Kumun yukarıdan aşağıya hareket etmediği, sadece boyun noktasında toplandığı bir kum saati hayal edin. JWST'nin nefes kesici yeni görüntüsünde işte tam olarak bu var. Biz de bu yazımızda bu konudan bahsediyoruz.
Kumun yukarıdan aşağıya hareket etmediği, sadece boyun noktasında toplandığı bir kum saati hayal edin. JWST'nin nefes kesici yeni görüntüsünde işte tam olarak bu var. Biz de bu yazımızda bu konudan bahsediyoruz.
Ortaya çıkan sonuç ise uzay teleskobunun bir sanat resmi gibi görünen bu görüntüsü. Bulutsunun inanılmaz renkleri görünür ışıkta görülemiyor. Neyse ki, JWST'nin Yakın Kızılötesi Kamerası (NIRCam) yalnızca görebildiği çeşitli ısıtılmış yapıların emisyonunu değil, yaydıkları farklı renkleri de algılayabiliyor.
Önyıldızın etrafında oluşan ilk-gezegen diski, görüntünün ortasındaki kalın koyu çizgidir. Bu sistemi uçtan uca görüyoruz ancak protostar görünümden gizleniyor.
Bu noktada yıldızı kahverengi bir cüceden bir yıldıza çevirecek nükleer füzyon çekirdeğinde henüz başlamadı. Bir önyıldızın bu nükleer füzyonu başlatmak için yeterince büyük olması, bunun için de malzeme çalması gerekir.
Kabarcık benzeri yapılar, kum saatinin üst üçgeninde görülen en yeni püskürmeleridir. Bu püskürmeler, bebek yıldızın etrafındaki oyulmuş alana yol açar ve görüntüde görüldüğü gibi hidrojen iplikçiklerini ısıtır. Bu, diğer yıldızların oluşmasını engeller çünkü yıldızlar yalnızca yoğunlaşan ve sonra kendi üzerine çöken soğuk gazdan oluşabilirler.
Yaklaşık 100 bin yaşında olan bu bulutsunun içinde bir yıldızın ilk oluşum anlarını görüyoruz. Yıldızın kendisini görebilseydik, Güneş'in kütlesinin beşte biri ile beşte ikisi arasında küresel bir gaz yığını gibi görünürdü. Kum saatinin boynunu oluşturan disk Güneş Sistemimizle neredeyse aynı boyutta.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!