Jean-Jacques Rousseau'nun Ölümsüz Eseri ''Toplum Sözleşmesi''nden Zihin Açan Alıntılar

Rousseau 18. yüzyıl Fransa'sının hafızalara kazınmış aydınlarından birisiydi. Fransız İhtilali'ni fikirleriyle şekillendiren fakat ne ihtilali ne de meyvelerini görmeye ömrü yetmeyenler arasındaydı. 1762'de kaleme aldığı Toplum Sözleşmesi (Du Contrat Social) aslında tasarladığı daha geniş bir kitabın parçası olsa da günümüzde dahi değerinden ödün vermemiştir.

İşte bu eserden sizler için derlediğimiz çarpıcı alıntılar!

İnsan özgür doğar, oysa her yerde zincire vurulmuştur... Kölelik içinde doğan her insan kölelik için dünyaya gelir, bundan daha su götürmez bir şey olamaz.

la-philosophie.com

Köleler zincirler içinde her şeyi, hatta onlardan kurtulma isteğini bile yitirirler: Köleliklerini sever olurlar... İlk köleleri köle yapan kaba güçse, onları kölelikte tutan, korkaklıkları olmuştur.

Ey özgür uluslar! Şu özdeyişi aklınızdan çıkarmayın: Özgürlük elde edilebilir ama, kaybedildi mi bir daha ele geçmez artık.

blog.zeit.de

Keyfe bağlı bir yönetimin yasal bir yönetim olabilmesi için, halkın onu kabul etmeye ya da etmemeye yetkisi olmalıdır. Ancak o zaman yönetim keyfe bağlı olmaktan çıkar.

Kim olursa olsun, bir adamın kendi başına verdiği buyruklar, hiçbir zaman yasa olamaz... Yasalara boyun eğen halk, onları koyan halkın kendisi olmalıdır...

Halkın kendisi hep iyilik ister, ama kendi başına iyiliğin nerede olduğunu göremez her zaman. Genel istek her zaman doğrudur ama, onu yöneten kafa her zaman aydın değildir.

Bir adam birtakım sersem sepet insanları bir araya getirebilir belki, ama hiçbir zaman bir hükumet kuramaz ve yaptığı acayip işler çok geçmeden kendisiyle birlikte yok olup gider.

Sonuçsuz göz boyamalar geçici bir bağ kurabilir ancak bu bağı yalnız akıl ve bilgelik sürekli kılabilir.

Yürütme gücünü yasama gücüyle birleştiren anayasadan daha iyisi olamaz gibi görünür. Ama aslında hükumeti birçok bakımlardan yetersiz duruma düşüren budur.

Çünkü birbirlerinden ayrılmaları gereken şeyler ayrılmamıştır ve kralla egemen halk aynı kişi olunca, adeta hükumetsiz bir hükumet kurmuş olurlar.

Yürütme gücünü ellerinde tutanlar da halkın efendileri değil, görevlileridir. Halk istediği zaman onları işbaşına getirir, istediği zaman da işten uzaklaştırır...

Dünyanın bütün hükumetleri, kamu gücünü bir kez ellerine geçirdikten sonra, aynı kolay yoldan egemen gücü de er geç ellerine geçirirler.

Cezaların sıklığı bir hükumette her zaman için bir güçsüzlük ve tembellik belirtisidir...

İyi yönetilen bir devlette cezalar azdır. Bunun nedeni afların çokluğu değil, suçların azlığıdır. Çökmekte olan bir devlette suçların çokluğu cezasız kalmalarına yol açar. Afların sıklaşması, çok geçmeden suçluların artık affedilmelerine bile gerek kalmayacağını gösterir ve bunun nereye varacağını da herkes bilir.

Başkentte yükselen her sarayı gördükçe, bütün bir ülkenin yıkıntıya çevrildiğini görüyormuşum gibi gelir bana.

Kimi zaman bir devlet, üyelerinden hiçbiri öldürülmeden de yok edilebilir... Fethetmek yönetmekten çok daha kolaydır.

En iyi krallar canları isterse kötü olmayı deneyebilirler, ama bu onların başta kalmalarına engel olmaz.

Kişisel çıkarları her şeyden önce halkın güçsüz, yoksul olmasını, hiçbir zaman kendilerine karşı gelmemelerini ister... Tarihin onurla andığı en büyük krallar hiç de boyun eğdirmek için yetiştirilmiş değiller.

Popüler İçerikler

"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!
Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
YORUMLAR
11.07.2018

saray diyince aklıma hemen bir şey geldi ne acaba ?

11.07.2018

Sevgili onedio yetkilileri; Bmw reklamı kimin fikriyse ona zam yapın, kıdem verin sonra işten kovun.

11.07.2018

Çok güzeller ve zekice.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