İzlendiğinde İnsanda Meydanlara Çıkma İsteği Uyandıran 22 Aktivizm Temalı Film ve Belgesel

Filmlerin özetleri Filimadamı'ndan derlenmiştir. Sıralama IMDb puan ortalamalarına göre yapılmıştır.

22. Night Moves (Gece Planı) / 2013

Josh, Dena ve akıl hocaları Harmon izlenen ekolojik politikaya tepkili olan üç radikal çevrecidir. Çevre duyarlılığını arttırmak adına akıl almaz bir plan yaparlar. Amaçları bir hidroelektrik santralini havaya uçurarak ekosistemi tehdit eden multi-milyarlık şirketlere bir mesaj vermektir. Eylemden sonra herkesin kendi yoluna gitmesi ve sessiz kalması konusunda anlaşırlar. Fakat yaşananlar onları tekrar bir araya getirecek ve hayatlarını kaosa sürükleyecektir. Kelly Reichardt’ın yönetmenliğini üstlendiği filmin senaryosu da yönetmenle birlikte Jonathan Raymond’a ait. Oyuncular ise Dakota Fanning, Peter Sarsgaard ve Jesse Eisenberg.

IMDb: 6,0

21. The Fifth Estate (Wikileaks: Beşinci Kuvvet) / 2013

Wikileaks'in ilk kurulduğu dönemi ve kurucuları Julian Assange ile Daniel Domscheit-Berg arasındaki ilişkiyi anlatan yapım, bir dönem tüm dünyayı sarsan bu önemli olayı tekrar gündeme taşıyor... Yolun başında Assange'ın destekçisi ve çalışma arkadaşı olan Daniel Domscheit-Berg'in bakış açısıyla Wikileaks'in ilk günlerine dönüyoruz. Bir gecede sessizce açığa vurduğu kimi gizli belgelerle tüm dünyayı yerinden oynatan Wikileaks, kendisini yaratan mimarları da aynı ölçüde meşhur etmişti. Tarihin karanlık sayfaları açığa çıktıkça ve her seferinde daha sert yankılar buldukça Berg ve Assange arasındaki anlaşmazlıklar da çığ gibi büyümektedir. Assange ve Berg arasındaki fikir ayrılıkları iki yakın arkadaşın yollarını ayırmak ve ilişkilerinde onarılmaz yaralar açmak üzeredir. 

Daniel Domscheit-Berg'in kendi kaleme aldığı kitabından uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda Dreamgirls'ün yönetmeni, aynı zamanda Twilight serisinin son iki filmini de çeken Bill Condon yer alıyor. Başrollerinde ise son dönemin dikkat çeken yeteneklerinden Benedict Cumberbatch ve Daniel Brühl bulunuyor.

IMDb: 6,2

20. Jimmy's Hall (Özgürlük Dansı) / 2014

Aktivist Jimmy Gralton, yaşadığı kasabada açtığı halk salonuyla ifade özgürlüğünün imkansız olduğu bir dönemde, çevre halkın bir araya gelip çeşitli konular üzerinde tartışabileceği, öğrenebileceği, kendilerini ifade edebileceği bir ortam yaratmış olur. Giderek popülerliği artan bu mekan, başta Katolik Kilisesi olmak üzere bazı çevrelerin tepki ve sansürüyle karşılaşır. Jimmy Gralton bu nedenle hayatının on yılını Amerika'da sürgünde geçirir ve 1932 yılında evine geri döndüğünde farklı bir irlanda'yla karşılaşır. Amacı ailesinin çiftliğinin bakımını sürdürmek ve annesine yardımcı olmaktır. Ancak on yıl önce yarıda bırakmış olduğu hikaye devam edecektir. Her ne kadar kilise ve toprak sahipleri gibi eski düşmanlarıyla yeniden karşı karşıya gelmeyi istemese de şartlar bu yüzleşmeyi zorunlu kılar. Gralton, 'salon'u yeniden açar ve ünü tekrar büyük bir hızla yayılmaya başlar. Ne var ki Jimmy ve yenilikçi fikirlerinin günbegün artan etkisinden rahatsız olacak önemli bir kesim vardır.

IMDb: 6,7

19. Pokazatelnyy protsess: Istoriya Pussy Riot (2013)

Pussy Riot grubu, Moskova’da bir katedralde yaptıkları bir performans sonrası haklarında açılan dava ile dünya gündemini meşgul etmişti. Adlarına şarkılar bestelenmiş, Madonna gibi ünlü şarkıcılar konserlerinde Rus kızlara destek mesajları göndermişlerdi. Pussy Riot: Bir Punk Duası, grubun olaylı performanslarından ceza almalarına kadar geçen süreci anlatan bir belgesel. Filmde, grup üyelerinin eski performanslarının görüntüleri ve yakınlarıyla yapılan röportajlar kızların portrelerini sunarken; Ortodoks teyzeler, muhafazakâr amcalar, ekşi suratlı polis memurları, hâkimler ve televizyon sunucuları günümüz Rusya’sı hakkında ipuçları veriyor. Grubun performansının görünür kıldığı kısıtlı ifade özgürlüğü, din-iktidar ilişkisi ve çarpık bir hukuk sistemine de değinen film, sadece Pussy Riot’a değil Putin’in Rusya’sına da giriş yapmak isteyenler için iyi bir fırsat.

IMDb: 7,0

18. Mandela: Long Walk to Freedom (Mandela: Özgürlüğe Giden Uzun Yol) / 2013

Güney Afrika'nın efsaneleşen özgürlük savunucusu Nelson Mandela'nın yaşamını kronolojik biçimde takip eden film, Mandela'nın bir taşra kasabasındaki çocukluğundan başlayarak, Güney Afrika'nın demokratik seçimlerle iş başına gelen ilk başkanı olmasına kadar geçen sürecini beyazperdeye taşıyor. Mandela, henüz genç bir hukuk öğrencisiyken, politikaya duyduğu büyük ilginin sonucunda Güney Afrika'da demokrasinin en önde gelen savaşçılarından biri olur. 1964 yılında çarptırıldığı hapis cezasıyla birlikte kontrol altına alınsa da 27 yılın ardından özgürlüğüne kavuştuğunda mücadelesine devam eder. 1993 yılında Nobel Barış Ödülü'ne layık görülen Mandela, bir yıl sonra ülkenin ilk siyahi başkanı olarak göreve gelir. 

IMDb: 7,1

17. Born on the Fourth of July (Doğum Günü Dört Temmuz) / 1989

Amerikalı Ron Kovic gönüllü olarak Vietnam'a savaşmaya gider. Ancak savaşın acımasız, sert yüzü kendini gösterir ve Kovic evine belden aşağısı felç olarak geri döner. Genç yaşta sakat kalmanın verdiği ruhsal acıya katlanmanın yanı sıra, uğrunda felç olduğu ülkesinin gazilere saygı göstermediğini gören Kovic, ihanete uğradığını hisseder ve savaş karşıtı gösterilere katılarak kendi mücadelesini başlatır. 'Vietnam Üçlemesi'nin ikinci filmi olan Born On The Fourth Of July'da sıcak savaş sahnelerine fazla yer vermeyen Oliver Stone, bu kez de savaşın insan üzerindeki olumsuz etkilerini göstererek muhalif tavrını ortaya koyuyor. Film 1989 yılında, 8 dalda Oscar'a aday gösterilip yönetim ve montaj dallarında ödüle layık görülmüştü. Ayrıca Tom Cruise, Ron Kovic rolü sayesinde ilk defa Oscar'a aday olmuş ancak ödülü My Left Foot filmindeki Daniel Day-Lewis'e kaptırmıştı.

IMDb: 7,2

16. La voz dormida (Uyuyan Ses) / 2011

Madrid 1940. General Franco ve askerleri iktidarı ele geçirmiş, ancak bununla yetinmeyip düşmanlarını tamamen silmek istemektedir. Direnişi destekleyen kadın erkek herkes merhamet gösterilmeksizin avlanacaktır. İspanya her köşesiyle bir hapishaneye dönüşmüştür. Kadınlar hapishanesi Ventas böyle mahkûmlarla doludur; özgürlük için savaşmış kadınlar şimdi baskıya, işkenceye ve ölüme maruz kalmaktadır. Hikâyemiz böyle feci bir kaderi paylaşan bir grup kadını anlatıyor. Diktatörlüğün korkunç anılarını biz de tüm zalimliğiyle hamile mahkûm Hortensia ve kız kardeşi Pepita’nın mücadelesi üzerinden anımsıyoruz.

