıl bir üretim ? Emin olun ki bu üretim -biz buna bireysel üretim diyeceğiz- kati suretle birilerinin sermayesine ihtiyaç duyacak ve ona sahip olanlar da bu 'bireysel üretimi' daha fazla sermaye oluşturabilmek için seçecekler.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