Gezi eylemleri sırasında polisin attığı biber gazı kapsülünün başına vurması sonucu yaralanan ve 269 gün verdiği yaşam mücadelesini 11 Mart 2014’te kaybeden Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, Erdoğan’ın “en az 3 çocuk” sözlerini hatırlatarak, “Sen benim iç dünyama niye giriyorsun? Kaç çocuk yapacağıma sen mi karar vereceksin, sen mi bakacaksın benim çocuklarıma? Benim üç çocuğum vardı. Niye vurdun o zaman birisini? Neden vurdun? Kendine kurban mı arıyorsun? Çünkü sen kandan besleniyorsun. Kan olmazsa sen orada duramazsın...” dedi. Başka Berkin’ler ölmesin diyenlerin tek yumruk olarak mücadele etmesi gerektiğini söyleyen Baba Elvan bir de yeni yıl mesajı iletti: “Ülkemize barış, huzur kardeşlik gelmesini, baskıların bitmesini, herkesin eşit olmasını istiyorum. Bütün dostlarımızın yeni yıllarını kutluyor, herkese teşekkür ediyorum.”
Birgün gazetesinden Ömür Şahin Keyif’in Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan’la yaptığı söyleşi şöyle:
>>Birleşik Haziran İstanbul Buluşması’ndaki konuşmanızda, “Yıllardır eziliyoruz” deyip, birlikte mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizdiniz...
Bugün herkesin düşünce özgürlüğü olmadığı için cezaevinde olduğu konuşuluyor. Sokaktaki insanı makul şüpheli olarak görüyorlar, hırsızlıktan değil siyasi düşüncesinden içeri alınıyor, hep bizim insanlarımız işkence, baskı görüyor. Onun için artık tek yumruk olarak söz sahibi olmamız gerekiyor. Biz de yeteri kadar varız bu ülkede...
>>'Bizim insanlarımız'dan kastınız ne?
Her şeye insanca bakanlar... Ben sana en ufak bir zarar vermiyorum, sen beni yok sayıyorsun, böyle olmaz. Bu ülkenin çok büyük kaynakları var. Herkese eşit dağıtılmalı. Sadece emperyalist, egemen güçlere değil, halka... Bizi o haklardan mahrum ediyorlar. Eziliyoruz. Bu ülkede haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe bizler başkaldırıyoruz, onun için bizleri istemiyorlar, dışlıyorlar. Biz çoğunluğuz, azınlık değil, ama tek yumruk olmalıyız, ancak o şekilde sesimiz gür çıkabilir. Örgütsüz bir toplum ezilmeye mahkumdur, örgütlü olmalıyız.
‘Telefonlarımız dinleniyor’
>>Aynı konuşmanızda, “Makul şüphe nedeniyle belki bu konuşmaları yaptığımız için bile gözaltına alınabiliriz” demiştiniz. Baskı görüyor musunuz?
Şu an baskı görmüyorum ama bugün olmazsa yarın mutlaka olacak baskılar. Dokuz ay hastanede kaldık, sanki biz suçluymuşuz, çocuğumuzu biz vurmuşuz gibi takip edildik. Şu an bile bütün ailenin telefonları dinleniyor. Evimizin gözaltında olduğunu bilioum.
Çünkü Berkin halkın kalbinde yer etti. Yürekler acısı bir şekilde kaybettik çocuğumuzu. Halk çocuğu aldı bir yere koydu. Onun için bizi dinlemeleri de takip etmeleri de normal. Gayrıresmi bir işim olmadığı, kimsenin hakkına tecavüz etmediğim için korkum yok...
>>Mahallede hayatınız değişti mi? Kendinizi güvende hissediyor musunuz?
Bu mahallede en ufak bir sıkıntı yok. Devlet buraya el atmasın, herkes kendini biliyor, kimse kimseye zarar vermiyor. Ama bu mahallenin rantı büyük, egemen güçler burada mutlaka bir olay yaratmak istiyor. Devlet burayı dağıtmak istiyor, kentsel dönüşüm ya da başka yolla... Kentsel dönüşüme girdiği zaman ben buradan ev alıp oturamam, herkes aynı şekilde...
‘Burası herkesin evi’
>>Kızlarınız hala lisede mi?
Evet. Biz Berkin'den sonra hakikaten çocuklarımızın dersleriyle doğru düzgün ilgilenemiyoruz ama onlar zaten bize bırakmıyorlar işi…
>>Berkin'den sonra kızlarınız okulda baskıyla karşılaştı mı?
Yok.
>>'Kimse galeyana gelmesin diye çocuklarıma yapılan tacizleri paylaşmadık' demiştiniz...
Şu an öyle bir şey yok. Büyük kızım için olmuştu...
( Gülsüm Elvan araya giriyor Geçen sene dershaneye gitti Şişli'ye. Dershaneden çıktım orada polisler vardı, resmen elleriyle beni gösterdiler, işaret ettiler demişti...)
