James Bond karakterini bilmeyenimiz yoktur diye tahmin ediyoruz. James Bond'un gerçek hayattaki kimliğini şekillendiren casusu merak ediyor musunuz? Bond'un hikayesini anlamlandırmanızı sağlayacak olan hayrete düşürecek casus hikayesini içeriğimizde bulabilirsiniz.
Kökeni hakkında hiçbir zaman doğru bilgi alınamayan Sidney Reilly'nin, 1874 yılının mart ayında, Rus İmparatorluğuna bağlı Odessa şehrinde doğduğu iddia ediliyor. Yahudi doktor bir ailenin içine doğan Sidney Reilly, 1890-1893 yılları arasında Viyana'da kimya okuyup, Brezilya'ya yerleşmiş ve burada çalışmaya başlamış.
Sidney Reilly, Brezilya'da, Amazon Ormanı'nda bir grup İngiliz kaşifini beladan kurtarır. İngiliz grup genç adamı, yetenekleri ve birçok dili konuşma becerisi sebebiyle gizli servis topluluğu ile tanışmak üzere İngiltere'ye davet ederler.
1899 yılında İngiliz vatandaşlığı alan Reilly, genç bir dul kadınla evlenir ve önemli bir servetin varisi haline gelir. İddiaya göre Reilly, genç kadının ilk kocasının ölümünde rol oynamış.
İlk görevleri 1899 yılında, doğduğu ülke olan Rusya'ya oldu. Burada, Kafkasya'daki petrol yatakları hakkında bilgi toplamak üzere İngiliz hizmetleri tarafından gönderildi. Değerli bilgilerle ülkeye döndüğünde, Reilly İngiliz Donanması'nın istihbarat hizmetlerinde kalıcı bir pozisyon aldı. Ayrıca Boer Savaşı sırasında, daha sonra Orta Doğu'da ve 1904'te, Rus-Japon Savaşı sırasında İngilizler ve Japonlar için casusluk yaptı.
1909 yılında, Reilly, Reich'ın askeri gelişimi hakkında bilgi almak üzere Almanya'ya gönderildi, görevi Alman silah fabrikaları hakkında veri toplamaktı. Reilly, Birinci Dünya Savaşı sırasında da son derece aktifti, düşman hatlarının arkasına sızarak onlarca görevi başarıyla gerçekleştirdi.
Reilly, akrabaları tarafından büyük bir yetenek, birçok durumda onu kurtaran bir özkontrol, olağanüstü bir cesaret ve özel bir yaratıcılığa sahip olarak tanımlanmıştır. Ayrıca çok iyi bir aktör ve kılık değiştirme ustasıydı, bu da onun yıllar boyunca birçok çevreye girmesini sağladı. Kendine ve yeteneklerine büyük bir güveni vardı, en tehlikeli görevleri bile kabul ediyordu.
Ancak sadakati ülkesine değil, sadece kendisine ve banka hesabına idi, bu yüzden üstleri ona tamamen güvenmiyordu. Sonuçta, parasına daha çok ilgi gösteren bir casus, baştan çıkarılması kolay bir hedeftir. Reilly de bir istisna değildi, çünkü görünüşe göre farklı ülkelerdeki ülkeler için casusluk yapıyordu.
Reilly'nin ayrıca lüks ve kadınlara karşı olağanüstü bir tutkusu vardı. Onun hakkında, metreslerinin sayısının en az pasaportlarının sayısı kadar olduğu söylenirdi.
Savaşın sonlarına doğru, Reilly tekrar Rusya'ya gönderildi ve Bolşevik rejimini devirmenin bir yolunu bulma görevi verildi. Bu bağlamda, Lenin'i suikast düzenlemeyi planladı. Bolşevik liderin iki korumasıyla irtibat kurmayı başardı ve onları rüşvetle satın aldı, ancak planını gerçekleştiremedi.
Fanny Kaplan'ın Lenin'i vurduğu ve Rus gizli polisinin soruşturmalar başlattığı zaman, Reilly tarafından rüşvet verilen iki adam da ortaya çıktı. Bu yüzden ifşa oldu ve mahkum edildi, ancak casus, ülkeyi zamanında terk etmeyi başardı. Ancak, görevine devam etmek için Rusya'ya dönmekte ısrar etti ve sonunda Şubat 1925'te yakalandı.
Lubianka'da tutuklanan ve hapsedilen Reilly, Sovyet raporlarına göre, hayatını kurtarmak için İngiliz ve Amerikan sırlarını ifşa etmeyi teklif etmiş. Ancak bu taktik işe yaramadı ve Reilly, Stalin'in doğrudan emriyle, 5 Kasım 1925'te idam edildi.