İstanbul Sözleşmesi Nedir, Türkiye Sözleşmeden Neden Ayrıldı? Aklınızdaki Tüm Soruları Yanıtlıyoruz

Ülkemizde uzun süredir tartışılan İstanbul Sözleşmesi ile ilgili merak edilen soruları derledik. İstanbul Sözleşmesi tam olarak nedir ve amacı ne, sorularını detaylıca öğrenmek isteyenler için hepsini anlattığımız bir içerik hazırladık. 2021 yılı Mart ayı itibariyle Türkiye’nin sözleşmeden çekilme kararı sözleşmeyi imzalayan ülkeler ve Türk kamuoyunda sert tepkilere neden olmuştu. Peki, Türkiye neden sözleşmeden ayrıldı? Gelin birlikte bir bakalım...

İstanbul Sözleşmesi nedir ve nasıl ortaya çıktı?

İstanbul Sözleşmesi 2011 yılında kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti azaltma hedefiyle İstanbul’da imzaya açılmıştır. Sözleşme İstanbul’da başlatılması nedeniyle adını da buradan almıştır. İlk kez 2014 yılında yürürlüğe girmesiyle birlikte hukuki anlamda kadınlara, kız çocuklarına şiddet ve ev içi şiddeti önleyecek prosedürde yasalar içeren uluslararası bir belge niteliği taşımaktadır. Bu yönüyle sözleşme özel olarak kadını koruma altına alan ilk Avrupa Sözleşmesi olarak kabul edilir.

İstanbul Sözleşmesi'ni hangi ülkeler imzaladı?

34 ülke tarafından imzalanan sözleşmeyi ilk onaylayan ülke Türkiye’dir. Sözleşmenin en erken yürürlüğe girdiği diğer ülkeler arasında Arnavutluk, Andorra, Avusturya, Bosna Hersek, Danimarka, İtalya, Karadağ, Portekiz, Sırbistan, İspanya vardır. Avrupa Birliği sözleşmeyi 13 Haziran 2017 tarihinde imzalamıştır.

İstanbul Sözleşmesi'nin amacı nedir?

tr.euronews.com

Ulusal düzlemde aile içinde kadına yönelik şiddetin bir insan hakkı ihlali olduğu, toplumda yaygın olarak tekrarlandığı ve bu sorunla mücadele edilmesi gerekliliği ile ortaya çıkmış bir sözleşmedir. Sözleşme ile birlikte her kesime karşı şiddeti engellemek ve, kadınların hak ve özgürlüklerini korumak amaçlanmıştır.

İstanbul Sözleşmesi'nin amaçları kaynaklarda şöyle sıralanmıştır: 

  • 'Kadınları her türlü şiddetten korumak, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak,

  • Kadına yönelik her türlü ayrımcılığın kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınların güçlendirilmesi yolu dahil kadın ile erkek arasındaki temel eşitliği teşvik etmek;

  • Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet mağdurlarının korunması ve bu mağdurlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politikalar ve tedbirler geliştirmek;

  • Kadına yönelik şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırmak amacıyla uluslararası işbirliğini teşvik etmek;

  • Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti ortadan kaldırmak üzere bütüncül bir yaklaşım benimsemek amacıyla etkili işbirliğini sağlamak için kuruluşlara ve kolluk kuvvetlerine destek ve yardım sağlamaktır.'

Türkiye İstanbul Sözleşmesi'nden neden ayrıldı?

2021 yılı Mart ayı itibariyle Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanı kararı ile iptal edildi. Bu karar sözleşmeyi imzalayan ülkeler ve Türk kamuoyunda sert tepkilere neden oldu. Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB) gibi kurumlar Türkiye'yi iptal kararını gözden geçirmeye çağırmışlardı. İstanbul Sözleşmesinin 6284 özelinde tartışmalı maddeleri olduğu ve bu maddelerin zararları nedeniyle Türkiye'nin sözleşmeden çekildiği biliniyor.

Peki, İstanbul Sözleşmesi'nin tartışmalı maddeleri neler? Bu maddeler neden zararlı bulundu?

Sözleşmenin iptalinin ardından, sözleşmede yer alan 6284 sayılı maddenin şiddet konusunda belirsiz bir tanım yaptığı söylentisi başladı. Buna göre, şiddet görme ihtimalini hissettiren her türlü durumun fiziksel şiddet ile eş değer tutulduğu belirtildi. Maddenin şiddet olmamasına rağmen şiddet uygulandığı gerekçesiyle yetkililerle irtibata geçilmesi sonucu baba, eş ya da abiyi polis eşliğinde evinden aldırtabileceği ön görüldü. Diğer yandan mahkeme sözleşmeden çekilme kararının iptal edilmesi teklifini reddetmesine rağmen, AKP'deki muhafazakarlar bu sözleşmelerin aile yapılarına zarar verdiğini öne sürerek şiddeti teşvik ettiğini savunmuşlardı.