Hastane sürecinde 24 saat gözetim altındaydık... Ailem, eşim, dostum, akrabam, evimize kim girip çıkıyor… Belki şu an yine takip ediyorlardır, belki sizin geldiğinizi de takip etmişlerdir. Çünkü burası Berkin'in evi, misafir eksik olmuyor. Berkin herkesin çocuğu, burası da herkesin evi…
‘Bunların sonu gelecek’
>>Takibin amacı ne sizce, korkutmak mı?
( Gülsüm Elvan Biz değil kendileri korkuyor.)
Beklentilerinin ne olduğunu bilemem. Ama bizim hiçbir çıkarımız yok. Tek çıkarımız, çıkar denirse, çocuğumuzun katilini ortaya çıkarmak, yüzleşmek. Bizim çocuklarımızın katilleri şu an elini kolunu sallaya sallaya geziyorlar.
>>Dava süreci, yüzleri görünen polislerin isimleri bildirilmediği için sürüncemede...
En son adli tıp raporu da geldi. Açık açık, Berkin'i bu şekilde vurmuşlar, diyor. Sen de katili saklıyorsun. Savcıya dilekçe veriyoruz, Savcı taleplerimizi yerine getiriyor. Ama Emniyet 'Bu kişilerin benimle ilişiği kesilmiştir, ismini cismini veremem' diyor, olayla alakası olmayan polislerin resimlerini gönderiyor. Diyoruz ki 'İşte bu polislerin yüzleri açık, alenen gözüküyor, bize bunların ismini ver, ifade versinler...' Ama Emniyet vermiyor. Bunu da Hükümet’in sakladığı açık açık ortada. Neyi kolluyorsun? Demek ki sen vurdurdun. Çocuk da dinlemedin, adam da dinlemedin, insan olduğunu da saymadın, kafasına sıktın öldürdün. Yani diyorsun ki 'Ben istesem öldürürüm istesem söndürürüm'. Ama her şey bir yere kadar. Bunların sonu gelecek. Şu an bizim ne kadar adalete ihtiyacımız varsa, yarın bir gün onların da olacak. İşte gördük ortaklarınızdan birinin adalet arayışını, aynı duruma siz de geleceksiniz. Kendi kurduğunuz tuzağa düşeceksiniz.
‘Ucu görünmeyen tünel’
>>Berkin'den sonra, gündelik hayatınız çok değişti, değil mi?
Biz gerçekten, siyasetten anlamayız. Bu güne kadar resmi ya da gayrıresmi bir kuruma imzamız olmamıştır… Ama şu an öyle bir duruma geldik ki 2013’ün 16 Haziran'ından bu tarafa, nasıl anlatılır...
>>Simge mi oldunuz?
O var, toplumun önünde farklı bir boyuttayız. İnsanlar bizi başka bir yere götürmüşler. Karşımızda ucu gözükmeyen bir tünel var, bu tüneli delmeye çalışıyoruz. Gerçekten inanamıyorum böyle bir şeye...
Ülke nereden nereye gelmiş. Ben 72'den, beş yaşımdan bu tarafa yaşananları çok iyi hatırlıyorum. Bizim köyde, Kızıldere'de, Mahir Çayan'ları, Deniz'leri hayal meyal hatırlıyorum. O olaylardan beri, sol tek başına iktidara gelmedi. Sağ iktidarlar idare ettiler, görüyorum, her günümüz daha kötüye gidiyor...
‘Dünya not ediyor’
>>Bu süreçte en çok kimler yanınızda oldu?
Hiç ayrım yapmadan, vicdanları sızlayan insanların hepsi bizimle birlikte oldu. Sokakta, farklı partilere oy veren ve üzülerek yanımıza gelenler var… Direkt söylüyor, 'Ben farklı kuruma oy verdim ama ellerim kırılsaydı da vermeseydim...' Dünya da bu zulümleri not ediyor. Yarın Berkin'in davası başladığında göreceğiz, Avrupa'dan hukukçular, AP Milletvekilleri gelecekler. Burada bir vicdansızlık, katliam var. Nereden biliyorsun, “Berkin'in yüzü kapalı”, demek ki görmüşsün. O zaman çıkar görüntülerini! “Polise taş atıyor”muş! Demek ki sende bunun görüntüleri var. Çıkar. “Berkin'in annesi niye demir bilyeler attı mezarına” deyip iftira ediyorsun, yuhalatıyorsun, hangi insanlıkla bunu yapıyorsun, nasıl vicdanın el veriyor? Berkin'in annesi sadece başörtüsünü attı çocuğunun üzerine, demir bilye atmadı. Hesabını vereceksin…
‘Ben de mi ihanet edeyim’
>>Yavuz Bingöl'e dava açtınız... Aramış mıydı gerçekten sizi özür dilemek için?
Kendisi beni aradı... Özür dilese ne çare, o kim ki özrünü kabul edeyim... Özrü kabul edilmemiştir. En güzel cevabı sana abin vermiş. Bizim cevap vermemize bile gerek yok...