IMDb: 7,2

15. Lumumba / 2000

1950'lerin sonunda genç ve karizmatik Afrikalı bir politikacı olan Patrice Lumumba, Kongo'daki ulusal hareketin lideri durumundadır. Özgürlük ve bağımsızlık isteyen halkın desteğini arkasına almışken Lumumba rakiplerinin oyunu ile hapse atılır.

Ancak Brüksel'de yapılacak toplantıda üst düzey yetkililerle görüşmesine karar verilir ve toplantıya katılmasına izin verilir. Görüşmeler sonucunda Kongo, Belçika'dan ayrılarak bağımsızlığına kavuşur. Hükümetin başına geçen Lumumba hayallerini gerçekleştirmek isterken ummadığı kişilerin ihanetine uğrayacaktır.

IMDb: 7,2

14. North Country (Tek Başına) / 2005

Amerika'nın tarihini değiştiren toplumsal bir hareketin çıkış noktası, Woody Harrelson ve Sissy Spacek destekli, Oscar'lı Charlize Theron'un güçlü oyunculuğu ve Whale Rider / Balina'nın Sırtında filminin yönetmeni Niki Caro ile beyazperdede can buluyor. Başarısız evliliğinden sonra baba ocağına dönen Josey, bakması gereken iki çocuğunu düşünerek bölgenin en büyük istihdam kaynağı olan demir madenine çalışmak üzere başvurur. Josey, bedensel direnç gerektiren bu işe hazırlıklıdır ama erkek egemen bu ortamda, çalışma arkadaşlarının kendine ve kadın madencilere sindirme ve tacizine dayanamaz ve baş kaldırır. Sesini yükseltmesi, sadece gücü elinde tutanların değil, gerçeği duymak istemeyen toplumun, davranışını onaylamayan ailesinin ve korkan kadın iş arkadaşlarının tepkisiyle sonuçlanır. Tüm bu zorluklara rağmen Josey, yalnız kalmak pahasına bir avukatı ikna eder ve madencilik şirketine karşı Amerika'yı sarsan bir cinsel taciz davası açar.

IMDb: 7,3

13. No / 2012

1988'de gerçekleştirilen Şili referandumundan yola çıkan film, parlak fikirli, genç bir reklam uzmanını baş role taşıyor. Diktatör Augusto Pinochet'i baskılarla ülkeyi referandum oylamasına götürmüştür. Muhalefet kanadı ise bu fırsatı kullanıp onu alaşağı etmek için, René Saavedra'nın yönettiği, 'Hayır' odaklı ciddi bir reklam kampanyası başlatır. Bu kampanya, Augusto Pinochet'in sonunu getirecek ve tarihin yönünü değiştirecek midir?

Festival takipçilerinin ödüllü Tony Manero filmiyle bildikleri Pablo Larraín'in son işi 'No' 2012 Cannes Film Festivali'nde dünya prömiyerini yaptıktan sonra evine Sanat-Sinema Ödülü ile dönmüş bir yapım. René Saavedra rolünde Meksikalı gözde aktör Gael García Bernal'in yer aldığı filmin yurt dışında eleştirmenlerden gelen notu da oldukça yüksek.

IMDb: 7,4

12. Selma (Özgürlük Yürüyüşü) / 2014

1965'te Alabama eyaletinin Selma kentinden eyalet başkentine giden 87 km'lik bir yol vardı. Bu yolda o dönem ABD tarihine geçen üç protesto yürüyüşü gerçekleştirildi. Martin Luther King'in öncülük ettiği bu yürüyüşler, kamuoyunu harekete geçirdi ve dönemin ABD Başkanı Johnson Oy Hakkı Kanunu konusunda köşeye sıkıştı. Nihayetinde protestolar etkili oldu ve kanun çıktı.

Değişen Amerika'nın hikayesini anlatan filmin yönetmenliğini Ava DuVernay'ın üstlenirken filmin senaryosu Paul Webb'e ait. Filmin başrolünde David Oyelowo yer alırken, Tim Roth, Tom Wilkinson, Oprah Winfrey, Martin Sheen, Carmen Ejogo, Cuba Gooding Jr. gibi isimler zengin oyuncu kadrosunda kendisine eşlik ediyor.Bu epik ve tarihi yapımın prodüktörlüğünü ise “12 Yıllık Esaret / 12 Years A Slave” filminin yapımcıları üstleniyor.

IMDb: 7,5

11. Everyday Rebellion (Her Gün İsyan) / 2013

Her Gün İsyan yalnızca bugüne dair bir belge değil, aynı zamanda ütopya için bir çağrı.

Dünyadaki yaratıcı ve barışçıl direniş biçimlerinin ve sivil itaatsizliğin izinden giden Her Gün İsyan, bu ne doğuracağı belli olmayan zamanlarda bir umut ışığı gibi. New York’taki ‘Occupy’ hareketinden İspanya’daki ‘Indignados’a, oradan Mısır’daki Arap Baharı’na, Suriye’nin isyanına ve kısaca Taksim’e uğrayan bu şiir gibi belgesel, bugünün dünyasındaki tüm isyan hareketlerinin birbirine bağlı ve hatta tek olarak görülebileceğini hatırlatıyor.

Her Gün İsyan, Yes Men, Femen, Srdja Popovic ve John Jackson gibi tanınan aktivistlerin ve kolektiflerin yanı sıra, dünyanın her yerinden tutkulu insanlarla konuşuyor; barışçıl direnişlere ve bu direnişlerin önümüzde açtığı yeni olanaklara sevgi dolu bir selam çakıyor. Bir belgesel olarak, şiddet dolu sistemleri şiddetsiz yöntemlerle alaşağı etmek isteyenlere kulak veriyor; bir proje olarak ise (www.everydayrebellion.com) bütün bu fikirleri, metodları ve insanları birbirine bağlayan bir ağ olma yönünde ilerliyor.Kaynak:If Istanbul

IMDb: 7,5

10. Ai Weiwei: Never Sorry / 2012

Uluslararası çapta tanınan Çinli oyuncu ve aktivist Ai Weiwei'ni anlatan ilk uzun metrajlı çalışma olan belgesel türündeki film, Çin'deki çağdaş sanat ortamı ile aktivist eylemlerin ilişkisine odaklanıyor. 2008-2010 yılları arasında yaptığı araştırmalar süresince, Ai Weiwei ile görüşen gazeteci ve sinemacı Alison Klayman, sanatçının üretim sürecini gözlemlemiş. Büyük müzelerdeki sergiler için çalışan Ai'nin ailevi yaşantısını, arkadaş çevresini ve politikayla olan ilişkisini kayda alan Klayman'ın ortaya çıkarttığı detaylı portre, aynı zamanda Çin'in gün yüzünde olmayan güncel yönünü de seyircilere aktarma amacı taşıyor. 

Yurt dışında oldukça övgüyle karşılanan belgeselin senaryosu da yönetmenliği gibi Alison Klayman'a ait.

IMDb: 7,6

9. Milk / 2008

San Fransisco'ya taşındıktan sonra, New York'lu Harvey Milk Gay haklarını savunan bir eylemci ve politikacı olmaya karar verir. Uzun çabalarından sonra üçüncü girişiminde 1977'de idare meclisine seçilmiş ve Amerika'da devlet ofisindeki ilk gay olarak tarihe geçmiştir. Ertesi yıl ise hem şehrin valisi George Moscone hem de Harvey Milk, bir önceki supervizör tarafından öldürülmüştür.

Harvey Milk birçok kitaba konu olmuş ve birçok belgesele akademi ödülü kazandırmıştır ama ilk defa bu filmle Harvey Milk'in hayatı roman şekline sokulmuştur. Film San Fransisco'da çekilmiş ve Harvey Milk'in gerçek hayatta yaşayan arkadaşları filmde rol almıştır.

Birçok klasik filme imza atmış olan Gus Van Sant'ın yeni filmi Milk'i ve Sean Penn'in yine seyirciyi dehşete düşürecek oyunculuğunu heyecanla bekliyoruz.

