İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Gezi olaylarında sürecin kendileri tarafından iyi yönetilmediğini belirterek, 'İlk baştaki çevreci gurubun samimi toplanmaları maalesef tarafımızca çok da iyi yönetilemedi. İlk günler daha iyi yönetilebilseydi belki buralara gelmezdi' dedi.
Vali Mutlu, CNN Türk'de Hakan Çelik'in sorularını cevapladı.
'Gezi Parkı'nda basın açıklaması yapılması için sizden izin alınması gerekir mi?' sorusuna yanıt veren Vali Mutlu, 'Basın açıklaması ile ilgili bir düzenlememiz var. Basın açıklaması hakkımızdır. Fakat bunun bir düzen altında yapmak önemli. Yerden ziyade bu hakkın kullanılmasıdır önemli olan. Bu nedenle Galatasaray Lisesi'nin önünü basın toplantısı için rahat ve kendini çok daha fazla kamuoyuyla ilişkili hale getirebileceğin bir yerdir. Gezi Parkı'na 20 kişi gidip basın açıklaması yapmak isteseniz sizi parktaki iki, üç kişi sadece takip eder. Kendinizi daha fazla toplumda yer etmesini istiyorsanız, binlerce insanın bir arada bulunduğu Galatasaray Lisesinin önü en iyi yerdir. Biz en iyi yeri verdik. Şehrin en kalabalık yerini verdik' dedi.
'KENDİLERİNE GÖRE SONUÇLAR ÇIKARMAK İSTEYENLERİN BİR ARENASINA DÖNÜŞTÜ'
'Gezi Parkı'nda yaşananları değerlendirdiğinizde bir öz eleştiriniz var mı? ve polisin orantısız güç kullandığı noktasında eleştiriler var' hatırlatmasına karşın Mutlu şu ifadeleri kullandı:
'Ülkemiz iyi bir süreçte ve birden bire çok üzücü olayların içerisinde buldu kendini. Bu sıkıntıların üzüntülerin yaşanıyor olması gerçekten çok çarpıcıydı. Bunlardan hepimizin bir özeleştiri noktasında istifade etmesi elbette toplumsal hafızanın güçlü tutulması bakımından çok büyük önem arz ediyor. Her şeyden önce önemli olan insan hayatıdır. Bir kez daha hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum ve acılı ailelerine başsağlığı diliyorum. Kamu düzeni bir dönem oldukça ciddi sıkıntılar yaşandı. Tabi burada olayların hemen başlangıcına gidip orada tahlil yapmakta fayda var. Olayların başlangıcında 15 civarında ağacın yer değiştirmesiyle ilgili bir çalışma yapılırken, bunun yanlış anlaşılması ve inşayı faaliyetin başlamak amacıyla ağaçların Gezi Parkı'ndan söküldüğü yönündeki oluşturulan algı ve bu algının arkasına toplanmış olan ilk baştaki çevreci gurubun samimi toplanmaları maalesef tarafımızca çokta iyi yönetilemedi. İlk günler daha iyi yönetilebilseydi belki buralara gelmezdi. Olay günü hadiselerin ne olduğu, ne yapılmak istendiğini oradaki sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla ve kamu ile medya ile oraya gidilerek anlatılması, konunun izah edilmesi yararlı olunabilirdi, bu kaçırıldı. Ve samimi gurupların üzerine farklı yaklaşılması da olayları tetikledi. Tabi bütün bunlar toplanınca ciddi bir tepkiye dönüştü. O andan itibaren olaylar farklılaştı ve buradan kendilerine göre sonuçlar çıkarmak isteyenlerin bir arenasına dönüştü. Dolayısıyla Gezi Parkı sürecini ilk iki günü ile sonrası itibarini bir birinden ayırarak tahlili etmek lazım. Bütün süreci buna göre öz eleştiriye tabi tutmak lazım. İlk günler itibariyle bakıldığı zaman daha hızlı, süratli hareket edip daha iyi kontrol etmek mümkün olabilirdi.
