İyiyi de Kötüyü de Zihnimizde Yarattığımızın Kanıtı Olan İlginç Fenomen: Nosebo Etkisi

İnsanlar olarak gerçekliğin fizik, kimya yasalarından ibaret olmadığını, bunun ötesinde daha farklı bir gerçekliğin bulunduğunu hissediyoruz. Nosebo etkisi de üzerimizde bu etkiyi yaratan fenomenlerden bir tanesi.

Nosebo etkisi, plasebo etkisinin kötücül ikiz kardeşi gibidir.

Bildiğiniz gibi plasebo etkisi, kişinin vücuduna aldığı bir maddenin kendisine iyi geleceğine inandığı zaman yaşadığı etkidir. Özellikle psikosomatik hastalıklarda kişiler kendilerine iyi geleceğini düşündükleri ancak içerik olarak hiçbir iyileştirici etkisi olmayan ilaçlardan olumlu sonuçlar almaktadır. Nosebo etkisinde ise bunun tam tersi olarak kişiler hiçbir olumsuz etkisi olmasa da, eğer vücutlarına aldıkları maddenin sağlıklarını kötü etkileyeceğine inanırlarsa çeşitli hastalık semptomları gösterebilmektedirler.

Peki söz konusu etkiler yalnızca bir illüzyondan mı ibaret?

Beklentilerimizin ulaşılan sonuçları değiştirmesi oldukça ilginçtir. Plasebo ya da nosebo etkilerinde yaşanan değişimin yalnızca psikolojik kökenli olduğu ve bu sebeple kişiyi yanılsamaya götürdüğü de doğru değildir. Çünkü gerçekten de kişilerin beklentileri mevcut durumun değişmesine, hastaların iyileşmesine ya da ağırlaşmasına sebep olabilmektedir. Acaba bu durum hayattaki tüm beklentilerimiz için geçerli olabilir mi? Olabilir, ancak bilmemiz mümkün değil...

Terim, ilk kez 1961 yılında Walter Kennedy tarafından kullanıldı.

Ancak terimin plasebo etkisinden ayrılarak popülerleşmesi için 1990'ları beklemek gerekti. Bu tarihin öncesinde beklentilerin hastalar üzerinde yarattığı etkilerin tümüne plasebo adı veriliyordu. Çünkü bu iki etkiyi birbirinden ayırmak o kadar da kolay değil ve kimi durumlarda her ikisi de bir arada görülüyor: Söz gelimi başı ağrıyan bir insana ilaç olduğunu söyleyerek şeker verirseniz ve bu ilacın baş ağrısını geçirdiğini ancak ciltte kuruluğa sebep olduğunu söylerseniz, böyle bir durumda plasebo ve nosebo etkileri bir arada yaşanabilir. Kısacası kişi ilacın baş ağrısını geçirdiğini ancak cilt kuruluğuna sebep olduğunu gözlemleyebilir.

Nosebo etkisi üzerine yapılan çalışmalar kimi zaman ölümcül dâhi olabilmektedir.

Beklentinin sağlık üzerinde bu kadar güçlü bir etkisi olduğu düşünüldüğünde, bu oldukça normaldir. Ancak nosebo etkisinin gerçekliğini kanıtlayan birkaç önemli araştırma da mevcuttur. Otuz dört üniversite öğrencisinin katılımıyla yürütülen bir tanesinde öğrencilerin kafasına bir makine bağlandı ve kendilerine küçük elektrik akımları verileceği ve bunun baş ağrısına sebep olacağı söylendi. Deney sırasında öğrencilerin hiçbirine elektrik akımı verilmedi ancak deneyin ardından öğrencilerin 3'te 2'si baş ağrısı yaşadığını bildirdi.

Bir başka örnekte ise plasebo ve nocebo etkileri tek bir deneyle test edildi.

Japon araştırmacılar tarafından yürütülen çalışma, lise çağındaki elli yedi gencin katılımıyla gerçekleştirildi. Bu öğrencilerin ortak özelliği, hepsinin toxicodendron vernicifluum adlı ağaca alerjik reaksiyon göstermesi, ağacın yapraklarına temas ettiklerinde ciltlerinin kızarıp kaşınmasıydı. Deney kapsamında öğrencilerin gözleri bağlandı ve sol kollarına toxicodendron ağacının yaprakları, sağ kollarına ise zararsız bir ağacın yaprakları sürtüldü.

Ancak öğrencilere yanlış bilgi verildi ve tehlikeli olan yaprakların sağ, tehlikesiz olanların ise sol kollarına sürtüldüğü söylendi.

Netice ise oldukça ilginçti: Çocukların büyük bir bölümünün sağ kolunda kızarıklık ve kaşınma ortaya çıkarken alerjik oldukları ağacın yaprakları sol kollarında hiçbir reaksiyona sebep olmadı. Astım hastalarıyla yürütülen buna benzer başka bir deneyde ise hastalar, nefes almalarını güçleştireceği söylenerek buharlı bir odaya kapatıldı ancak aslında buharın hiçbir olumsuz etkisi bulunmuyordu. Sonuç olarak ise deneklerin çoğu nefes darlığı, bir kısmı ise yoğun astım krizi geçirdi. Nosebo etkisi üzerine yürütülen deneylerin kimi zaman hayati tehlike doğurması da tam olarak sahip olduğu bu güçten kaynaklanıyor.

Nosebo etkisinin sebep olduğu ölüm vakalarından bir tanesi şu şekilde:

1970'li yıllarda gerçekleşen olayda, bir adam bir takım semptomlar hissettiği için hastaneye gitti ve doktorlardan karaciğer kanserine yakalandığını ve yalnızca birkaç ay ömrü kaldığını öğrendi. Teşhisin ardından karaciğer kanserinde yaşananlara benzer semptomlar geliştiren adam, birkaç ay içerisinde gerçekten de hayatını kaybetti. Kaldı ki yapılan otopsiler, adamın kanser hastası olmadığını, teşhisin yalnızca bir doktor hatasından ibaret olduğunu ortaya koydu. Bu akıl almaz hikayenin de gösterdiği gibi, zihinlerimiz sandığımızdan çok daha güçlüdür ve gerçekliğimizi yaratan umut ve beklentilerimizdir sevgili dostlar. Bu içeriği okuduktan sonra çok iyi ve çok mutlu bir hayat süreceksiniz...

Popüler İçerikler

Zeynep Sönmez'den İlk WTA Şampiyonluğu Geldi
Deha Dizisinden Dilan Polat ve Sıla Doğu'nun Olaylı Dansına Gönderme
Narin Güran Davasında Anne Yüksel Güran İfade Verdi: "Namusuma Leke Sürdüler, Beni Burada Asın"