IMDb: 7,6

8. La faute à Fidel! (Fidel'in Yüzünden) / 2006

1970 sonbaharında Anna dokuz yaşındadır. Gazeteci annesi Marie, zengin bir İspanyol aileden gelen avukat babası Fernando, kardeşi François ve her şeyini kaybetmesinden Fidel Castro'yu sorumlu tutan Kübalı dadısı ile Paris'te yaşar. Rahat ve huzurlu yaşamlarına düşen tek gölge, İspanya'da faşist Franco yönetimine karşı mücadele veren eniştedir. Komünist olması nedeniyle, evde eniştenin adı dahi anılmamaktadır. Ailenin burjuva yaşamı, eniştenin öldürülmesi ve bu olayın ardından, eşi ve çocuğunun İspanya'dan kaçarak yanlarına sığınmasıyla altüst olur. O güne dek İspanya'daki duruma tepkisiz kalan Anna'nın babası, derin bir suçluluk duygusuna kapılır. Eşiyle birlikte Şili'ye ideolojik bir yolculuk yapar ve dönüşte geniş ve bahçeli evlerini bırakıp küçük bir apartman dairesine taşınırlar. Ateşli siyasi aktivistlere dönüşen anne-babasının yeni dünyası, Anna için farklı anlamlar taşır: Ev değiştirmek, düzensizlik, dadısını kaybetmek ve yeni yüzler... 

Filmdeki dokunaklı öğe, küçük kızın alışık olduğu eski yaşam biçimini yenisi içinde eritmeyi başaramaması, hatta buna güçlü bir tepki sergilemesidir. 

Film, Türkiye de dahil tüm Avrupa'yı derinden etkileyen 1970-71 arası dönemi ve yaşanan radikal değişimleri Anna'nın kişisel öyküsüyle bağdaştırıyor. Kadın hakları adına verilen mücadele, faşist darbeler, emperyalizm karşıtlığı... Bu olayların fon oluşturduğu film, çatışan ideolojiler, sınıf, ulus, cinsiyet, din ve aile bağları gibi konuları küçük Anna'nın bakış açısından anlatıyor.

IMDb: 7,6

7. Budrus / 2009

Alışılmışın dışında bir aktivist olan Ayed Morrar, köyünü İsrail’in örmekte olduğu duvarın yaratacağı yıkımdan kurtarabilmek için farklı hiziplere mensup Filistinlileri ve İsraillileri, şiddet içermeyen bir direniş için bir araya getirir. Amaçları, köyün tek geçim kaynağı olan zeytin ağaçlarının duvarın diğer tarafında kalmasını engellemektir. Zaferin neredeyse imkânsız göründüğü bir anda, Morrar’ın 15 yaşındaki kızı Iltezam, kadınlardan oluşan bir birlik kurar. Bölünmelerin ön plana çıktığı zamanlarda, bir araya gelmek hakkında ilham verici bir belgesel.

IMDb: 7,7

6. Malcolm X / 1992

Amerikan tarihinin en önemli insan hakları savunucularından ve siyahi liderlerinden biri olan Malcolm X’in hayatı, Spike Lee’nin yaratıcı bakış açısı ile beyazperdeye aktarılıyor. Daha önce Broadway’de tarihi lideri canlandırmış olan Denzel Washington’un dikkate değer oyunculuğu ile Malcolm X’in hikayesi sıradan bir biyografi olmaktan çok, bir insanın hayatında devrim yapıp kendini gerçekleştirmesi şeklinde, dönemlere bölünerek anlatılmış:

Babası Ku Klux Klan tarafından öldürülen Malcolm, çağdaşı bir çok zenci gibi umutsuz ve zor bir çocukluk geçirir. Neticesinde hayatı günlük yaşayan hedonist bir hırsıza dönüşür. Sonunda hapse girdiğinde İslam öğretisi kendisini yeniden tanımlamasına yardımcı olur. Burada dahil olduğu toplulukta kendini bulur ve yükselmeye başlar. Hapisten çıkınca Malcolm, adeta bir mesih işlevi yüklenir ve kendilerini birer suçlu yapan toplumsal adaletsizliğe başkaldırır.

IMDb: 7,7

5. Pride (Onur) / 2014

1984 yılında henüz 20 yaşındaki gey Joe, Bromley’den Londra’ya Onur Yürüyüşü’ne katılmak için gelir. Hissettiği tereddüt bir grup geç gey erkek ve lezbiyen ile tanışınca yerini rahatlamaya bırakacaktır. Gethin's Soho Kitapevi’nde bir araya geldiği bu gençler aslında dönemin başbakanı Margaret Thatcher tarafından hoş görülmemektedir. Öte yandan aynı günlerde maden işçileri çalışma koşulları nedeniyle greve gitmiştir. Kuzey İrlandalı aktivist Mark Ashton ezilen iki kanadın birlik göstermesi gerektiğini savunur. Eşcinsel gençler, bir İrlanda kasabasına yardım için harekete geçerler ve gönülden yardımları toplumda karşılık bulur. Öte yandan iki grubunda güçlenmesini istemeyenlerin sabotajı hiç de uzak değildir.

