36. İstanbul Film Festivali'nde yer alan korku ve gerilim temalı 13 film sizlerle...
Cesaretin var mı bu filmlere?
36. İstanbul Film Festivali'nde yer alan korku ve gerilim temalı 13 film sizlerle...
Cesaretin var mı bu filmlere?
Kazaya kurban giden bir koyun, konuşan bir kedi, sonsuza açılan koridorlar, zamanda kaymalar... Ben ben miyim ya da sen sen misin? Aklınızı alacak gizemli bir gerilim filmi.
2016'nın en seksi ve en garip filmlerinden biri... Güzelliğine hayran kalmamak, geriliminden ürkmemek imkânsız. Tekinsiz hikâyeleri sevenlere...
Zenginlerin oturduğu bir site ve bir çıplaklar komünü yan yana olur mu? Olmuyor tabii... Lafını sakınmayan ama mizahı da asla elden bırakmayan bu Arjantin filmi hınzır ve şoke edici.
San Sebastián Film Festivali'ndeki gösteriminde, bazı seyirciler filmin final bölümüne dayanamayıp çığlıklar atarak salonu terk ettiler. Bazılarıysa yönetmeni alkışlara boğdu. Uzun zamandır seyirciyi bu kadar ikiye bölen bir film olmamıştı ama uyarıyoruz, final bölümüne dayanmak gerçekten zor.
Yamyamlık üzerine bu güzide korku filmi de Toronto Film Festivali'nde bazı seyircilerin fenalık geçirip salonda bayılmasına neden oldu. Mideniz ve kalbiniz sağlamsa kaçırmayın, çünkü son yılların en iyi gerilim filmlerinden.
Avusturya'nın arıza yönetmeni Ulrich Seidl yine bildiğiniz gibi. Bu sefer avlanmak için safariye çıkan turistlerin peşine düşmüş. Mesajını son derece etkili veriyor ama filmin büyük kısmında avlanma sahneleri nedeniyle gözlerinizi kapatmak zorunda kalmanız olası.
Bir köpeğin gözünden bir mezbahada olup bitenler... Tüyler ürperici bu filmi izledikten sonra vejetaryen olmaya karar verebilirsiniz.
Bu dünyaya ait olmayan bir canlı ve kadın ya da erkek, sırf verdiği cinsel haz nedeniyle onun kölesi olan insanlar. Meksikalı yönetmen Amat Escalante, yeni filmi için Zulawski ustanın akıllara zarar başyapıtı 'Possession'dan esinlenmiş. Anlayan anlamıştır...
Ahlak kumkumaları, aman siz bu filmden uzak durun. Kuir sinemanın ustalarından Bruce LaBruce cinsiyet rollerini, bildiğimiz ahlak kurallarını ters yüz etmiş ve seksi mi seksi, komik mi komik bir anti-sinema örneği yapmış.
Festivalin bu yılki toplu gösterisi, Fransız deneysel sinemacı Vincent Dieutre'ün filmlerinden bir seçki sunuyor. Sanat sinemasının dibine vurmak isteyenler için...
Anlamaya uğraşmayın, tadını çıkarın... Zira bu bilimkurgu başyapıtı gerçekten de tadı ancak sinema perdesinde çıkacak bir görsellik içeriyor.
1971'deki ilk gösteriminden sonra içerdiği şiddet sahneleri nedeniyle sansüre takıldı. Yıllar boyunca gösterilemedi. Nihayet 2009 yılında sansürsüz haliyle restore edildi ve bir kült filme dönüştü. Festivalde yenilenmiş kopyası gösterilecek.
Kimi sinema yazarlarına göre tüm zamanların en iyi korku filmi. Bir modern korku sineması başyapıtı olduğu konusundaysa hemen herkes hemfikir. Sırf müzikleriyle bile insanın kanını donduran 'Suspiria'yı, hele ki sinemada izledikten sonra birkaç gün uyuyamayabilirsiniz.
Paylaşım için teşekkürler
tam benlik izlendi bil bunlari