Günlük hayatta kullandığımız şeyler hakkında devamlı 'Bu niye böyle ya?' diye sorduğumuz ama cevabını asla aramadığımız sorular ve yanıtları...😜
Günlük hayatta kullandığımız şeyler hakkında devamlı 'Bu niye böyle ya?' diye sorduğumuz ama cevabını asla aramadığımız sorular ve yanıtları...😜
19. yüzyılın sonlarında dondurma 'bir kuruşluk dondurma yalama bardaklarında' (Penny Lick Icecream Glasses) satılıyordu ve birçok defa kullanılan bu bardaklar tahmin edilebileceği gibi hiç hijyenik değildi.
Fakat 1904 yılında ilginç bir olay yaşandı. Sıcak havalardan dolayı herkes dondurmacının önünde kuyruk oluşturmuştu ancak dondurmacının elinde yeteri kadar cam bardak yoktu. Bunu gören wafflecı, wafflelarından birini huni şeklinde kıvırarak dondurmacıya verdi ve böylelikle hepimizin aşina olduğu külahlar kullanılmaya başladı.
Bu durumdan hem müşteriler hem de doktorlar oldukça memnundu. Ne de olsa bu çok kullanımlık cam bardaklar bir tüberküloz salgınına neden olmuştu...
Birçok insan klavyedeki harf düzenlemesinin, en çok kullanılan harflere daha kolay ulaşılabilmesi için oluşturulduğunu düşünüyor. Fakat bu sadece gerçek sebebin küçük bir kısmı. Orijinal daktilo zamanında harfler en başta alfabetik sıraya göre diziliyordu. Ancak daktilonun sıkışıklığı, yan yana yerleştirilmiş ve birlikte kullanılan harflerin çok olması, hızlı yazmayı zorlaştırıyordu. Bu sebeple daktilo kullanıcıları cevabı genellikle birlikte kullanılan harfleri olabildiğince birbirinden uzağa yerleştirmekte buldular.
Bununla birlikte hepimizin kullandığı Q klavye ortaya ortaya çıktı. Her ne kadar mükemmellikten uzak bir harf düzenlemesine sahip olsa da, kimse alışkanlıklarından kurtulamadığı için yenilenmesi de söz konusu olmuyor...
Bu moda akımı ilk olarak askeri kıyafetler üzerinde başladı. Askerlerin dirsekleri üzerinde sürtünmeleri kumaşın aşınıp yırtılmasına yol açıyordu. Bu da asker kıyafetlerinin dirsek kısımlarının ekstra bir kumaşla kaplanması fikrini doğurdu.
Daha sonraları, hem vuruşu kolaylaştırdığı hem de kumaştan tasarruf sağladığı için avcılar da bu akıma ayak uydurdu.
1950'lerden sonra da Amerikan üniversitelerindeki birçok öğrenci tarafından kullanılmaya başlayan yamalar, kısa zamanda büyük bir moda trendi başlattı...
Converseler bir zamanlar basketbolcuların maçlarda kullandıkları ayakkabılardı ve bu kauçuk kısım sporcuların ayaklarını, oyun sırasında herhangi bir kazadan koruması için tasarlanmıştı. Tabii şimdikilerin aksine o kauçuk parça eskiden çok daha sert bir malzemeden yapılıyordu.
Aynı zamanda şimdilerde beyaz olan bu parça eskiden koyu bir renge sahipti. Daha dekoratif bir görünüm için sonradan beyaz kullanılması uygun görülmüş...
iPhone'daki esrarengiz siyah nokta aslında çevredeki gürültüyü ortadan kaldırmaya yarayan bir mikrofon. Bu mikrofon gürültü sayılabilecek sesleri istenilen sesten filtreleyerek kendi sesinizi korumaya yardımcı oluyor...
Bir çoğunuz bu noktaların görme engelliler için koyulduğunu düşünebilir. Fakat gerçek sebebi için biraz daha basit düşünmek gerekiyor. Bu noktalar üretim sırasında bir barkod görevi görerek, yanlış paketlemeyi önlemek için kullanılıyor...