IMDb: 7,8

4. Five Broken Cameras / 2011

Emad, Filistinli bir köylüdür. Bir gün köyüne İsrail askerleri gelir ve köyün hemen yanına bir bariyer çekeceklerini söylerler. Bu olay sonrasında Bilin köyünde bir direniş başlar. Five Broken Cameras, Emad’ın köyünde yaşanan olayları kamerasıyla kaydettiği bir belgesel film. Filmde yer alan görüntüler ise beş ayrı kameradan toplanmış. Çünkü direniş boyunca Emad’ın kullandığı kameralar birer birer hasar görmüş ya da kırılmışlar. Film boyunca bir yandan direnişi izlerken bir yandan da Emad’ın ailesini, dostlarını ve büyümekte olan çocuklarını izliyoruz. Emad’ın en küçük çocuğu Gibreel’in öğrendiği ilk kelimelerden birinin ‘duvar’ olması ise insanı günlerce düşündürmeye yetiyor.

IMDb: 8,0

3. Al midan (Meydan) / 2013

Tahrir Meydanı’nda Mısırlı aktivistlerle tanışıyoruz. Ahmed, örneğin, enerji dolu genç bir adam, Magdy bir Müslüman Kardeşler üyesi, Khalid Abdalla ise tanınmış bir oyuncu. Meydan, duymaya alıştığımız kanlı savaş haberlerinin, seçimlerin, protestonun arkasındaki insanlara dair portreler ve kişisel hikâyeler veriyor bizlere. Son iki buçuk yıldır Mısır’ı kasıp kavuran şeyin yalnızca bir savaş değil, genç insanların haklarını geri almak ve vicdanlı bir toplum yaratmak için farklı cephelerde direnişleri olduğunu anlatıyor Meydan. Silah olarak yalnızca kameralara, sosyal medyaya, YouTube videolarına ve halklarını özgürleştirmek için sağlam bir kararlılığa sahip olan bu insanlar, aslında çok eski bir kavgayı yeni silahlarla kazanmaya çalışıyorlar.

IMDb: 8,1

2. Gandhi / 1982

Gandhi (1982) Mohandas Karamchand Gandhi'nin hayatını anlatan birçok ödülün sahibi biyografik film. 20 yüzyılın ilk yarısında İngiltere'nin Hindistan'da koloniler kurması ve Hindistan'ın durumu etrafında toplanan filmin yönetmenliğini Richard Attenborough yaptı. Gandhi rolüyle Ben Kingsley Akademi Ödülü aldı. İngiltere ve Hindistan ortak yapımı filmin prömiyeri 30 Kasım 1982'de Yeni Delhi'de yapıldı.

IMDb: 8,1

1. Prayers for Bobby (Dualar Bobby İçin) / 2009

Gerçek bir öykü, sürükleyici bir senaryo, iyi bir ekip!

Sigourney Weaver'ın oyunculuğunu döktürdüğü etkileyici bir film. 

'Eşcinseller eğer şeytani yanlarını isterlerse iyileştirebilirler, düzeldiklerinde(!) onlar da o zaman cenneti hak edebilirler' mi? 1970lerin sonları dünyanın pek çok yerinden özellikler barındıran bir yerde yaşayan Marry ile oğlu Bobby nin kimlikleri üzerine enfes bir drama. Ötekileştirme ve bireysel özgürlüğün pembe olmayan bir dünyadaki gerçekliği.

Dindar ve eşcinselliğe toleranssız Mary'nin  bugünün en büyük eşcinsel hakları savaşçılarından biri haline gelişini anlatıyor.

IMDb: 8,1

Popüler İçerikler

Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"
Terörist Fethullah Gülen’in Cenazesinde Yeni Skandallar: Protestan Şirket, 25 Bin Dolarlık Tabut, Doğum Tarihi
Apar Topar Çıkarılmışlardı: Kızılcık Şerbeti'nde Giray ve Heves Ayrılığının Gerçek Nedeni Ortaya Çıktı