Kişilerin aşı olmak istememesinin muhtemel nedenlerine bakmak gerektiğini belirten Çamlı, 'Burada bir aşı karşıtı grup var ki, bunlar aslında çok küçük bir grup. Çok daha ölçüde aşı tereddütleri olan bir kesim var. Bu tereddütlerin temelinde de bir güvensizlik duygusu söz konusu. Burada özellikle sağlığı yönetenlere karşı bir güvensizlik söz konusu. Pandemi döneminde yaşadığımız çelişkili yaklaşımlar ve açıklamalar, ne yazık ki kamuoyunda sağlık otoriteleri tarafından yapılan açıklamalara çok da güvenmediklerini, çok da inandırıcı bulmadıklarını anlıyoruz. Dolayısıyla toplumun bu konuda güven oluşturucu, bilime dayalı açıklamalara ihtiyacı var' dedi.
Aşı olmanın her ne kadar bireysel bir tercih gibi görünse de toplum sağlığını ilgilendiren bir konu olduğunu vurgulayan Çamlı, 'Şu anda yaşadığımız pandeminin aşısızlar pandemisi olduğunu, yoğun bakımlarda, hastanelerde yatanların büyük bir kesiminin, yüzde 90'ından fazlasının aşısızlar olduğunu biliyoruz. Pandeminin uzaması yeni varyantlara, yeni varyantlar da yeni piklere yol açıyor. Dolayısıyla aşısızlar toplum sağlığı açısından bir risk oluşturuyorlar. Bu yüzden de meseleye toplum sağlığı açısından yaklaşmamız gerekiyor. Bu yönde birçok uygulama hayata geçebilir. Özellikle kamusal alanda bu kişilerin aşılarını olmuş kişilerle bir araya gelmesi bir risk oluşturacaktır. Dolayısıyla o kişilerin de yaşam hakları göz önüne alınmalı ve aşısızların kendi tercihleri gibi görünen durumu mutlaka gözden geçirilmesi gerekiyor. Aşı belirli durumlarda yasal olarak zorunlu hale getirilebilir. Ancak ikna etmek gerekir, özellikle güven veren toplumsal kanaat önderleri, sanatçılar, aydınlar ve birtakım liderlerin açıklamalarının bu konuda ikna edici olacağını düşünüyorum' dedi.