Günümüzde medeni ve kültürlerine imrenilerek bakılan bazı Avrupa ülkelerinin geçmişleri, tabiri caizse kanla kaplı. Nice masum insanın ölümüyle yazılmış bu ülkelerin tarihleri, kolonileştirdikleri ülkelere medeniyet getirdikleri iddia edilerek el birliğiyle örtülüyor denilebilir. Şimdilerde Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu'ndaki barış komitesinin ön koltuklarında yer almayı başaran, geçmişte korkunç suç işleyen ülkelere birlikte bakalım. Hazırsanız başlıyoruz!
Belçika Kralı İkinci Leopold, Belçika'nın Kongo Cumhuriyeti'ni işgal etmesinin ardından bölge yerlilerini kauçuk ve fildişi kaynaklarını sömürmek için köleleştirdi. Köleler arasında efendilerine hizmet hedeflerini yerine getirmekte başarısız olanların çeşitli uzuvları kesildi. İtaat etmeyen yerliler, diğer kölelere ders olması için öldürüldü. İkinci Leopold'un Belçika askerlerinin mühimmatlarını boş yere harcamadıklarından emin olmak için ilginç bir yöntemi vardı: Askerler öldürdükleri Afrikalıların ellerini veya cinsel organlarını kanıt olarak komutanlarına getiriyorlardı. İkince Leopold'un anısı, günümüzde Belçika paralarıyla heykellerde yaşatılıyor ve yaptıklarına rağmen milli bir kahraman olarak anılıyor.
Almanya'nın yalnızca kendi vatandaşlarını üstün ırk olarak belirlediği sosyalizm, başta Almanya olmak üzere dünya çapında savaşlara ve ölümlere neden oldu. Nazi Almanya'sı, Hitler'in faşist totaliter yönetimiyle yaklaşık 60 milyon insanın ölümüne yol açtı. Naziler; çingenelere, Yahudilere ve eşcinseller gibi diğer azınlık ve muhaliflere işkence etmek üzere toplama kampları oluşturdu. Yaklaşık 20 bin toplama kampında insanlara çeşitli işkenceler eden Almanlar, Alman doktorların acımasız deneyler yapmalarına alan açtı. Auschwitz toplama kamplarından sağ kurtulanlar ve yakınları, dönemin yaralarını günümüzde hâlen taşıyor.
Portekiz İmparatorluğu'nun savunmasız ülkelerin tarım ve altın kaynaklarını sömürmeye ve Hristiyanlığı dünyaya yaymaya çalışması 5 milyondan fazla insanın hayatına mal oldu. Güney Amerika, Afrika ve Asya'da köle ticaretini başlatan ilk süper güç Portekizliler; acımasız politikalar izledi. Afrikalı kölelerin birçoğu; ağır koşullar altında işkence gördü, itaatsiz köleler yakıldı ve aile üyeleri cinsel saldırıya maruz bırakıldı. Portekiz, 20. yüzyılda Afrika'daki kolonilerini serbest bırakması için uluslararası baskı görse de bunu yapmayı reddedip kolonilerin hepsini katletti.
1521 yılında İspanyol Conquistadorlar tarafından tahrip edilerek kuşatılan Tenochtitlan'ın yerlileri, yaklaşık 200 bin Azteklinin ölümüyle İspanya'nın kanlı tarihi yazıldı. Avrupa'dan taşınan çiçek hastalığıyla iyice azalan yerli nüfusun, daha sonrasında bir Katolikleştirme projesi olan İspanyol engizisyonuyla yaklaşık 1.5 milyonu işkence gördü. İspanyolların işkence biçimleri kan donduran nitelikteydi: İnsanların kafatasları parçalanınca kadar bir vidayla kafalarını sıkıştırıyorlardı. Yaklaşık 4 milyon insanın ölümüyle sonuçlanan işgaller esnasında İspanyollar, Orta Çağ'ı hâkimiyeti altına alacak ölümcül bir verem yarattı ve İspanyol gribi, bir silah hâline geldi.