Bu küçük şeyin aslında oldukça önemli bir görevi var. Ferrit boncuk denilen bu şey herhangi bir bilgisayarın düzgün çalışmasını sağlıyor. Bir başka deyişle Elektronik devrelerdeki yüksek frekanslı gürültüyü engellemeye yarıyor yani bilgisayarınızı elektromanyetik gürültüye karşı izole etmek için bu küçük kısım oldukça önemli...
Her ne kadar fırıncılar bile bu konuda fikir birliğine sahip olmasa da bu çizgilerin iki farklı sebebi olduğu düşünülüyor. Bunlardan birincisi ekmeklerin üstü çizilirse fırında çatlamayacakları, ikincisiyse estetik görünüm.
Bunlardan ikincisi daha doğru olacak ki üstü çizik olmayıp çatlamayan bir sürü ekmek çeşidi var...
Hipsterların vazgeçilmez giysisi olan parkaların arkasındaki o bölünen kısmı hiç merak etmiş miydiniz?
Parka, 50'li yıllarda ordu tarafından giyilen bir dış giyim ürünüydü. Eski parkaların kuyruk kısmı daha uzun olduğundan bu parçalar ayak bileklerinden bağlanarak askerin daha uzun süre sıcak kalması için kullanılıyordu.
20. yüzyılın ortalarında Nils Tveranger adındaki bir ayakkabı tasarımcısı Norveçli balıkçıların ayakkabılarından esinlendi. Balıkçıların ayakkabılarındaki püsküller sıkılarak ayakkabı ayağa sabitleniyordu. Tveranger'da balıkçıların ayakkabıları ve Hint makosenlerini birleştirerek loafers yani makosen ayakkabıyı tasarladı.
Bu püsküller kısa zamanda pratikteki kullanımını kaybetti ve sadece güzel bir aksesuar olarak kaldı...
1996'da İskoçyalı bir mucit olan James Goodfellow, insanların banka hesaplarına erişimini korumak için PIN kodunu icat etti. Başlarda 6 haneli olan bu kod James'in karısının şifreyi unuttuğu gerekçesiyle 4 haneye indirildi.
Bu, neden var olduğu bilinmeyen halkanın sebebi konusunda net bir görüş olmamasına karşın iki nedeni olduğu düşünülüyor. Bunlardan birincisi gömlek üzerine kravat asmak. Diğeri ise gömleği bir yere asmak. Sebebi her ne olursa olsun bu halkanın tasarım amacına göre kullanılmadığı kesin.
Kuzeyde yaşayanlar için kürklü bir başlık giysilerinin karakteristik bir özelliğiydi. Kıyafetleri vücutlarını sıcak tutarken yüzleri hala soğuğa maruz kaldığı için bu basit yöntemi uyguladılar. Günümüzde bu kürklü kısım çoğunlukla dekoratif amaçlı olarak kullanılmakta...
Hikayenin aslı ortaçağa kadar uzanıyor fakat oldukça belirsiz. Bilindiği kadarıyla bu Alman simidi (Pretzel) bir keşiş tarafından yaratılmış, şekli de dua eden bir keşişi simgeliyor...
Süpermarketteki hemen hemen her öge renkli daireler ve kareler ile işaretlenmiştir. Aslında bunlar, ambalajın üretiminde kullanılan yazıcının renk bloklarıdır ve içerdeki yiyecekle hiçbir ilgisi yoktur. Bu daireler, hangi mürekkep tonunun paket tasarımında kullanıldığını gösterir...
Bu 90'ların efsanevi sakızının şekli bir aracın lastiklerinden esinlenilmiş...
Ortaçağ döneminde İngilizler paralarını 'pygg kavanozu' denilen turuncu, kil kavanozlara koyuyorlardı. Fakat zamanla bu pygg kavanozları kayboldu ama ismi kaldı. Pygg kelimesi gün geçtikçe İngilizce 'pig' yani domuz kelimesine benzetilerek kumbaralara bu şekil verilmeye başlandı.
Q klavye ingilizce metinlerde işe yarıyor. Eğer ingilizce yaziyorsaniz herhangi bir kelimede kullanılan muhtemel harflerin bir arada olacağı şekilde organize edilmiş, varlığını unuttuğumuz f klavye ise Türkçe kelimeler düşünülerek organize edilmiştir, eğer Türkçe bir kelime yaziyorsaniz parmaklarınız hep aynı obekte dolaşır 🤷
Çoğu zorlama olmuş.ü