>>Sizi bu süreçte davanın peşini bırakmanız için ikna etmeye çalışan oldu mu?
Oldu.
>>Kimlerdi?
İsim veremeyeceğim. Ama iki kişi geldiler, iki defa geldiler. Biri ünlü, biri ise o siyasi kurumun içinde. Geldiler, kabul etmedim öyle bir şeyi. O kadar insana Yavuz Bingöl gibi ben de mi ihanet edeyim… Karakterim kaldırmaz.
>>Para mı teklif ettiler?
Berkin'in son dönemleriydi. ‘Neye ihtiyacınız varsa, hangi hastaneye gitmesi gerekiyorsa’, dediler... 'Hiçbir şeye ihtiyacım yok, çocuğumun tedavisi orada olacak' gibi cevaplar verdim. 'Varsa imkanınız, verin çocuğumu sapasağlam şu an bana, o zaman tamam' dedim. Çocuğumu bana geri verebiliyor musunuz?
‘İktidar olmalıyız’
>>Yanınızda duranlardan beklentiniz nedir?
Artık biz muhalefet değil iktidar olmalıyız. Herhangi bir siyasi kurum adına çağrı yapmıyorum, yanlış anlaşılmasın... Bir de iktidar derken, biz de bunlar gibi yiyelim anlamında söylemiyorum. Bu ülkenin bütün varlıkları eşit biçimde dağıtılmalı. Artık hangi siyasi örgütse, hangisi bizi temsil edecekse, herkesin tek yumruk olup, bir çatı altında toplanmasını istiyorum.
>>Sizi bu mücadele mi ayakta tutuyor?
Bizi sizin güçleriniz ayakta tutuyor. O manevi güç çok önemliymiş. Düşünsenize çocuğunuz vahşice öldürülmüş, ama tek başınasınız, neler yaşarsınız, hiç düşünemiyorum...
‘Okulda çok aktifti’
>>Berkin'in öğretmenleriyle görüşüyor musunuz?
Evet... Berkin'in birden beşe kadar okutan bir hocası vardı. Annesi babası aslında oydu. Birbirlerini çok severlerdi. Birinci sınıftan beşe kadar Kafkas oynardı... Okulda da çok aktifti...
>>Kızlarınız için endişeleniyor musunuz?
Hayır, kesinlikle endişelenmiyorum. Benim çocuklarım çok bilinçli. Biz çocuklarımızı öyle yetiştirdik ki kızım kalkıp benden hesap sorabiliyor, sen burada yanlışsın, diyebiliyor. Bizim evimizde demokrasi var. Herkes eşit. Tavsiyelerimiz olur, ama baskı olmaz.
Tabii ki içimde kuşku yok değil. Bu ülkede hiçbir şeye güvenemezsin, her şey olabilir. Önlemimizi alıyoruz. Okuldan çıkıp dershaneye gidiyor çocuklarım, bazen ben bazen annesi karşılıyor. Bir yere gittiklerinde mutlaka haberimiz olur. Aslında biz olaydan dolayı böyle değiliz. Tabii ki yokluğumuz var, ama yaşantı olarak değişikliğimiz yok...
>>Kızlarınız üniversitede ne okumak istiyorlar? Berkin'den sonra kararları değişti mi?
Büyük, daha önceden mimar ya da hukukçu olmak istiyordu. Şimdi, tamamen hukuk düşünüyor. Küçük de neyi kazanırsam onu okuyacağım diyor.
‘Hepsi birer Berkin’
>>Berkin için eylem yapanlara açılan soruşturmaları, akademisyenlerin aldığı cezaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aklım ermiyor: Sen bir çocuğu katlediyorsun. Katili saklıyorsun. Adalet isteyen, hukuk mücadelesi veren insanlara zulmediyorsun… inanılacak gibi değil. O insan Berkin'i tanımıyor ki… Berkin'e yapılan yarın bir gün benim çocuğumun da başına gelecek, diyor.
Yılbaşına girdiğimiz akşam buraya (evlerinin önüne) 150-200 çocuk geldi. Gece tam 12'de, ‘Berkin'in hesabını soracağız’ diye... Onların hepsi benim için birer Berkin…
Mücadele veren çocuklarımızın, akademisyenlerin, hocaların hepsinin yanındayım. Onlar için davaların tarihlerini öğrenip gideceğim, zaten gidiyorum gücümün yettiği kadar, onları da takip edeceğim. Hukuki mücadelelerinin yanında olacağım. Hepsine çok teşekkür ediyorum…
‘Üç çocuğum vardı, niye vurdun birini?’
“Sen benim iç dünyama niye giriyorsun? Yatak odamda ne işin var? Kaç çocuk yapacağıma sen mi karar vereceksin, sen mi bakacaksın benim çocuklarıma? Benim üç çocuğum vardı. Niye vurdun o zaman birisini? Neden vurdun? Kendine kurban mı arıyorsun? Çünkü sen kandan besleniyorsun. Kan olmazsa sen orada duramazsın...”
ÖMÜR ŞAHİN KEYİF | Birgün