Japonya'da Gece Kulübünde Çalışırken Kayıplara Karışan Genç İngiliz Kadının Kan Donduran Hikayesi

Takvimler 2000 yılını gösterirken, hosteslik mesleğini bırakan 21 yaşındaki Lucie Blackman birkaç aylığına Japonya'ya gitmişti. Ancak birkaç ay sonra babası, Lucie'nin çalıştığı gece kulübündeki arkadaşından kaybolduğuna dair bir telefon aldı. Acılı babanın aylarca süren uğraşlarının ardından Lucie'nin ve 400 diğer kadın kurbanın başına gelenler teker teker ortaya çıktı... 👇

2000 yılında Japonya'da tüm dünyada infial yaratan bir olay gerçekleşti. 21 yaşındaki Lucie Blackman isimli genç kadın, hosteslik işini bırakıp "harika bir deneyim" yaşamak üzere Japonya'da birkaç ay geçirmeye gitti.

Lucie'nin gidişinden iki ay sonra babası Tim Blackman, Tokyo'da bir kulüpte hostes olarak çalışan kızının kayıp olduğuna dair bir haber aldı. İngiltere'nin Kent konutluğunda yaşayan Blackman ailesi için bu haber, yaşayacakları zorlu sürecin başlangıcı oldu.

Baba Tim Blackman bir hafta sonra Japonya'ya uçtu, Tokyo polisi henüz konu hakkında kayıtsız davranırken kızının adının manşetlerde durması için yorulmak bilmeden uğraşmaya başladı.

Aradan aylar geçti, 2001 yılının Şubat ayında Lucie'nin parçalanmış cesedi Tokyo'nun bir saat dışındaki balıkçı köyü yakınlarında bir mağarada bulundu ve olayın suçlusu olarak Joji Obara isimli bir adam yakalandı. 

Peki olayın aslında neler oldu?

Mayıs 2000'de işinden ayrılan Lucie, hostes arkadaşı Louise Phillips ile birlikte 90 günlük vizeyle Tokyo'ya uçtu. Şehrin Roppongi bölgesinde zengin bankacılar ve iş insanları arasında popüler bir kulüp olan Casablanca'da iş buldu.

Kulüplerde çalışan hostesler, saatte 40 sterlin (yaklaşık 1400 TL) kazanarak gecede altı saate kadar çalışıyor ve müşterilerle alkollü içecekler içerek ikramiye alıyorlardı. Cinsel ilişki zorunlu değildi.

Bunların dışında da 'dohan' ismi verilen randevular vardı. Çalışan kadınlar, müşteriler kulübe gelmeden önce onlarla akşam yemeği yiyordu.

Lucie 1 Temmuz gecesi bir müşteriyle randevuya gitti ancak kendisinden bir daha haber alınamadı. Arkadaşı Louise olayı polise ve ailesine bildirdi.

Baba Tim Blackman, ilk duyduğunda "Mantıklı bir açıklaması olmalı diye düşündüm ama üç ya da dört telefon daha geldi ve bir şeylerin ters gittiğini anladım. O kör panik hissi bir anda üzerinize çöküyor." diyerek yaşadıklarını açıkladı.

Japonya'ya gelen Tim, kızı yabancı uyruklu bir işçi olduğu için ilk önce ciddiye alınmadı ancak kendi çabalarıyla bir basın toplantısı düzenleyerek 30 bin kayıp posterini şehrin dört bir yanına astırdı.

Bu sırada dünya manşetleri Lucie'nin gizemli bir tarikata katıldığını veya borç yüzünden kaçırıldığını öne sürüyordu.

İki hafta sonra Tokyo Büyükşehir Polisi baskı altında 100 kişilik yeni bir ekibi davaya atadı ve daha önce göz ardı edilen hayati bir ipucu tespit edildi.

Çavuş Junchiro Kuku, Roppongi bölgesindeki kulüpte çalışan yabancı bir hostesin, düzenli müşterisi tarafından deniz kenarına götürülmek üzere davet edildiğine dair bir rapor buldu.

'Bir noktada bilincini kaybetti ve saatlerce uyudu. Uyandığında başı çok ağrıyordu ve kendisine ilaç verildiğinden şüpheleniyordu. Dedektifler raporu hazırlayan kulüp müdürünün güvenilmez bir adam olduğunu söylediler. Kimse onun söylediklerine güvenmemeliydi. Bunun çok saçma olduğunu düşündük.'