İstanbul Sözleşmesi'nin özelliği nedir?

'İstanbul Sözleşmesi’nin en önemli özelliği biyolojik veya hukuki, ailevi bağ olup olmadığına bakılmaksızın ev içi şiddetin (örneğin eski veya mevcut eşler, evlilik dışı partnerler, birlikte ikamet edilen aile fertleri, akrabalar veya birlikte ikamet edilen başkaları tarafından yöneltilen şiddetin) ve kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin standartlar öngören ve Avrupa ülkelerini hukuki olarak bağlayan ilk belge olmasıdır.'

"Sözleşme, yalnızca barış dönemlerindeki değil, silahlı çatışma dönemlerindeki ve silahlı çatışma sonrasında devam eden şiddeti de yasaklamaktadır."

  • 'Sözleşme,“toplumsal cinsiyete dayalı” ayrımcılık ve şiddeti temel almıştır ve toplumsal cinsiyeti tanımlayan ilk uluslararası belgedir.

  • Sözleşme’de, ekonomik zarar veya ekonomik ızdırap da kadına yönelik şid­det biçimlerinden biri (ekonomik şiddet) olarak tanımlanmıştır.

  • Sözleşme, Taraf devletlerden, belli koşullar nedeniyle şiddete açık hale gelmiş olan güç durumdaki kadınların özel ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulmasını talep etmektedir.

  • Sözleşme, yalnızca Sözleşme’ye taraf devletlerin vatandaşı olan kadınlar için değil, sığınmacı ve hukuki durumu ne olursa olsun göçmen kadınlar için de koruma sağlamaktadır.

  • Sözleşme, şiddet mağdurlarına eşit koruma sağlanmasını öngörmekte ve mağdurlar arasında her türlü ayrımcılığı yasaklamaktadır.

  • Sözleşme, erkeklere ve çocuklara yönelik ev içi şiddetten de söz etmekte ve şiddet mağduru kız ve oğlan çocuklara ilişkin özel düzenlemelere yer vermektedir.'

"İstanbul Sözleşmesi kadınların, erkeklerin ve toplumun diğer kesimlerinin ayrımcılığını da yasaklamaktadır."

'Kadınlar ve erkekler arasında hukuki ve fiili eşitliğin gerçekleştirilmesinin kadına yönelik şiddeti önlemede anahtar bir unsur olduğunu benimseyen Sözleşme, kadınlara yönelik ayrımcılığı da yasaklamaktadır.'

"Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddetle mücadelede uluslararası işbirliğini öngörmektedir."

  • 'Uluslararası işbirliği yalnızca kriminal ve medeni konulardaki işbirliğiyle sınırlı olmayıp, Sözleşme kapsamındaki suçların işlen­mesinin önlenmesi için bilgi paylaşımı ve yakın tehlikeden korunmayı da içermektedir.

  • Taraf devletlerin Sözleşme’nin hükümlerini etkili bir biçimde uygulamalarını sağlamak amacıyla Sözleşme’de spesifik bir izleme mekanizması oluşturulmuştur, ancak bireysel şikayet hakkı tanınmamıştır. Öte yandan Sözleşme, mağdurların başvurulabilir bölgesel ve uluslararası bireysel/toplu şikayet mekanizmalarına ilişkin bilgiye ve bu mekanizmalara erişim imkanına sahip olmalarını sağlama ve şikayette bulunan mağdurlara duyarlı ve bilgiye dayalı desteğin sağlanması yükümlülüğünü getirmektedir.

  • Anayasa m.90/5 uyarınca, İstanbul Sözleşmesi kanun hükmündedir. Bunun hakkında, Anayasa’ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz. İstanbul Sözleşmesi ile kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nede­niyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda, İstanbul Sözleşmesi hükümleri esas alınır. Anayasa’nın 11.maddesi uyarınca, İstanbul Sözleşmesi hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.'

Bunlar da ilginizi çekebilir:

LGBTİ+ Karşıtı ‘Nefret Yürüyüşü’! İstanbul Sözleşmesi Hedef Alındı
Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'nden Çekildi!
Danıştay'dan İstanbul Sözleşmesi Kararı: İptal Talebi Reddedildi
İstanbul Sözleşmesi: Danıştay Savcısı Çekilme Kararının İptalini İstedi

Popüler İçerikler

Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt