Mahkeme arasında gidip gelen JİTEM davası yine ortada kaldı. Yedi yıldır dosyayı elinde tutan Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı, ‘sanıklar asker ama suçlar askeri değil’ diyerek görevsizlik kararı verdi
Diyarbakır’da bir türlü karara bağlanamayan ve askeri mahkeme ile özel yetkili mahkeme arasında defalarca gidip gelen JİTEM davasının, özel yetkili savcılığın 2006’da, JİTEM elemanı Abdülkadir Aygan’ın itirafları üzerine başlatıp görevsizlik kararıyla askeri savcılığa gönderdikten 7 yıl sonra yeniden özel yetkili savcılığa iletildiği ortaya çıktı. Görevsizlik kararında ‘sanıkların asker olmasına rağmen işlenen suçların askerlik göreviyle ilgisinin bulunmadığını’ belirten ekseri savcılığın, 7 yıl boyunca dosyada hiçbir işlem yapmadığı ortaya çıktı. Dosyanın önemli sanığı Aygan’ın iadesi ise ‘yanlış başvuru’ nedeniyle bir türlü yapılamadı.
Diyarbakır Başsavcılığı, JİTEM hakkında açtığı ilk davanın iddianamesinde, uzun yıllar varlığı tartışma konusu olan yapılanma için, “Sözde devlet adına ancak, yasadışı yollarla birçok adam öldürme, adam kaldırma ve terör örgütü PKK yandaşı olduklarına inandıkları veya sandıkları kişiler aleyhine ve kendi çıkarlarına gasp eylemleri yapan çete” tanımı yaptı. Açılan ilk dava, daha sonra açılan bir başka davayla birleştirildi ve 5 kez askeri mahkeme ile sivil mahkeme arasında gidip geldi. Hem askeri hem de sivil mahkemenin yargılamayı yapmaya yetkili olmadıkları yönündeki açıklamaları nedeniyle çözülemeyen yetki krizi Yargıtay’a taşındı ve Yargıtay’ın kararıyla dosya sivil mahkemeye, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Bu davanın da daha önce Musa Anter’in öldürülmesiyle ilgili açılan davayla birleştirilmesi talep edildi.
26 isme infazdan suçlanıyorlar
Bu davayla ilgili yargılama sürerken, unutulmuş bir dosya da gün yüzüne çıktı. Alınan bilgiye göre, Diyarbakır Başsavcılığı, 2006’da, JİTEM elemanı, itirafçı Abdülkadir Aygan’ın itiraflarıyla kaleme alınan kitapla ilgili soruşturma başlattı. Kitapla ilgili yapılan inceleme sonunda, JİTEM’in 26 ayrı infazının kitapta açıkça anlatıldığı sonucuna varıldı. Bir kısmı devam eden davada da geçen mağdurların bir bölümünün isimlerinin şunlar olduğu belirlendi:
“Mehmet Salih Dönen, Zahid Turan, Vedat Aydın, Talat Akyıldız, Harbi Arman, Musa Anter, Hasan Kaya, Metin Can, Mehmet Şen, Necati Aydın, Ramazan Keskin, Mehmet Aydın, Murat Aslan, İdris Yıldırım, Servet Aslan, Edip Aksoy, Mehmet Sıddık Etyemez, Ahmet Ceylan, Şahabettin Latifeci, Abdulkadir Çelikbilek, İhsan Baran, Fehti Yıldırım, Abdulkerim Zuğurli, Zana Zuğurli, İzzettin Acet, Mehmet Emin Kaynar.”
Sivil ve asker 16 şüphelisi var
Savcılık, Aygan’ın itirafları doğrultusunda 16 şüpheli ismi de belirledi. Hazırlanan dosyada bu isimlerin, “Tünay Yanardağ (Kurmay Albay), Aytekin Özen (Albay), Yüksel Uğur (Uzman Çavuş), Abdulkadir Uğur (Uzman Çavuş), Nuri Ateş (Astsubay), Mahmut Yıldırım (İstihbarat Grup Komutanlığı emrinde sivil memur). Hamit Yıldırım (Korucu). PKK’dan ayrılıp itirafçı olduktan sonra JİTEM bünyesinde oluşturulan infaz ekibinde yer alan sivil memurlar ise şunlar. Aziz Turan (Abdulkadir Aygan), Fethi Çetin (Fırat Can Eren ), Kemal Emlük (Erhan Berak), Ali Ozansoy (Ahmet Turan Altaylı), Hüseyin Tilki (Hüseyin Eren), Sinem Erkal, Selahattin Görgülü, Cemil Işık ve Mustafa Deniz” olduğu belirtildi.
Dosya tam 7 yıl işlemsiz kaldı
Ancak, bu isimlerle ilgili harekete geçileceği aşamada Diyarbakır Savcılığı, beklenmedik biçimde dosyayla ilgili görevsizlik kararı verdi. Kararda, askeri yapılanma içinde bulunan JİTEM ve asker şüphelilerle ilgili soruşturma yapma yetkisinin Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nda olduğu belirtildi. 2006’da yaşanan bu gelişmelerden sonra dosya unutuldu. Ancak, 7 yıl sonra askeri savcılıktan, görevsizlik kararı geldi ve dosya bu kez Terörle Mücadele Kanunu ile (TMK) sorumlu sivil savcılığa gönderildi.
Kararda, suç örgütünün eylemleri, “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kurulan örgüte üye olup adam kaçırmak, öldürmek, ülke birliğini ve bütünlüğünü bozmak” şeklinde sıralandı. Kararda, sanıkların işledikleri suçun askeri suç kapsamında olmadığı belirtilerek, her ne kadar 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun 10. maddesi gereğince şüpheliler içinde asker kişiler olsa dahi, işledikleri suçların askeri suçlar kapsamında olmadığı vurgulandı. 353 sayılı Kanun’un 9. maddesine göre askeri mahkemelerin, asker kişilerin ancak askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili işledikleri suçlara bakmakla yükümlü oldukları, ancak dosyada yazılı suçların çete, adam öldürme ve suç örgütü olduğunu, bununla ilgili soruşturma yapma yetkisinin ise adli makamlara ait olduğu ifade edildi. Yeniden gönderilen dosyada, 2006’dan bu yana herhangi bir işlem yapılmamış olması da dikkati çekti.
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU | Milliyet