Bazı filmler vardır, başlarken ne olacağını sezersin ama yine de o yumruk gibi sahnelerde darmadağın olmaktan kurtulamazsın. Bu liste, ağlamamak için dudağını ısıranlara, gözyaşlarını gizlemek isteyenlere göre değil. İzlerken bir paket mendilin yetmeyeceği, göz pınarlarınızı kurutacak filmleri derledik.
Hazırsan duygusal dayanıklılığını sınayacak 15 film burada!
Evde doğum yapan bir kadın, yaşadığı kayıpla baş etmeye çalışır. Aile içi ilişkiler çözülür, yas farklı şekillerde kendini gösterir. Süreç boyunca hem bedenle hem toplumla bir hesaplaşma yaşanır.
Bir baba ve oğlu, kıyamet sonrası bir dünyada güvenli bir yer arar. Karşılarına çıkan tehlikeler sadece insanlar değildir. Yolculukları boyunca hayatta kalma ve birbirlerine tutunma mücadelesi verirler.
Üç arkadaş, özel bir yatılı okulda büyürken hayatlarının sıradışı bir amaca hizmet ettiğini öğrenir. Gelecekleri önceden belirlenmiş bir sistemin içinde var olmaya çalışırlar. Zamanla aşk, dostluk ve kaçınılmaz son iç içe geçer.
Yıllarca bir odada kapalı tutulan bir kadın, orada doğan oğluyla birlikte özgürlüğe kavuşur. Dış dünya oğul için ilk kez deneyimlenir. Hem travmayla baş etme hem de yeniden inşa süreci başlar.
Lübnan’da yaşayan küçük bir çocuk, ailesine dava açar. Hayatta kalmak için sokaklarda kendi başına mücadele eder. Film, yoksulluk ve çocuk hakları üzerinden ilerler.
Bir baba, maddi zorluklarla boğuşurken oğluna iyi bir gelecek kurmak için çabalar. İşsizliğe ve evsizliğe rağmen pes etmez. Hikâye gerçek bir yaşam öyküsüne dayanır.
Nazilerin işlettiği bir toplama kampının yakınında yaşayan çocuk, kamp içindeki başka bir çocukla arkadaş olur. Çitlerin ayırdığı dünya, çocukların gözünde anlamını yitirir. Sonunda beklenmedik bir trajedi yaşanır.
Annesi ciddi bir hastalıkla mücadele ederken, küçük bir çocuk hayali bir ağaç canavarla karşılaşır. Canavar ona üç hikâye anlatır ve bir tanesini ondan ister. Hikâyeler aracılığıyla çocuk iç dünyasıyla yüzleşir.
Bir avukat, HIV pozitif olduğu için işten çıkarılır. Ayrımcılığa karşı hukuk mücadelesi başlatır. Yanına aldığı başka bir avukatla birlikte sistemle karşı karşıya gelir.
Afganistan’da çocukluk arkadaşlığıyla başlayan hikâye, bir ihanetin gölgesinde şekillenir. Yıllar sonra geçmişle yüzleşmek için bir yolculuğa çıkılır. Dostluk, pişmanlık ve kefaret temaları öne çıkar.
Jean Valjean, yıllarca süren mahkûmiyetin ardından kimliğini değiştirerek yeni bir hayat kurar. Fakat peşindeki müfettiş onu bırakmaz. Fransız toplumunun değişim süreci arka planda ilerler.
Bir dilbilim profesörü erken evre Alzheimer tanısı alır. Hastalık ilerledikçe hafızası ve günlük hayatı değişir. Ailesiyle olan ilişkileri bu süreçte yeniden şekillenir.
Nadir görülen bir hastalık nedeniyle fiziksel deformasyona sahip bir adam, bir doktor tarafından keşfedilir. Halkın merak nesnesiyken insan olarak tanınmak ister. Hikâye 19. yüzyıl Londrası’nda geçer.
Bir genç, ailesindeki erkeklerin zamanda yolculuk yapabildiğini öğrenir. Bu yeteneğini aşkı bulmak ve hayatındaki anları düzeltmek için kullanır. Zamanla sıradan günlerin değerini keşfeder.
Zorlu bir hayat süren siyahi bir kadın, yıllar süren sessizliğin ardından kendi sesini bulur. Mektuplar, geçmişle ve sevdikleriyle kurduğu bağı temsil eder. Dayanışma ve direnişle hayatı yeniden şekillenir.
Birkaçı dışında hepsini izledim. Kesinlikle ağlanacak bir tarafı yok. Tamamen hikâye söylediğin admin efendi. Millet Medineye Varamadım da daha cok ağlıyor:)
The Broken Circle Breakdown 😢 (Avrupa sineması sevenlere)
Belki Uçurtma Avcısında biraz ağlanabilir ama öyle çok da ağlak filmler değil hiçbirisi.