Japon İmparatorluğu ordusu, Çin'in o dönemki başkenti Nanking'de vahşete neden oldu. Nüfusun dörtte birini katleden Japonlar, kadınlara cinsel istismarda bulunduktan sonra tanıklık edemesinler diye hemen sonrasında onları öldürdü. Japonya'nın Asya'nın en güçlü devleti olması idealiyle 8 milyon insanı daha öldüren rejim, yalnızca vahşi yöntemler izlemedi. Aynı zamanda dünyaya yönelik gizli bir biyokimyasal savaş araştırma merkezi kuran Japonya, 700 bini aşkın insanı deneyleri için kullandı. Yaşamakta olan insanları gözleri yuvalarından fırlayıncaya kadar basınç odalarına mahkûm etti, insanların dondurulan bacaklarını kaynar suda çözülünceye kadar bekletti.
Stalin kontrolündeki Sovyetler, Orta Asya'da virüs yaydıklarını ve sosyalizmin önünde engel olduklarını iddia ettikleri 4 milyon insanı öldürdü. Milyonlarca esiri ise yoğun çalışmaya ve açlığa sürükleyerek binlercesini idam etti. Muhafızların kullandığı kurbanların çıplak karınlarına fare kafesi yerleştirerek demir çubuklarla kafesi kızdırdıkları işkence yöntemi oldukça yaygındı. Fareler ancak kurbanların karınlarından delik açarak ve iç organların içinden geçerek yanmaktan kurtulabilirdi. Sovyetler, emirlerine itaat etmeyen ve hasatlarını teslim etmeye çiftçilerin topraklarıyla hasatlarını yakardı. Böylece insanları kıtlığa ve açlıktan ölüme sürüklediler.
Fransa, İkinci Dünya Savaşı'nda Nazilere karşı olan mücadelelerinde eğer Cezayirliler Fransızlara yardım ederlerse onlara özgürlüklerini geri vereceklerini vadetti. Naziler kaybettiğinde Cezayirliler, kazandıklarını düşündü ancak Fransa verdiği sözü tutmadı ve yürüyüşe katılan halkın üzerine ateş açtı. Günlerce süren katliamda masum insanlar evlerinden alınarak kurşuna dizildi. Cezayir'de toplamda 1 milyonu aşkın insan öldürüldü ve Fransız askerleri binlerce Cezayirli kadına tecavüz etti. Fransızlar, Afrikalı kölelerin şeker kamışı yemelerini önlemek için onlara teneke ağızlık takarak zorla şeker toplattı. Bazı köleleri ise sömürülen halkı dehşete düşürmek için antik tiyatrolarda köpekler tarafından parçalattılar.
Güneş batmayan ülke hâline gelen İngiltere, tarihini kölelerine borçlu. İngiltere, milyonlarca insanın açlıktan ölümüne neden olan kıtlığa yol açtı. İnsanları hayatta kalabilmek için çiğ insan eti yemek zorunda bıraktı. İnsanları kamplara sokarak çalışmaya ve itaat etmeye zorlayan İngilizler, toprakları ve halkı yüzyıllar boyunca sömürgesi altına almayı başardı. İngiliz gemileri Afrika'dan Amerika'ya ve Avrupa'ya 10 bin kez yola çıkarak on binlerce insanı kaçırdı ve kölesi hâline getirdi. Bu sayı, yaklaşık 4 milyon kölenin İngiliz hâkimiyetinde dünya çapında evlerinden edildiği anlamına geliyor.
Barış Manço Fransa’da bir televizyon kanalının canlı yayınına konuk olur. Küstah bir spiker vardır ve Barış Manço ile dalga geçmeye çalışmaktadır. Sürekli “İşte Türk, yani barbar, vahşi vs.” demektedir. Barış Manço daha fazla dayanamaz ve spikere “Yanınızda kağıt para var mi?” diye sorar. Bu soruya spiker şaşırır ve “Evet var ama ne olacak?” der. Barış Manço ısrar edince spiker cebindeki kağıt paraları çıkarır. Bu olaydan az önce Barış Manço canlı yayında “Anahtar” adlı şarkısını söylemiştir. Bu şarkının bir bölümü şöyledir: “Beş Akif- bir Saat Kulesi, iki Kule-bir Fatih, beş Fatih-bir Mevlana, iki Mevlana-bir Sinan” (Barış Manço / Anahtar şarkisi / Darısı Başınıza Albümü / 1992) Bu şarki bir matematik sorusudur ve şarkıda adi geçen kisiler o dönemdeki Türk parası olan banknotların arkasında fotoğrafı olan kişilerdir. Barış Manço spikere sorar: “Bu paranızda fotoğrafı olan kişi kim?” Spiker: “General…….”
Turistler; turist olduğu zaman medeni, ülkesinde oturduğu vakit ise vahşi birer hayvan