Japonya'ya gidip de sokakta yürürken kilolu birine rastlamak gerçekten zor. Hatta çoğu kişi bu durumun sadece genetikle açıklanabileceğini sanıyor. Ama işin aslı hiç de öyle değil. Japonlar, yeme içme alışkanlıklarından günlük hareketliliklerine kadar birçok konuda oldukça disiplinli. Hal böyle olunca da obeziteye neredeyse yer kalmıyor. Gelin sebeplerini iyice irdeleyelim.
Japonya’da Neden Kilolu İnsan Görmek Neredeyse İmkansız?
17
Sağlıklı beslenmenin adı: Washoku
Japon mutfağı, Washoku olarak adlandırılan geleneksel yemek kültürüyle sağlığa hitap ediyor. 'İchiju-sansai' yani “bir çorba, üç yan yemek” kuralı, neredeyse her evde takip edilen bir yemek düzeni. Miso çorbası, sebzeler, balık veya az miktarda et, yumurta ya da soya ürünleri ve buharda pişmiş pirinçten oluşan bu menü, düşük yağ oranı ve dengeli besin içeriği sayesinde kilo almayı engelliyor.
Üstelik yemekler genellikle kızartma yerine haşlama ya da buharda pişirme yöntemiyle hazırlanıyor. Kısacası Japon mutfağında 'ne kadar lezzetli olursa olsun, fazlası zararlıdır' mantığı hakim.
Japon çocuklar sağlıklı beslenmeyi sadece evde değil, okulda da öğreniyor.
Her ilkokul ve ortaokulda görevli bir beslenme uzmanı bulunuyor ve bu uzmanlar hem öğle yemeklerini planlıyor hem de çocuklara besinlerin faydalarını öğretiyor.
Yemekler hazırlandığında çocuklara menüde neler olduğu, bu yiyeceklerin vücutlarına nasıl katkı sağladığı anlatılıyor. Hatta bazı çocuklar, brokoli veya sebzeli erişteyi en sevdikleri yemek olarak söyleyebiliyor.
Japonya’da yemek masasına oturulduğunda her şey aynı anda servis ediliyor.
Böylece kişiler ne kadar yiyecekleri hakkında daha iyi fikir sahibi olabiliyor. Ayrıca yeme sırası da oldukça önemli: önce çorba ve sebzeler, sonra süt ürünleri, ardından et veya balık, en son ise pirinç ya da tatlı geliyor.
Bu sırada kan şekerinin ani yükselmesini engelleyerek yağ depolanmasını azaltıyor. Bir diğer dikkat çeken alışkanlık da '%80 doygunlukta dur' kuralı. Japonlar, tamamen doymadan yemek yemeyi bırakıyor ve böylece vücutlarının sinyallerini daha iyi dinliyor.
Japonya’da araba kullanmak lüks değil, çoğu kişi gün içinde toplu taşımayı tercih ediyor ve uzun mesafeleri yürüyerek kat ediyor.
Ortalama bir Japon günde 8000 adım atıyor ve bu da yaklaşık 220 kalori yakmak demek. Üstelik sabah saatlerinde parklarda grup halinde spor yapan yaşlıları görmek oldukça yaygın. Egzersiz sadece gençlerin değil, 90 yaş üstü bireylerin de günlük rutini olmuş durumda.
2008 yılında artan bel çevresi ölçümlerine karşı Japon hükümeti 'Metabo Yasası'nı devreye soktu. Bu yasaya göre, 40-74 yaş arası bireylerin bel ölçümleri yılda bir kez zorunlu olarak kontrol ediliyor. Sınırı aşan kişiler diyet danışmanlığına yönlendiriliyor, hatta bazı şirketler çalışanları için sağlık planları hazırlamak zorunda kalıyor.
Japonya aynı zamanda dünyanın en uzun ömürlü insanlarına da ev sahipliği yapıyor.
Kadınlar ortalama 88, erkekler ise 81 yaşına kadar yaşıyor. Üstelik sadece uzun yaşamakla kalmıyor, sağlıklı ve aktif kalmayı da başarıyorlar. Japonya’nın güneyindeki Okinawa Adası gibi bölgelerde 100 yaşını aşan bireyler hala dans ediyor, yürüyüş yapıyor ve topluluk etkinliklerine katılıyor.
İlginizi çekebilir:
31 Milyon Dolarlık İkramiyeyi Kazandığına Bin Pişman Olan Adam: Billie Bob Harrell
Antik Heykellerin Neden Birçoğu Beyazdır?
Afrika Ülkelerinin Sınırları Neden Dümdüz Çizilmiş?
Japonlar ölçülü insanlardır ve üşengeç değiller. Ayrıca paketli gıdalar veya atıştırmalıkları bile sağlıklı sayılır. Bizdeki gibi fruktoz şurubu, trans yağ ve gdo fışkırmıyor, denetlemeler sert.
Çünkü fakirler. Az gelişmiş ülkenin insanı da az gelişir. Bak bizim ülkeye! At toynağından bufalo dalağına kadar herşeyi yediriyorlar. Proten, demir, folik ne ararsan full+full bizdeeeee
Sağlıklı besleniyorlar en önemlisi. Askıdan ekmek yiye yiye hamur kafa olduk.