İthaki Yayınları, Virginia Woolf'un 'Kendine Ait Bir Oda' isimli kitabının başına Virginia Woolf'un 'biyografisini' koydu. Tuhaf cümleler yer alan 'biyografide', Woolf için 'kim korkar bakire kurttan?' dendi.
İthaki Yayınları, Virginia Woolf'un 'Kendine Ait Bir Oda' isimli kitabının başına Virginia Woolf'un 'biyografisini' koydu. Tuhaf cümleler yer alan 'biyografide', Woolf için 'kim korkar bakire kurttan?' dendi.
İthaki Yayınları, Virginia Woolf'un 'Kendine Ait Bir Oda' isimli kitabını bastı. Kitabın başında Woolf'un 'biyografisini' yazan yayınevinin, yazar ile dalga geçtiği görüldü.
Woolf için, 'küçük yaşta yazarlığa, 59 yaşında mezarlığa adım attı. Dalgalarla sörf yapıp, nehir bile denmeyecek bir kaşık suda boğuldu' yazan 'yayınevi', 'biyografiyi', 'kim korkar bakire kurttan? Bkz: Nicole Kidman.' sözleriyle bitirdi.
Konuyla ilgili yazılı açıklama yapan yayınevi şu ifadeleri kullandı:
“Öncelikle, adeta bir linçe dönüşen bu tepkiler için oldukça yalın bulunabilecek cevaplarla karşılaşacağınızı söyleyebiliriz.
2013 yılında İthaki Yayınları’nda Dünya Klasikleri dizisini hazırlamaya başladığımızda önümüzdeki ilk metin Jack London’ın Suikast Bürosu isimli kitabıydı. Metin üzerindeki çalışmalarımız bittiğinde, editör arkadaşlar olarak kendi aramızda baş tarafa bir biyografi de koymamız gerekip gerekmediğini sorduk. Teamül gereği koyulabileceğini düşündük. Ancak herhangi bir yazar hakkında özellikle web üzerinden standart her türlü bilgiye –uzun ya da kısa- rahatlıkla ulaşılabileceğini düşünerek, daha farklı, renkli bir üslup kullanabileceğimiz, birkaç satırlık kısa biyografiler kaleme almayı kararlaştırdık. Bu kısa biyografiler aynı zamanda, Dünya Klasikleri başlığıyla bir kontrast da yaratabilecekti. Çıkış hikâyesi kısaca böyle.
Yazıları, diziyi yöneten editör arkadaşlar olarak çoğu zaman ortak kaleme alıyoruz. Yayınevinin bu doğrultuda herhangi bir talebi, beklentisi vs. olmuyor tabii ki.
Virginia Woolf biyografisi, aslında ilk olarak 2014 yılında –hafif farklılıklarla- Jacob’ın Odası’nın başında da yer almıştı. Herhangi bir yazardan birden fazla metin yayımladığımızda, metne göre çok küçük oynamalar yapıp, kalan kısmı sabit tuttuğumuz fark edilecektir.
Takip edebildiğimiz kadarıyla dün geceden beri ve bugün, bu saate kadar daha da ağırlıklı olarak, oldukça sert ve açıkçası insafsız bulduğumuz tepkiler aldık. Bu yüzden de, bu metinlerin daha iyi anlaşılması için burada –tekrarlar dâhil- hepsini yayınlamayı uygun gördük.
Okur görüşlerine büyük bir saygımız olduğunu söylemeye sanırız gerek yok. Ancak eleştiriler bir çeşit lince dönüşünce üzüldüğümüzü de söyleyebiliriz. Özellikle Virginia Woolf bağlamında sert eleştiriler geldi. Şu kadarını söyleyelim ki, “sevmediğimiz, hor gördüğümüz vs.” bir yazarın iki kitabını yayımlamış olsaydık bu tuhaf bir manzara olurdu. Fırsat bulduğumuz takdirde diğer eserlerini de yayımlamak istediğimizi eklemeye de gerek yok.
Metinlerin hepsi okunduğu takdirde, üslup ve dil ile ilgili durum daha net anlaşılacaktır. Ancak şu ya da bu örnekte gözlemlenen ve bizim de gelen eleştiriler aracılığıyla fark ettiğimiz maksadını aşan eril dilden ötürü okurlardan özür dileriz. Yine de tamamı itibariyle bakıldığında bu kadar sert, kimi zaman yaralayıcı ifadelere gerek olmadığının anlaşılacağına dair bir beklentimiz olduğunu da saklamayacağız.”
İnsanların herhangi bir konuda tepkisini kitlelere duyurma fırsatı bulabildiği change.org sitesinde ise konu ile ilgili 'Edebiyatta kadın düşmanlığının mizah kisvesi altında üretildiği bir ortamda, okuyucular olarak İthaki’den bu çirkin biyografiyi düzeltmelerini talep ediyoruz.' açıklamaları ile imza kampanyası başlatıldı. An itibari ile 1.508 imza toplanan kampanyaya destek olmak için tıklayınız.
Yani bence ortada sorun yok? İşinize gelince "saygı duymak zorundasınız!!!!" şeklinde nefret söylemleri sıralayıp işinize gelmeyen şeylerle de dalga geçmek ne büyük bir ikiyüzlülük. Yukarıdaki tepkileri dile getiren arkadaşlar için bir de "islam"ı ele alalım. Sıklığa bakacak olursak islam,virginia ya göre çok daha fazla insan tarafından kutsal konumda dolayısıyla bu da onu sizin anlayışınızla "mizaha konu edilemez" kılıyor. Fakat ben hatırlıyorum da islamla dalga geçen karikatürler yayınlandığında ve bu karikatürler tepki gördüğünde herkes "düşünce özgürlüğü" demişti. E bu da düşünce özgürlüğü? Yoksa sizin düşünce özgürlüğü dediğiniz şey sadece sizin kutsal bulduğunuz,değer verdiğiniz şeylere saldırılmayınca mı var olan bir durum? Bu iki yüzlülükten başka bir şey değil. Eminim şu an eleştirdiğiniz her şeyde yoğunluk olarak aynı düzeydesiniz farklı yönlerde olsanız da. Bir holigan nasıl tahammül edemezse takımına yapılan saygısızlığa veyahut bir islamcı,onlardan hiçbir farkınız yok!
Vandallık yapmak için yer aramış beyinsizler görüyoruz yine. Kapının haline bak.
Vay be tartıştığımız konuya bak.Gözlerim yaşardı vallahi.