'Bu gece ne izlesem?' diye düşünüyorsanız öneriler bizden, izlemesi sizden... 🎬
'Bu gece ne izlesem?' diye düşünüyorsanız öneriler bizden, izlemesi sizden... 🎬
Konusu: Antonia ve Massimo, Roma yakınlarındaki bir sayfiyede normal bir hayat süren, 10 yılı aşkın süredir evli bir çifttir. Massimo'nun bir araba kazası sonucu ölmesi, Antonia için her şeyi bir anda değiştirir. Ölen eşi, çok sayıda anı ve bir de şüphe bırakmıştır arkasında: Acaba Massimo, evli kaldıkları süre içinde bir başka kadınla da ilişkiye girmiş midir? İşte bu merakla bir araştırmaya başlar Antonia. Araştırmanın sonuçları, hayal edebileceğinin de ötesinde sürprizlere gebedir.
'Acaba gerçekten böyle olsa ben napardım, diye düşündüren bir yapım. Muhakkak izlenesi sınıfında değil ama fırsat bulursanız geniş bir vakitte izlenebilir.'
Konusu: Bir çağ değişirken doğmuş olan bir kadın, geçirdiği bir kaza sonucu hiç yaşlanmamakla 'ödüllendirilir'. Yıllar boyunca insanlardan uzak, izole bir hayat süren kadın sonunda ölümsüzlüğünü kaybetmeye değecek bir adamla tanışır...
'Bir psikoloji deneyi üzerinden kurgulanmış film. Denekler gardiyanlar ve mahkumlar olarak ikiye ayrılıyor ve olaylar gelişiyor. 'Güç ve iktidarı kimlere teslim etmeliyiz?', 'Güç ve iktidar insanlara teslim edilmeli mi?' sorularının cevabını filmin sonunda vermek zorlaşıyor.'
'Daha önce Backdraft, Ladder 49 gibi itfaiye filmlerinden de çok etkilenmiştim, bu filmden de ciddi anlamda etkilendim. Süresi uzun olmasına rağmen bir an bile sıkmadı. Gerçek hikâye olması zaten etkiliyor ama teknik olarak da çok özenliydi. 7.5/10'
Konusu: 2013'te Arizona eyaletinin Prescott bölgesine bağlı Granite Mountain Hotshots'ta korkunç bir yangın başlar. Kısa sürede iyice yayılan yangın pek çok hayatı tehdit etmektedir. Yangınla mücadele için Granite Mountain Hotshots yangın departmanında çalışan 19 itfaiyeci göreve başlarlar. Ancak yangınla mücadele oldukça zorludur. Herkesin kaçmaya çalıştığı mücadeleye koşar adım ilerleyen itfaiye ekibi, sevdiklerini, ailelerini ve komşularını koruyabilmek için kendi hayatlarını kaybetme riskiyle yüzleşmek zorunda kalacaktır.
'Bireysel bir Feyyaz Yiğit sevdalısı olmam bir yana, olmasaydım da çok ama çok güleceğim bir film olurmuş Ölümlü Dünya. Gerçekten komik! Detaylar çok tatlıydı, soundtrack'te Replikas'ı duymak bile mutlu etti. Konu ve senaryo olarak klasik ve merak uyandırmayan bir yol çizilse de replikler her şeyi yerli yerine koyuyor. Ali Atay'ın yönetmen olduğu da buram buram belli oluyor, 3 milisaniyede hikayenin yönü değişiyor. Azcık güleyim diyenleriniz varsa hakkaten beklemeyin.' 😊
'Owen Wilson, Julia Roberts, senaryo... Hepsi mükemmel! Bir kitabın beyaz perdeye 1 saat 52 dakikada bu kadar iyi yansıtıldığını görmek sevindirici.'
Konusu: Auggie Pullman, yaşıtı diğer çocuklardan farklıdır. Çünkü yüzünde ciddi bir deformasyon vardır. Auggie diğer çocuklarla sıradan bir okula giderek, sıradan bir çocuk olduğunu kanıtlamaya çalışır. Çünkü esas güzellik derinin altında, içeride saklıdır.
Konusu: Charlie, arkadaşları tarafından daima küçümsenen ve görmezden gelinen, kendi dünyasındaki kişisel sorunlarıyla boğuşmakta olan sorunlu bir gençtir. Gerek sınıf gerekse okul arkadaşlarının acımasızca alay ettiği Charlie, en yakın arkadaşının intihara teşebbüs etmesiyle iyice dibe batar. Aynı sene liseye başlar. Bu yeni okulda tanıştığı iki kardeş, Sam ve Patrick'in kendisini arkadaş olarak kabul etmeleri başlarda imkansız gibi görünse de kısa zaman içerisinde yakın arkadaş olurlar. İki kardeş, son derece çekingen bir genç olan Charlie'yi uyandırıp ona hayattan zevk almayı öğretmeye başlarlar. Charlie, her daim bir kenarda beklemekte olan çocukluk travmasıyla baş etmeye çalışacak; Sam ve Patrick aracılığıyla gerçek dünyayı tanımaya başlayacaktır.
