Merhaba; ben Can Çetinler İzmir Karşıyaka doğumluyum. Bunun altını çiziyorum çünkü doğduğum yerin şu anki işime katkısı çok büyük. Grafiti ile 2004-2005 yıllarında orta okulda tanıştım. Dokuz Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi grafik tasarım mezunuyum. Öncesinde ise Ümran Baradan Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’ni bitirdim. Yaklaşık 16-17 senedir aktif olarak sanat hayatının içerisinde bulunuyorum.
Grafitiye başladığım yıllarda bu kadar yaygın olmadığından dolayı ve ülkemizin siyasi geçmişi de düşünülünce yazdığımız yazılar vs. yanlış algılanıp suç unsuru olarak görülüyordu. Protest bir sanat akımı olduğu için biraz da normaldi bu şekilde algılanması çünkü sokaklarda başkaldırı olarak doğan, halkın sitemlerini ya da bazı grupların yerlerini belirlemek için yazdığı yazılardır aslında grafiti. Zamanla evrilerek bu hale gelmiş. O başlığın atıldığı dönemlerde çevre kirliliğinden ötürü çok ceza yiyorduk, ancak şimdi belediyeler bizden gelip çevreyi sanatla güzelleştirmemizi istiyorlar.
- İllegale geri dönelim: 2018'de şöyle bir hüküm var: 'TCK m.151 hükmüne göre; başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hale getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılmaktadır.' Hâlâ geçerliliğini koruyor mu?
Tabii koruyor fakat grafiti toplumun çoğu tarafından benimsendiği için çok şikayet durumu olmuyor. Hatta aksine mesela İstanbul Karaköy'de yapılan çalışmalar turistler için orayı daha fa cazip hale getirdi. Avrupa'da da durum benzer halde. Mesela oradaki mural (eserin tuvale değil de doğrudan duvar, tavan veya diğer büyük yüzeyler üzerine yapılması) grafiti çalışmalarının nerede olduğunu gösteren özel uygulamalar var. Turistler daha kolay gezebilsinler diye.