Teknoloji sektöründe son yapılan bir araştırmada kablosuz klavye tercih eden kullanıcıların şifrelerinin çalınma riskiyle karşı karşıya olduğu ortaya çıktı. Dünya üzerinde milyonlarca kişi tarafından kullanılan büyük klavye markalarında güvenlik açığı olduğu ve bu açık yüzünden 100 metreye kadar mesafede bulunan bilgisayar korsanlarının kullanıcının klavyede yazdığı her bir harfi rahatlıkla görebilecekleri belirtiliyor.
turkiyede cok karmasik dusunmeye gerek yok. is yaptigimiz firmalardan birinin basina gelen gercek yasanmis olay, fuar alaninda bedava wireless internet aciyorlar. tabi bedava internetin cazibesine dayanamayan pek cok fuar mudavimi hatta saldiriyor. bunlardan eski outlook kullananlairn hepsinin mail sifrelerini caliyorlar ki ayni agin icinde bu inanamiyacaginiz kadar kolay. denemek icin kendi isyerimde android telefonla bile insanlarin mail sifrelerini ele gecirebildim. sonrasinda firmanin tum musterine mail atip banka hesap bilgileirnin degistigini artik odemelerini bu hesaplara yapmalarini soyluyorlar. bu kadar. 300bin tl para bir anda ucup gidiyor. maillerindeki guvenlik aciklarini bile goremiyen adamlardan kablosuz klavyelerindeki donanim zaafiyetini kapatmalarini beklemeyin.
elbette yakalanabilinir ama yok artik arkadas kim nabsin sizin onedio hesabinizi facebook paylasimlarinizi ) ayrica form grab lazim ole bos bos ekranda nereye ne yazildini gormeden keylog tutsan ne olcak
Sen daha kıytırık modemin sinyalini 30 metre öteye sağlıklı gönderemiyorsun, hangi 100 metreden sinyal alınacakmış ki. Hatta bazı ürünlerde klavyenin veya mouse'un alıcısını masanın altından, kasanın arkasına takınca veya bazı ürünlerin yanında telsiz telefon konduğunda bile cihaz düzgün çalışmıyor. Ha, ortamdaki radyo sinyallerini dinleyerek her türlü veri alınabilir. Kriptolu da olsa alınabilir. Sadece çözülmesi zaman alır. Ek olarak da Azazil'in dediği gibi nereye ne yazdığını bilmeden boş data almak pek bir işe yaramaz. Biz halen "e-posta adresin lazım" dediğimizde "şifresi de lazım mı?" diye sorulabilen bir ülkede yaşıyoruz. Biraz da öyle bakmak lazım...