Konfor alanınızın dışına çıkamadığınız için hayal ettiğiniz başarıdan uzaksınız ancak birçoğumuz gibi siz de konfor alanının ne olduğunu muhtemelen bilmiyorsunuz. Konfor alanı nedir? Konfor alanından öğrenme alanına nasıl geçilir?
Gelin tane tane anlatalım.
Şayet kimse demediyse siz çevrenizdekilere bunu söylüyorsunuzdur. Genellikle yanlış biçimde kullanılıyor olsa da 'konfor alanı' hepimizin dönem dönem içinde olduğu ve adından da anlaşılacağı gibi sınırları içerisinde kalmaktan pek memnun olduğumuz bir yer.
Yani kişinin tembellik ettiği hali tanımlamak için başvuruluyor, bu pek de doğru bir tanım olmuyor.
Çünkü konfor alanının konforlu olmayla da rahatsız, tetikte olmasıyla da alakası yok. İnsanın kendini aşina hissettiği bir ortam içerisinde, çevresindeki her şeyi kontrol edebildiği yanılgısına derinden inandığı, bundan dolayı kendini göreli bir rahatlığa kaptırdığı duruma konfor alanı diyoruz.
Hayatın akışında olabildiğince minimum stres, maksimum rahatlık ve mümkünse durağanlığın talep edilmesi konfor alanımızın duvarlarını kalınlaştırıyor. O duvarları aşmaya bazen çabalasak bile duvarlar kalınlaştıkça aşması zor, bu çabadan vazgeçmesi ise daha da kolay hale geliyor.
Monotonluğun hakim olduğu hayatımızda Değişime karşı dirençli durağanlığı huzur zannediyoruz, stressiz olmayı mutluluk zannediyoruz. Stresi övmeye niyetimiz yok ancak düşük düzeyde stres altında olmanın yaratıcılığı tetiklediği, bizi daha iyi noktalara taşımak için gerekli fişeği ateşlediğini de iyi biliyoruz.
Her zaman aynı şeyleri aynı seviyede yapmak işimizde ya da hobimizde iyi olsak bile bizi geliştirmeyeceği için konfor alanımızı aşmamız mümkün olmuyor.
'Tarzım değil' diyerek yeni müzikleri, yeni tarzları denememek bile konfor alanımızda sıkışmamızın göstergelerinden biri. Çok iyi gitar çalıyorsunuz ancak her daim aynı eserleri çalıyorsanız yine konfor alanınızdasınız. Başarıyla konfor alanından çıkma arasında sanıldığı gibi bir bağ yok.
Ya da memnun olmadığınız halde risk almamak için devam ettiğiniz alışkanlıklarınıza biraz sorgulayıcı yaklaşmayı deneseniz... Kendimizi de buraya dahil edelim, bu alandan çıkmayı denesek! Bu çabanın biraz ucundan tuttuğumuzda o kadar hızlı sonuç alınıyor ki, anlattığımızda siz de heyecanlanacaksınız.
Bizim çok büyük adımlar atıp altından kalkamayacağımız stres yumaklarının peşinden koşup panik alanına girmek yerine öğrenme alanına dahil olmamız gerekli. Önce hayatınızdaki yaygın alışkanlıklara bir adım uzaklaşarak bakın, gelişmediğiniz, sadece bir şeyleri tekrar ettiğiniz hobileri düşünün. Herkesin sıkıştığı bir konfor alanı vardır, onu bulmak ilk adım.
Her zaman neyi tekrarlıyorsanız ona farklı bir dokunuş ekleyerek başlayabilirsiniz. Kahvenizi her zaman şekerli içiyorsanız sade içmeyi denemek bile sizi bir çeşit öğrenme alanına sokacak. Her zaman aynı tip yazarları okuyorsanız farklı bir kültürden, daha önce hiç ilginizi çekmemiş bir yazarı okumak... Başvurmaktan çekindiğiniz işlere özgeçmişi yollayıp her sektörde benzer bir işleyiş olduğunu keşfetmek...
Konfor alanından birazcık çıkmak size yepyeni bir kapı aralayacak, yeni bir konfor alanına dahil edecek. Sonra da ondan çıkmak için kendinizi geliştireceksiniz... Yaşam serüveninde monotonluktan kaçmanın yolu bu.