Birleşmiş Milletler Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu tarafından onaylanan karara göre Japonya, Fukuşima nükleer santralinin radyoaktif atık suyunu bugün okyanusa dökmeye başladı. İçeriğimizde sizler için Fukuşima hakkında merak edilenleri derledik.
Birleşmiş Milletler Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu tarafından onaylanan karara göre Japonya, Fukuşima nükleer santralinin radyoaktif atık suyunu bugün okyanusa dökmeye başladı. İçeriğimizde sizler için Fukuşima hakkında merak edilenleri derledik.
2011 Tohoku depremi ve tsunamisinden sonra, Fukuşima nükleer santralindeki birkaç kimyasal reaktör eridi. Daha büyük bir felaketi önlemek için işçiler reaktörleri suyla doldurdular ve bu su hızla yüksek oranda kirlendi.
Kazadan bu yana geçen yıllar içinde yeraltı suları da sahaya süzüldü ve bunların bir kısmı da kirlendi.
Hükümete göre tankların kapasitesi dolmak üzere ve sahaya daha fazlası sığmıyor, bu nedenle suyun bir kısmının serbest bırakılması gerekiyor.
Hükümet, radyoaktif izotopların çoğunu sudan uzaklaştıran karmaşık bir filtreleme sistemi üzerinde çalışıyor. Gelişmiş Sıvı İşleme Sistemi (ALPS) olarak bilinen bu sistem sudan birçok farklı radyoaktif kirleticiyi temizleyebiliyor.
Trityum bir hidrojen izotopudur ve hidrojen suyun kendisinin bir parçasıdır. Dolayısıyla trityumu ortadan kaldırabilecek bir filtre oluşturmak imkansızdır.
Planın birkaç parçası var. İlk olarak, suyu deniz suyuyla seyreltecekler, böylece her damlada çok daha az trityum olacak. Hükümet, trityum seviyelerini tüm güvenlik sınırlarının ve faaliyette olan bazı nükleer santrallerin saldığı seviyenin çok altına çekeceklerini söylüyor. İkinci olarak, bu seyreltilmiş suyu alıp deniz tabanının altındaki bir tünelden geçirerek Pasifik Okyanusu'nda Fukuşima kıyılarının açıklarındaki bir noktaya aktaracaklar. Bu suyu daha da seyreltecek. Son olarak, bunu yavaş yavaş yapacaklar. Tüm bu tankları boşaltmak onlarca yıl alacak.
Japon hükümeti, özellikle sahadaki diğer radyoaktif maddelerle karşılaştırıldığında trityumun o kadar da kötü olmadığını savunuyor. Radyoaktif bozulması nispeten zayıftır ve suyun bir parçası olduğu için biyolojik organizmalarda oldukça hızlı hareket eder. Ayrıca yarılanma ömrü 12 yıl, yani yarılanma ömrü 700 milyon yıl olan uranyum-235 gibi elementlerin aksine, çevrede o kadar uzun süre kalmayacak.
Bahsi geçen olayla ilgili diğer ülkeler de Japonya'nın planıyla ilgili endişelerini dile getirdiler. Güney Kore'de ise kararla ilgili protesto gösterileri arttı.
Japonlar gibi titiz,kuralcı,iş bilen bi millet bile sorunlar yaşarken dibimize kuruldu bakalım daha ne felaketler yaşatacaksınız bize….