Fransız menşeli dünyaca ünlü lüks moda markası Hermes’in temsilcileri, İzmir’de “Sahaf Hermes” ismiyle işletilen ikinci el kitap satan dükkanın sahibine dava açmıştı. Sonuçlanan mahkemede sahafın sahibi Ümit Nar haklı bulundu.
Ünlü markanın şikayetiyle ile başlayan davanın karar duruşması Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü.
Patronlar Dünyası’ndan Gökmen Mert Kural’ın haberine göre; Mahkeme, Türkiye'nin fikri mülkiyet otoritesi TürkPatent'in, Hermes Paris markası dışında hiçbir markanın Hermes ismini kullanmasını engelleyen kararını kısmen iptal etti.
Hermes Sahaf’ın sahibi olan Ümit Nar, yaptığı açıklamada "Hermes, insanlığın kültürel mirasına ait Yunan mitolojisinde bir tanrıdır. Bir şirkete ait olmamalı. Bu anlamda önemli bir karar” dedi.
Türk sahaf Nar, "Sektörlerimiz benzer olsaydı haklı olabilirlerdi ama durum kesinlikle böyle değil. Hermes adında bir ayakkabı ya da tekstil mağazası açsaydım anlaşılırdı ama alanlarımız çok farklı" diyerek haklılığını savundu.
Mahkemenin gerekçesini henüz kamuoyuna açıklamadığını belirten Hermes Sahaf’ın avukatı Hilmi Güllü, kararın bir "zafer" olduğunu belirterek, “Hermes gibi çokuluslu firmaların kendi sektörlerinin ötesinde agresif bir marka tescil politikası var. Bu karar, bu uygulamalara hayır demenin yolunu açıyor” diye konuştu.
Fransız lüks tasarım evi Hermes yaklaşık 20 bin çalışanıyla 2022 yılını 11.6 milyar Euro ciro ile kapattı.
Emine Erdoğan'ın 50 bin dolara çanta aldığı çok uluslu, sermayesi milyarlarca dolar olan bir firmasın işin gücün yok ikinci el kitap satan küçük esnafa dava açıyorsun. Sonra Fransızlar bunlara neden molotof atıyor. İyi yapıyorlar.
Türkiye mahkemelerinde çıkmış karar mantıklı ve hukuka dayalı. Ancak Avru-paranın mahkemeleri multi milyarlık şirketlerin davalarında daima 3-0 önden başlatıyor. Argümanları işsizlik tehdidi, gayri milli hasıla payında düşme, vergi kaybı, milli markanın zedelenmesi, ülke tanıtımına bağlı turizm kaybı vs derken işi politik hale getiriyor. Emsal olur mu bilemem ama... nasıl koyduk!
Emine Erdoğan'ın 50 bin dolara çanta aldığı çok uluslu, sermayesi milyarlarca dolar olan bir firmasın işin gücün yok ikinci el kitap satan küçük esnafa dava açıyorsun. Sonra Fransızlar bunlara neden molotof atıyor. İyi yapıyorlar.
Türkiye mahkemelerinde çıkmış karar mantıklı ve hukuka dayalı. Ancak Avru-paranın mahkemeleri multi milyarlık şirketlerin davalarında daima 3-0 önden başlatıyor. Argümanları işsizlik tehdidi, gayri milli hasıla payında düşme, vergi kaybı, milli markanın zedelenmesi, ülke tanıtımına bağlı turizm kaybı vs derken işi politik hale getiriyor. Emsal olur mu bilemem ama... nasıl koyduk!