İlk kez Evliya Çelebi'nin kitabında yer alan ve Padişah IV. Murad'a ikram edilen büryan kebabı, ülkemizin yöresel lezzetleri arasında tartışmasız bir lezzete sahip. Peki, büryan kebabının tarihi nerelere kadar dayanıyor?
İlk kez Evliya Çelebi'nin kitabında yer alan ve Padişah IV. Murad'a ikram edilen büryan kebabı, ülkemizin yöresel lezzetleri arasında tartışmasız bir lezzete sahip. Peki, büryan kebabının tarihi nerelere kadar dayanıyor?
Bir kuyuda odun ateşinde pişirilerek servis edilen büryan her açıdan muazzam bir lezzet olsa da kökeninin nerelere dayandığını hiç merak ettiniz mi?
Siirt ve Bitlis'e gidildiğinde kesinlikle vakit kaybetmeden tadılması gereken bu lezzet, tarihi çok eskilere dayanan bir et yemeği...
Ege bölgesinde 'kuyu kebabı' olarak adlandırılan ve Türkiye'nin sayısız bölgesinde farklı isim ve sunumlarla yer alan bu yemek, aslında ilk olarak Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde yer alıyor.
Bu açıdan baktığımızda tarihlerin 1638'i gösterdiğini yani büryan kebabının yüzlerce yıl öncesine dayanan bir yemek olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz.
Büryan kebabı yapmak için öncelikle kuzu veya keçi etine ihtiyaç duyuluyor. Çengellere asılan et, 3 metre derinlik ve 80 cm çapındaki kuyuda odun ateşinde ağır ağır pişiriliyor.
Büryan kebabı için kullanılacak kuyu özel olarak ateş tuğlasından yapılır ve etler doğrudan ateşe atılmaz. Kuyuda yakılan odunlar köz olup, duman çıkarmamaya başlayınca çengele kemikli ve kemiksiz etler takılarak pişirilmeye bırakılır. Etlerin pişmesi için kuyunun kapağı çamurla iyice kapatılır ve hava almaması sağlanır.