'BU BİR TECRÜBEDİR'
Bu bir tecrübedir. Neden bu tecrübe eksikliği yaşandığına bakıldığında, Gezi Parkı'nda ilk günlerde yaşanan hadiseler İstanbul'da çok yaygın bir şekilde yaşanmıştır. Yaşanan hadise normal sıradan bir şekilde algılanmış ve arka planı çok fark edilememiş. Arka planı fark edilemediği için olaylar ilk günlerde yanlış bir takım tutumlar nedeniyle, görevlerin çadırları yakma gibi kullanmış olduğu enstrümanlar nedeniyle toplumda bir tepkiye ve bu tepkide farklı guruplar tarafından kullanılması suretiyle ülke geneline yayılan şiddet hareketine doğru evrilmiştir.'
'VAKANIN NE OLDUĞUNU İYİ İZAH EDEBİLİRDİK'
Mutlu, Gezi olayları sürecinde gençlerle yapılan diyaloga da değinerek, 'Gençlerle yapılan diyalog ve sohbetlerde ki tutum, başlangıçta gösterilebilmiş olsaydı belki çok daha iyi sonuçlar alabilmek ve tatmin edebilmek mümkündü. Vakanın ne olduğunu iyi izah edebilirdik. Diyaloğun önemli olduğunu biliyoruz. Bundan sonraki bütün hadiselerde de çok canlı, çok dinamik olabilmek gerekir' diye konuştu.
'39 BİN KİŞİYİ TAKSİM'E YIĞMAK GİBİ BİR TEDBİR PLANIMIZ YOK'
1 Mayıs'ta İstanbul Taksim'de 39 bin polisin görev alacağına ilişkin çıkan haberlerin anımsatılması üzerine de Mutlu, 'Bizim İstanbul'da 40 bine yakın emniyet görevlimiz var. Bürolarda, karakollarda, ilçelerde çalışan bütün görevlilerle birlikte toplam mevcudumuzda 40 bin kişi. 1 Mayıs'a mahsus değil, özel günlerde de izinlerimizi kaldırdığımız ve herkesi görevli kıldığımız özel uygulamalar vardır. Şimdi 1 Mayıs itibariyle de izinlerimizi kaldırdık, izinlerimiz kaldırınca herkes görev başında olacak. Görev başında olunca ne oluyor 39 bin kişi görevli gibi görünüyor. Sanki büyük bir seferberlik ilan edilmiş gibi görünüyor. Şimdi 39 bin kişiyi Taksim'e yığmak gibi bir tedbir planımız yok. İstanbul'un 39 ilçesinde bütün emniyet mensupları kendi ilçelerinde görev yapacaklar. Kadıköy'de problem beklemediğimiz mitingde bile 5 bin görevlendirme yapıyoruz. Dolayısıyla bu görevlendirmeler üzerinden hareketle 'çok büyük tedbirler alında, olayalar bekliyorlar onun için bunları yapıyorlar' diye düşünmemek lazım' değerlendirmesinde bulundu.
'LOJİSTİK DESTEK VERMEYE DE HAZIRIZ'
Mutlu, sosyal ve ticari hayatı, trafik düzenini etkileyecek önemli büyük çaplı toplantıların şehri daha rahat ettirecek yeni alanlarda yapılması gerektiğini belirtti. Yenikapı'da yapılacak eylemde lojistik destek vermeye hazır olduklarını vurgulayan Yüksel, 'Bu şehrin hangi köşesinden olursa olsun araçlarla sizin Yenikapı'ya intikallerinizi sağlayabiliriz. Lojistik destek vermeye de hazırız. Dolayısıyla bir hakkın kullanılmasını engelleme değil, bilakis bu hakkın kullanılmasına teşvik ve destek noktasında bütün tedbirimizi ortaya koyuyoruz. Bizim niyetimiz 1 Mayısın işçi, emekçi günü olarak kutlanmasıdır' dedi. (ANKA)
Zaman