Hayata Pozitif Bakan Herkesin Tek Ortak Noktası: "Her Yere Geç Kalmak"

Her sabah erkenden kalkıp yine de on dakika da olsa işe geç mi kalıyorsunuz? Bu çoğu insan için standart bir durum. Kaidelere riayet etmeme gibi bir durum söz konusu değil, bizzat kendiniz için farklı bir kural oluşturulmasını da beklemiyorsunuz; çünkü siz böylesiniz.

Erkenden kalkıp kahvaltı yapıyorsunuz, haberlere göz atıyorsunuz, duş alıp giyiniyorsunuz. Sonra saate göz atıp ''Daha çok var.'' düşüncesiyle bir anda dalıveriyorsunuz. Kendinize geldiğinizde ise artık çok geç; işe ucu ucuna yetişeceksiniz. Daha doğrusu birkaç dakika geç kalacaksınız. 

Pek çok kişinin karşı karşıya kaldığı bu durumda, yalnız başınıza olduğunuzu düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz.

Geç kalan çoğu insan hayatlarının her alanında aynıdır.

Yönetim danışmanı Diana DeLonzor'a göre, geç kalan çoğu insan hayatlarının her alanında aynıdır. İyi ya da kötü fark etmeksizin her aktivitede geç davranırlar. Şaşırtıcı bir şekilde, gecikme üzerine bilimsel araştırmalar yapılıyor. Bazı bilim adamlarına göre, gecikme durumu tamamen fiziksel bağlantılı ve aynı teoriye göre bu durum, beyin loblarının derinliklerinde gömülü olabilir.

Yani kronik bir şekilde gecikme yaşıyorsanız, sürekli eleştiri oklarının hedefinde olmanız insanlar tarafından anlayışla karşılanmalı. Tembel, verimsiz, düşüncesiz ya da vasıfsız biri değilsiniz. Ama yine kendinizi geri çekip insanlara saldırmıyorsunuz. 

Basit bir şekilde açıklarsak, geç kalmanız sizin psikolojiniz ya da kişiliğinizle alakalı; daha fazlası değil. Bu özelliğinizin üstesinden gelmeye çalışıyorsunuz büyük ihtimalle; fakat bilmeniz gereken bir durum daha var. Geç kalmanın aslında bilinmeyen faydaları var.

Düzenli olarak geciken insanlar, sanılanın aksine umutsuz değillerdir; daima umutları vardır.

Bu kişiler, diğer insanlara göre daha fazla iyimserdir. Kısa zamanda diğer insanlardan daha çok iş tamamlayacaklarına ve aynı anda pek çok görevi başaracaklarına inanırlar. Bu düşünce gerçekçilik ve tahminlerden biraz uzak kalsa da uzun vadede yarar sağlayacaktır.

Araştırmacılar, iyimserliğin vücut sağlığı için faydalı olduğunu, stresi azalttığını, kalp hastalıkları riskini düşürdüğünü ve bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ortaya koymuşlardır. Nitekim, hem mutlu hem de pozitif olmak, uzun bir hayat sürebilmek için bağlantılı olmalıdır.

San Diego Devlet Üniversitesi'ndeki bir araştırma, gecikmenin B tipi kişilikle bağlantılı olduğunu ve bu bireylerin her hangi bir kaygı taşımayan, rahat insanlar olduğunu göstermiştir. Diğer bir deyişle geç kalmayı alışkanlık haline getiren insanlar, ufak detaylara takılmazlar, büyük resme odaklanırlar ve geleceği olasılıklarla, imkanlarla dolu olarak görürler.

Zaman görecelidir; anı yaşamayı öğrenin.

Öncelikle dakikliğin göreceli bir kavram olduğunu bilmelisiniz. Zaman ve gecikme, değişik kültür ve bağlamlarda farklı anlamlara gelebilirler. Örneğin Amerika'da, gecikme hakaret ya da uygun olmayan bir iş ahlakı anlamına gelebilir. İnsanlar geç kaldığında, kendi zamanlarını kıymetli olarak gördükleri düşünülebilir. 

Avrupa'ya baktığımızda ise zaman kavramı değişiyor. Almanya'da sürekli verimlilik için dakiklik büyük önem taşıyor. Örneğin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile olan görüşmesine geç kaldı ve Merkel de Almanların bu bakış açısını taşıdığı için salonu terk etti. Diğer taraftan İspanya'ya göz attığımızda ise tamamen farklı bir bakış açısıyla karşılaşıyoruz. Kendi saatlerine göre hareket eden İspanyollar, akşam saat onda akşam yemeği yemeleriyle ünlü. Latin Amerika'ya yelken açtığımızda da dakikliğin her hangi bir önemi olmadığını görüyoruz.

Önemli olan nokta, her şeyi kendi yöntemimizle yapabilmek...

Gecikmeyi önleme konusunda, ekonomik büyümede verimliliği korumak adına yapılan programlar gerçekten gerekli. Ancak bunun aksi bir örnek olan Amerika'daki çalışma saatleri de verimliliğin düşük olduğunu gösteriyor ve bu argümanın her zaman doğru olmadığını kanıtlıyor.

Hem toplumlar hem de bireyler olarak yapmamız gereken en sağlıklı şey, dakiklik ve gecikme arasındaki dengeyi tutturmaktır. Programlar tabi ki önemlidir; ancak yapılan programa uymamak da dünyanın sonu değildir. Geç kalmaya meyilli olan insanlar duraksayıp çevrelerinde olup bitene bakabilir, farklı konularla da ilgilenebilirler; dakiklik eğilimi olanlar da kendilerine bu insanları az da olsa örnek almalılar. Bol bol gecikenler de aynı şekilde.

Hayat hiçbir koşulda son dakikaya kadar plana sadık kalmaz. Zamana bağlı kalmaya çalışanlar da anı yaşamaktan mahrum kalırlar. Aklı başında, mantıklı bir hayat sürmek, günümüz koşullarında oldukça zaruri bir ihtiyaç; bazen de akışına bırakmak çok daha iyi bir yol. Zamanımızı geçmişe takılı kalarak da geleceği hayal ederek de tüketemeyiz. Aksi takdirde yaşantımızda akıp giden harikulade anları kaçırmamız işten bile değil...

Popüler İçerikler

Türkiye'ye Gelir mi? Suudi Arabistan'da Forma Giyen Cristiano Ronaldo'dan Değişim Kararı
Kanseri Yenen Eski Arka Sokaklar Oyuncusu Dizi Setlerine Yeniden Dönme Kararı Aldı
"Bana Bilmediğim Bir Şey Söyle" Akımına Gelen Tıkanan Muhabbeti Açmalık Bilgiler