İstifa Edip Latin Amerika'yı Dolaşan ve Eski Sevgilisinin Yüzüğünü Yanardağa Atan Selçuk ile Tanışın

Bazı hikayeler ilham verir; istediklerimizi yapmanın o kadar da zor olmadığını bize anlatır. Gezgin Selçuk Tanaydın'ın 365 günlük Latin Amerika turu da işte böyle ilham verici hikayelerden. İnsan, Selçuk'un seyahat notlarını okudukça sanki kendi yaşıyormuş gibi hissediyor. Biz burada sadece yüzeysel bir şekilde yer verebildik ama daha detaylısı için Selçuk'un Instagram hesabını ve blog sayfasını linklere tıklayarak ziyaret edebilirsiniz.

Selçuk, 1985 doğumlu genç bir adam. Aslında sizden bizden bir farkı yok; hepimiz gibi ücretli bir çalışanmış ama hayat bir noktada her şeyi değiştiriyor işte.

Bursa'da 10 yıl bir otomotiv fabrikasında çalışmış. Yıllık izinlerinde Balkanlar turu yapmış önce; sonra doyamamış, bisikletiyle bir de Yunanistan turu yapmış.

Yol onu o kadar çağırmış ki, sıradan bir günde ve ani bir kararla 10 yıl çalıştığı otomotiv fabrikasından istifa etmiş şak diye.

Hepimizin yapmak isteyip yapamadığı şeylerden biri de bu galiba.

Arjantin'den çıkmış yola. Öyle otellerde falan da kalmamış. Couchsurfing ile 1,5 ay boyunca Arjantin'de yaşayamayı becermiş.

Sonra feribotla ver elini Uruguay... Elektriksiz kasabalara gidip sahillerde yıldızları seyretmiş. Ne büyük keyif!

Brezilya olmadan olur mu? Elbette önce Sao Paolo, sonra da Rio de Janeiro... Grafitti cenneti olan sokakları turlamış. Bakın mesela bir tanesi burası.

32 saatlik otobüs yolculuğundan sonra çöl, okyanus ve yağmur ormanlarının bir arada olduğu Lençois Maranhenses'e ulaşmış.

Bu manzara onu çok şaşırtmış hatta çölde oluşan bu lagünlerde de yüzmüş. İnsanın inanası gelmiyor; düşüncesi bile fantastik...

Tekne ile 1 hafta Amazonların derinliklerine girmiş. İnternet yok, telefon yok, teknoloji yok! Sadece hamaklarda uyuyan yerliler var.

Kazıkların üzerinde duran evlerde kalmış, hatta 6 gece boyuca hamakta uyumuş.

Elbette Kolombiya'ya da gitmiş. Bogota, Medellin... Elleriyle kahve çekirdeklerini toplamış, kahve yapılma sürecini de görmüş ve öğrenmiş.

Dünyanın tam ortasındaki çizgiye basmayı hiç istemiş miydiniz? Selçuk, Ekvator'a gidip o çizgiye de ayak basmış elbette.

Peru'ya geçip bütün gezginlerin en büyük hayali olan Machu Pichu'ya da 30 km'lik tren yolunu yürüyerek ve 1200 basamak tırmanarak çıkmış. Gezginler için bu hacı olmak demek.

Meksika'ya gidip Aztek ve Maya piramitlerine de tırmanmış. Karayip denizinde yüzmüş ve tüm Meksika'yı 1 ayda gezebilmiş.

Küba'da Atatürk büstünü ziyaret edip Havana sokaklarını doyasıya dolaşmış; puro, rom ve biranın tadına bakmış.

Ordan da ver elini Guatemala... Fuego volkanının lav püskürtmesini izlemek için 800 metre uzağındaki pasif bir yanardağa kamp kurmuş ve lavların aşağı sürüklenmesini ağzı açık seyretmiş bütün gece.

Hayatının en özel ve en fantastik anı olarak nitelendiriyor o günü Selçuk.

