İthalat ve İhracat Arasındaki Farkı Ortaya Koyan Singer - Prebisch Tezi Hakkında 11 Bilgi

Prebisch Tezi, Arjantinli ekonomist Raul Prebisch tarafından 1950'li yıllarda geliştirilen ve gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arası ekonomik ilişkileri açıklamada kullanılan en etkili tezlerden biri. Gelişmekte olan ülke dış ticaretini gelişmiş ülkelere sağladığı faydalar açısından değerlendiren ve Birleşmiş Milletler Ekonomi Komisyonu tarafından kabul edilen bu tezi gelin birlikte inceleyelim!

1. Prebisch Tezi, Arjantinli ekonomist Raul Prebisch tarafından geliştirildi.

Birleşmiş Milletler Ekonomik Komisyonu ilk başkanı olan Prebisch, Latin Amerika başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin sorunlarını inceledi ve gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki ekonomik ilişkileri anlamak için bu tezi ortaya attı.

2. Prebisch Tezi'nin temel prensibi, gelişmiş ülkelerin gelişme hızının artacağı yönündedir

Çünkü gelişmekte olan ülkelerdeki ihracat fiyatları uzun vadede düşme eğilimindedir ve bu nedenle bu ülkelerin ticaret üzerinden sağlayacağı ekonomik büyüme sınırlıdır. Gelişmiş ülkeler ise uzun dönemde çok daha fazla dış ticaret yapacağından daha hızlı büyüyecektir.

3. Tezin ana noktalarından diğeri gelişmekte olan ülkelerin bağımlı olduğu gerçeğidir.

Çünkü ekonomisi güçlü olmayan ülkeler, gelişmiş ülkelerin ihtiyacı olan tarımsal ürün ve maden benzeri düşük fiyatlı ürünler üretirler fakat bu ürünlerdeki uzun vadeli talep yeterince artış göstermez. Bu da gelişmekte olan ülkelerin, gelişmiş ülkeler tarafından belirlenen bir ekonomik aralıkta sıkışıp kalmasına sebep olur.

4. Gelişmekte olan ülkeler daha yüksek fiyatlı ürünleri ithal etmek zorunda kalırlar.

Endüstriyel ve teknolojik ürün gibi yüksek değerli hasılalar gelişmiş ülkeler tarafından üretilir. Dolayısıyla altyapı, kaynak ve sermaye bakımından yetersiz olan gelişmekte olan ülkeler, bu gereksinimleri ithalat yoluyla karşılamak zorunda kalırlar. Bu da dış ticarette kazanç ne kadar yüksek olursa olsun bir yerden sonra ithalattan daha düşük kalmasına sebep olarak ekonomik büyümeyi engeller.

5. Ülkeler arası ilişkilerin sömürgecilik döneminden beri benzer şekilde sürdüğü söylenebilir.

Prebisch Tezi genel olarak global ekonomi ilişkilerinin, işin en başından beri eşit olmayan bir sistem üzerinden yürütüldüğünü ifade eder. Dolayısıyla sömürgecilik döneminde güçlenen ülkelerin günümüz küresel eşitsizliğinin başlıca sorumluları olduğunu çünkü gelişmekte olan ülkelere yeterli imkan sağlanmadığını söyler. Nitekim, bağımlılık ilkesi de kapitalist ülkelerin daha fazla sömürü yoluyla zenginleşmesi mantığına dayanır.

6. Prebisch Tezi'ne göre bütün ülkelerin aynı anda gelişmesine yetecek kadar kaynak yok.

Birilerinin gelişmesi için diğerlerinin geri kalması gerekir. Bunun sonucunda gelişmiş ülkelerin dış ticaret geliri sürekli katlanarak artarken, diğer ülkeler ticaretten yeterince fayda sağlayamazlar ve üretim sahalarının bir kısmını kapatmak zorunda kalabilirler. Hatta bu ülkelerdeki dış ticaret ürünleri, gelişmiş ülkeler tarafından kontrol edilir çünkü buradaki esas belirleyici nokta taleptir.

7. Gelişmekte olan ülkeler ithalat istencini artırmak için pazarlara girmek zorundadır.

Aksi halde yeterli alımı kendi iç ekonomisinden sağlayamaz, bu nedenle birçoğu global kurumlar tarafından yönetilen ortak pazarlara dahil olmak zorunda kalır. Ancak bu pazarlardaki ticaret ürünleri belirli standartlara uymak zorundadır, fiyatlar ise gelişmiş ülkeler tarafından tespit edilir. Dolayısıyla büyüyen ekonomilerin pek bir söz hakkı yoktur.

8. Prebisch Tezi'ne göre büyümedeki en temel şartlardan biri portföyde çeşitliliğe gitmek.

Bu kadar kontrollü bir sistemde büyümek isteyen ülkeler, dış ticaret portföylerinde çeşitlendirmeye gitmek zorundadır. Tek veya birkaç ürüne bağımlılık, halihazırda kısıtlı olan hareket alanını daha da daraltır ve uzun vadede risklidir. Yüksek çeşitlilik ise ekonomik iyileşme açısından avantajlıdır.

9. Sık ihraç edilen standart ürünler yeterli büyüme sağlayamaz.

Gelişmekte olan ülkeler, global piyasalara girmeye çalışırken kendi iç pazarlarını da savunmak durumundadır. Bu sebeple yerel üretimi teşvik etmek ve tarımsal ürün veya madenlerin dışındaki talepleri karşılamaya yönelmek, ekonomik iyileşmenin ana hedeflerindendir. Bu da ancak yerel endüstrileri korumak ve ithal ikame sanayi politikaları uygulamakla sağlanabilir.

10. Prebisch Tezi, dış ticaret sınırlamalarının ve risklerinin sayısız kez düzenlenmesine yardımcı oldu.

Ekonomik kalkınmanın önündeki engelleri inceleyen Prebisch Tezi, daha adil bir düzeni teşvik etme açısından önemlidir. Bugüne kadar dünya ticaret sisteminin ve kalkınma politikalarının birçok açıdan eleştirilerek gelişmesine de katkıda bulunmuştur. Hedefi ise dış ticaret ortaklarının, talep eşitsizliklerine daha fazla karşı çıkmasını sağlayarak ekonomik kırılganlığın önüne geçmektir.

11. Tez, bugüne kadar gelişmekte olan ülkelerin ekonomik bağımsızlığı ve kalkınma çabaları üzerinde önemli rol oynamıştır.

Bugün bile kullanılan bu tezin temel argümanları, global ekonomik adaletsizlikleri ve bağımlılık sorunlarını daha iyi kavramaya yardımcıdır. Bu sebeple pek çok geçerli ekonomik politika kapsamında tartışılır ve eleştirilir. Uluslararası eşitsizlikleri tamamen ortadan kaldıramak mümkün olmasa da Prebisch Tezi, bazı noktalardaki haksızlıkların azaltılmasına ve gelişmekte olan ülkelerin daha makul şartlar altında rekabet etmesine yardımcı olabilir.

Popüler İçerikler

Narin Güran'ın Babası Arif Güran İlk Mahkeme Sonrası Konuştu: "Kızımı Nevzat Bahtiyar Katletti"
"Bana Bilmediğim Bir Şey Söyle" Akımına Gelen Tıkanan Muhabbeti Açmalık Bilgiler
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Karşıtlarına Mesaj Yolladı: "10 Yıl Daha Yaşasa Bambaşka Olurdu"