Açıkçası bana soracak olsanız, 'dışarıda tek başına yemek yedin mi?' diye, size cevabım 'sadece zorunda kaldığım zamanlarda' olurdu. Üstelik kendini sosyal anksiyetesi olan birisi olarak tanımlamam! Eğer hoşuma giden bir restoran, kafe varsa orayı eşime, arkadaşıma gönderir ve 'gidelim mi?' diye sorarım. Çoğu kişinin de aşağı yukarı benimle aynı durumda olduğunu düşünüyorum. Türk halkı olarak kalabalık sofraları, uzun uzun yemek muhabbetlerini çok severiz çünkü!
Gelelim Japonya'ya...
Japonya ziyaretinden yazılar kaleme alan Andrew Dickens, 2018 tarihli bir yazısında bu konuyu aktarmış. 'Hayatım boyunca sık sık tek başıma yemek yedim' diyen Dickens, 'Hala bu konuda ne hissettiğimden emin değilim. Evet, konuşmak zorunda kalmadığınızda yemek yemek daha kolay; düşünmek ve yemeğe odaklanmak için güzel bir zaman. Yine de bazen bunu sıkıcı buluyorum.' diyor.
Dickens, Japonya'nın kültürünü de öğrenmek istediğini ise şu sözlerle aktarıyor: 'İşte bu yüzden, yalnız yemek yeme kültürünün başkenti olan Japonya’yı izlemek, öğrenmek ve bu kültüre dahil olmak için ziyaret ettim.'
Japonya'da azalan nüfus ve tek kişilik hanelerin artışı, restoranlardaki tek kişilik masalarda da artışa neden olmuş. Bugün gittiğinizde, lüks otellerde bile tek başına yemek yiyen onlarca kişi görebilirsiniz.