Nikaragua'ya geçtiğinde ise yolculuğun başından beri planladığı çok önemli bir an varmış: Eski kız arkadaşının yüzüğünü volkanların içine atmak!

Hikayenin en ilginç noktalarından birisi de kesinlikle burası. En başından planlamış bu durumu ancak şunu da kesinlikle söylemeliyiz. Bu plandan eski kız arkadaşının haberi ve izni varmış. Ve bu eylemin içinde kız arkadaşına olan herhangi bir nefretin ya da hırsın olmadığını, tam tersine harika bir anı olarak orada kalmasını istediğini söylüyor.

Hikayenin buradan sonrası Kosta Rika, Panama, Şili, Bolivya ve daha nice yerlerde muhteşem anlara tanılık ederek geçiyor Selçuk için ve tam 365 gün sonra başladığı yer olan Buenos Aires'den Türkiye'ye geri dönüyor.

Bu kadar mükemmel bir Latin Amerika turunda elbette yaşadığı olumsuz şeyler de olmuş Selçuk'un: Mesela banka kartı bloke olmuş, fotoğraf makinesi çalınmış, yemekten zehirlenmiş ve biraz diş ağrısı çekmiş.

Evindeki konforu ve lüksü bırakıp böyle bir yolculuğa çıkmadan önce herkesin iyi düşünmesi gerektiğini söylüyor ama şu bir gerçek ki, yaşanan şeyler inanılmaz güzellikte ve hayal gibi...

"Yol çok güzel şeyler öğretir. Ağlatır, güldürür, eğlendirir... Ama yolun kendisi çok güzeldir. Yolda olanlara selam olsun"

Selçuk'un kendi sözleri...

"Yolda olmanın en büyük meselesi bir şeyleri arkada bırakıp bırakamamanızla alakalıdır. Önce ülkenizi arkanızda bırakırsınız, sonra sevdiğiniz insanları, yolda bir sürü anı biriktirirsiniz onlar da yolda kalır, bir sürü insanla tanışır bağlanırsınız, onları da arkada bırakırsınız. En sevdiğiniz eşyanız bir bakmışsınız birkaç saat önce terk ettiğiniz şehirde kalmış, hayatınızda yediğiniz en güzel tatlı o pastanede kalmıştır."

'Sizeyse sadece ruhunuza katılan hisler, hafızanızda duran anlar kalmıştır. Yol güzeldir, ama acımasızdır. Her zaman daha güçlü olmayı öğretir. Ve güçlü olmanın yolu da bir şeyleri ardınızda bırakabilmektir; ağlamadan, sızlamadan, gideni uğurlayıp geleni kabul ederek.'

Popüler İçerikler

Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
YORUMLAR
21.06.2018

hepsi çok güzel. açık konuşayım kıskandığım için gözlerim dolu dolu okudum çünkü şu an bi ofiste saatlerdir oturmaktan popom ağrıyor ve gözlerim pcye bakmaktan bulanık görmeye başladı. benim sorum ise şu: HANGİ PARAYLA?

22.06.2018

evliyim ve bir çocuğum var. bekar arkadaşlara her zaman dünyayı gezin diye tavsiyede bulunurum. çünkü en büyük pişmanlıklarımdan birisidir dünyayı gezmemek. işiniz gücünüz varsa bekarsanız dünyayı gezin abi. çünkü hayat para yiyen kızlarla starbucksta oturmak değildir.

22.06.2018

Evli ve çocuğunun olması senin de hayalinden vazgeçmen anlamına gelmemeli sen de gezebilirsin umudunu yitirme. Not: Evliyim ve 2 tane oğlum var, ben gezemedim ama daha iyisi olacak diye gezemedim belki de 2 tane oğlumla gezmek vardır kaderimde.

21.06.2018

Sonuç olarak merak ettiğim arkadaşımızın mali destekçisi kim??

TÜM YORUMLARI OKU (22)