'Film aslında bir müddet sıkar gibi olsa da kendinizi çocukların o dünyasına kaptırınca akıp gidiyor. Florida'da Disneyland'ın yakınlarında ucuz bir motelde kalan genç bir anne ve kızı Moonee'nin bir nevi geçimlerini sağlamaya çalışmasını izliyoruz. O meşhur 'American Dream' olayına bir eleştiri aslında. Başrolde Willem Dafoe abimiz de var. Güzel oynamış. Aksiyon olsun, şaşırtmacalı son olsun falan diyorsanız film sizi sıkar; ama durağan, sıradan hayatları anlatan şeyleri seviyorsanız film hoşunuza gidebilir.'
'Spielberg Oscar bait’leriyle son 10 yıldır istisnasız fare doğuruyor ama The Post’un ele aldığı hikaye, içinde bulunduğumuz zamanlar için anlamlı. Bana kalırsa Spotlight’tan aşağı kalır yanı yok, fakat onun gibi underdog bir yapım olmadığı için muhtemelen törende boşa sıkacaktır. Basın ve ifade özgürlüğü, medyanın politik ekonomisi, ABD kurucu değerleri (first amendment vs.), Soğuk Savaş ve Vietnam atmosferleri gibi başlıklara ilgi duyanlar tereddütsüz izleyebilir.'
'Buz pateni sporcusu Tonya Harding’in, kariyerinin nasıl başlayıp, nasıl bittiğini ve epey skandala neden olan rakibi Nancy Kerrigan’ın sakatlanması olayında Tonya’nın parmağı var mı yok mu meselesini anlatan, komediyle de harmanlanmış biyografi filmi.
Margot Robbie, Tonya’ya hayat veriyor ve özellikle buz pateni performanslarının sergilendiği sahnelerde, gerçek Tonya’yı birebir gösteriyor. Yakın geçmiş olduğu için o sahnelerin orjinallerini de internetten izleyebilir ve karşılaştırabilirsiniz. Neyse uzun lafın kısası, Tonya’nın hayat kurbanı gibi gösterildiğini ve fazla kayırıldığını düşünsem de olayı farklı açıdan görmeyi hedefleyen, eğlence de barındıran güzel bir film. İyi seyirler.'
'Serkan Ercan ve Nur Fettahoğlu'nun oyunculuklarını takdir ederken, ortalama Türk filmlerine göre bir adım önde olan teknik kısımlarını da takdir ediyorsunuz.'
Konusu: 35 yaşına gelmesine rağmen hâlâ babasıyla yaşayan Kenan, insanlarla iletişim kurmaktan çok kendi hayal dünyasına dalmayı tercih eden kendi halinde bir gişe memurudur. Çatalca gişeler bölgesinde çalışan ve görevinin başındayken zaman zaman kendi kendine konuşmasıyla bilinen Kenan’ın, diğer insanlarla olduğu gibi babasıyla da mesafeli bir ilişkisi vardır. Kenan’ın kalp hastası olan babasına, gündüzleri Nurgül bakıcılık yapar. 30 yaşlarındaki konuşkan ve anaç Nurgül, Kenan’ı, babasını ve yıllar önce vefat etmiş annesini küçüklüğünden beri tanımaktadır. Kenan’ın işiyle evi arasında sıkışıp kalmış monoton hayatı, yeni işletme şefinin Çatalca’yı denetlemeye geldiği gün değişecektir.
Konusu: Pelin Esmer'in senaryosunu yazar Barış Bıçakçı ile beraber yazdığı filmi İşe Yarar Bir Şey, bir tren yolculuğunda tanışan avukat Leyla ile hemşire Canan'ın, kendi ölümünü gözleyen Yavuz ile kesişen hikâyelerini konu ediniyor.
Leyla gibi biri neden lise arkadaşlarıyla buluşma yemeğine gider ki? Yirmi beş yıldır hiçbir lise yemeğine gitmemiş... Üstelik 16 saat süren bir tren yolculuğuyla! Hemşirelik son sınıf öğrencisi Canan, o niye trende? Gönlünde oyuncu olmak varken hemşire adayı olarak hiç istemediği bir iş görüşmesine gidiyor. Peki Yavuz? Hareketsiz yatıyor bir pencerenin önünde, seyyar satıcıları, faytonları, sokaktaki insanları izliyor bütün gün. Canan'ı bekliyor, belki de Leyla'yı, belki de bir gece treninde yolları kesişen katil ile şairi.
Geçtiğimiz aylardaki önerilerimize ulaşmak için:
Nisan | Mayıs | Haziran | Temmuz | Ağustos | Eylül | Ekim | Kasım | Aralık | Ocak
Erkam Spielberg
Bu gece ''Only the brave'' yi izleyeceğim! Siz de ''What happened to monday?'' izleyin. Bence izleyin :)
Cahil periler mutlaka izlenmesi gereken bir film :)