Müfettişler, kaçak işçileri yakalamak için yapılan düzenli baskınlardan sonra birçoğu polisten çekinen kulüp çalışanlarını sorgulamaya başladı. Sonunda birkaç kadın ortaya çıktı ve zengin bir iş insanı tarafından uyuşturulduklarını ve tecavüze uğradıklarını bildirdi.

Her biri adamın genellikle Porsche ya da Mercedes marka gösterişli bir araba kullandığını ve kendilerini okyanus manzaralı bir akşam yemeğine davet ettiğini söyledi.

Fail, görüştüğü kadınlara pek çok farklı isim verse de Avustralyalı kurban Jessie bir telefon numarası not etmişti. Kayıtlar aynı numaranın Lucie'yi aradığını gösteriyordu.

Polis olayın yerini, iki dairenin Plant Orihara adlı bir şirket tarafından kullanıldığı Moto-Akasaka Towers adlı lüks bir apartman bloğuna kadar takip etti. Bina yöneticisi, sahibinin yüzünü gizleyen ve çok sayıda son model araç kullanan tuhaf bir adam olduğunu söyledi.

Monica adlı bir İngiliz kurban, polisin Zuchi Marina olarak tanımladığı ve şehir merkezinden bir saat uzaklıkta, palmiyelerle çevrili bir okyanus kıyısına götürüldüğünü bildirdi.

Yakındaki bir restoranda çalışan bir garson Lucie'yi bir fotoğraftan tanıdı ve 1 Temmuz'da orada bir erkekle birlikte olduğunu doğruladı. Polis, bölge sakinleriyle ilgili verileri incelemek için gece gündüz çalıştı ve Joji Obara adında bir iş insanının orada bir dairesi olduğunu keşfetti.

Japon alfabesi Kanji'de Obara ve Orihara (şirketin adı) benzer sembollere sahip.

Obara'nın daha önce kadın kılığına girip kadınlar tuvaletinde gizlice film çektiği için tutuklandığını keşfettiler. Monica ve Jessie onu 100 sabıka fotoğrafı arasından seçtiler. Bu sırada ise Lucie 103 gündür kayıptı.

Obara'ya babasından 30 milyon sterlinlik bir servet miras kalmıştı ve bir dizi lüks mülke sahipti. Komşuları onu 'yalnız' biri olarak tanımlıyordu.

Ekim 2000'de polis tarafından tutuklandıktan sonra, Zuchi Marina'daki dairesine yapılan baskınlarda bir miktar uyuşturucu ve alkol ile tavanda kum torbası asmak için kullanılan brakete benzer metal bağlantı parçaları bulundu.

Bu arada Obara'nın dairesinde arama yapan polis, kendisini şeytan olmaya adadığını yazdığı tüyler ürpertici bir not defteri buldu. Ayrıca kadınların 'sadece seks için iyi' olduğunu yazmış ve kadınlara yönelik saldırılarını 'fetih oyunu' olarak tanımlamıştı.

Her biri kadınların ismi yazılarak etiketlenmiş ve kurbanlarına saldırırken onları komada gösteren 400'den fazla video kaset ele geçirildi. Bacaklarını kaldırmak için metal bağlantı parçaları kullanılmıştı.

Müfettiş Yardımcısı Tokie Maruyama, 'Hiç bu kadar aşağılık bir şey görmemiştim, onun gibi insanlar olduğunu hiç düşünmemiştim.' diyerek gördüklerini anlatıyor.

Memurlar kurbanların kimliklerini tespit etmek için kasetleri titizlikle incelediler ancak Lucie'nin adı yoktu. Çavuş Mitsujo Yamaguchi, 'O genç memurlardan birkaçı ruhsal çöküntü yaşadı, aynı suçları tekrar tekrar izlemek zorunda kaldılar.' diyor.

Kurbanlardan biri olan 21 yaşındaki Avustralyalı model Carita Ridgeway, 1992 yılında uğradığı bir saldırı sonrasında hayatını kaybetmişti.

Gözaltına alınan Obara, kaçırma ve tecavüz suçlarını reddederek cinsel ilişkinin rızaya dayalı olduğunu iddia etti ve Lucie ile kaybolmadan bir hafta önce Casablanca'da buluştuğunu kabul etti. Ancak 1 Temmuz'da onunla birlikte olduğunu reddetti.

Evinde ele geçirilen makbuzlar, polisin hareketlerini takip etmesini sağladı ve muhtemelen Lucie'nin kaybolduğu gün saat öğlen 15.00'te buluştuğunu, Marina'ya gittiğini, garsonun onu hatırladığı restoranda durduğunu ve saat 17.00'de dairesine gittiğini gösterdi.

Takip eden günlerde Obara Tokyo'ya dönerek bir motorlu testere, çimento ve taşınabilir bir çadır satın aldı. 5 Temmuz'da bir saat uzaklıktaki sahil beldesi Aburatsubo'ya gitti ve burada başka bir lüks daireye sahip oldu.

O akşam bir apartman sakini, içeriden gelen gürültü nedeniyle yöneticiye şikayette bulundu. Cesedi oraya attığından şüphelenen polis bir arama ekibi oluşturdu.

8 Şubat 2002'de, Lucie'nin kaybolmasından 223 gün sonra, bir memur küçük bir mağarada ters çevrilmiş bir küvetin altında Lucie'nin parçalanmış cesedinin bulunduğu bir çuval buldu. Kafası tıraş edilmiş ve betonla kaplanmıştı. Tim, haberi aileye yardım eden gazeteciden duydu.

'Telefon geldiğinde nerede olduğumu çok iyi hatırlıyorum. Bir arka sokakta duruyordum ve Jake, 'Onu bulmuşlar' dedi. O ana kadar hep umutluydum. Yirmi dakika sonra Japon tercüman beni aradı ve diş kayıtlarını aldıklarını ve kesinlikle Lucie olduğunu söyledi. Sokakta durdum ve bağırdım. Lucie'nin ölmüş olabileceğine ilk kez o zaman karar verdim.'

Obara adam kaçırma, Lucie'nin ölümüyle sonuçlanan tecavüz ve cesedinin yok edilmesi ve Carita Ridgeway'in ölümüyle sonuçlanan tecavüzle suçlandı. Tahmin edilen 400 kurbanından sadece sekizini suçlamak için yeterli kanıt vardı.

Nisan 2007'de birden fazla tecavüz vakasından ve Carita Ridgway'in öldürülmesinden suçlu bulundu ve ömür boyu hapse mahkum edildi. İnanılmaz bir şekilde Lucie ile ilgili tüm suçlamalarda adli kanıt yetersizliği nedeniyle suçsuz bulundu!

Ailenin temyiz başvurusunun ardından Tokyo Yüksek Mahkemesi Aralık 2008'de Obara'yı Lucie'nin kaçırılması, parçalanması ve cesedinin yok edilmesi suçlarından suçlu buldu.

Davanın birçok polis memuru üzerinde kalıcı bir etkisi oldu ve bazıları her yıl Lucie'nin bulunduğu mağaradaki türbeyi ziyaret ediyor.

Arama çalışmalarını yürüten Başkomiser Katsuyoshi Abe, 'Lucie'nin yabancı bir ülkeden çalışmak için gelmiş olması ve böylesine kötü bir suçun kurbanı olması kalbimde bazı duygular bıraktı. O zamandan beri her yıl onun ruhunu yatıştırmak için oraya gidiyoruz. Ve huzur içinde yatması için dua ediyoruz.' diyor.

Tim o zaman, "Bu dava için kan, ter ve gözyaşımızın her zerresini harcadık. Bugün sadece Lucie için değil, tüm şiddet içeren cinsel suç mağdurları için adalet yerini buldu." demişti.

Netflix'in "Kayıp" belgeselinde, "Lucie Blackman Vakası" adlı bölümde genç kadının hikayesi anlatılıyor. Merak edenler baba Tim Blackman'ın Obara'yı adalete teslim etmek için sekiz yıl boyunca verdiği mücadeleyi izleyebilir.

Siz ne düşünüyorsunuz bu korkunç hikaye hakkında? 

Buyurun yorumlara...

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

13 Yaşında Cinsiyet Değiştirme Tedavisine Başlayıp Pişman Olan Genç Kadın Dünya Gündeminde
Gişe Rekorları Kıran Barbie'nin Tüm Dünyada Viral Olan Birbirinden Orijinal 25 Reklam Taktiği
Dahi Matematik Profesörlüğünden Seri Katilliğe Uzanan Bir Hayat Hikayesi: 'Unabomber' Ted Kaczynski

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
YORUMLAR
02.08.2023

Ortada 400 kurban var ama Japon polisinin bundan haberi yok.

02.08.2023

Okurken kanım dondu..

02.08.2023

Japonya kadınlar için ne berbat bir ülke. Adamı suçsuz çıkarmak için ellerinden geleni yapmışlar. Dışına bakınca süslü bir ambalajı olan bozulmus bir abur cubur gibi.

04.08.2023

Benim vatandaşi olduğum ülkeye çok benziyor

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