Tek, İstanbul’un yaşadığı durum için artık 'felaket' kelimesinin kullanılmasının yanlış olmayacağını belirterek şöyle devam etti:
'İstanbul’u bekleyen bir deprem tehlikesi var. Deprem için önlem alabilirsiniz. Kişisel olarak kurtulmam mümkün. Ama iklim krizi için aynı şey geçerli değil. Aşırı hava olayları ve kuraklık tehlikesi artık ciddi boyutta. Çok yakında iklim kaynaklı ölümleri görmeye daha net başlayacağız . Zaten iklim ölümleri bilimsel olarak depremden daha büyük bir tehlike.'
İstanbul'un 109 yıllık detaylı verileri incelendiğinde yıllık ortalama yağışlarda 140 kilogramlık bir artış gözlemlediklerini belirten Adil Tek, “Evet ortalama yağışlar artmış. Peki neden kuraklık var? Nedeni yine o 1.5 derecelik artış. Yağmurlar asıl yağması gereken zamanda yağmıyor. Haziran ayında yağan düzensiz ve şiddetli yağmurlar bu ortalamayı yükseltiyor ama o su toprağa karışmadan hızlıca akıp gidiyor. Seller oluşturuyor. Bunlar faydasız yağışlar. İstanbul’un asıl kar yağışına, daha sakin ve zamanında yağan yağmurlara ihtiyacı var. Barajlar sadece bu şekilde dolabilir” dedi.
İklimin hiç bir suçu yok. İklim ezelinden beridir değişiyor. Bir soğuma bir ısınma evresine geçiyor. Sen 5 milyonluk şehre sen 20 milyon insan doldurursan iklim ne yapsın?
Ülkenin beşte biri İstanbul'a doldurulmuş, yetmezmiş gibi belki 2 milyondan fazla sığınmacı da cabası. Bölgenin böyle devasa bir nüfus yükünü kaldıramayacağı ortada. Mustafa Kemal hemen hemen her ile fabrika kurmaya çalışıyordu, sebebi ne olabilir sizce? Menderes'le başlayan liberalleşme furyasıyla özellikle Akp sonrası tamamen plansızlığa evrilen süreçte ülkenin tüm sermayesi tek şehre aktarılınca bu şehrin iç ve dış göçlerle mahvolacağı belliydi. Bir de hâlâ onlarca milyar dolar yatırıp Kataristanbul sevdasıyla yanıyorlar. Siz o kanalı yapın bakalım İstanbul o saatten sonra su bulabiliyor mu?
imamoğlu bütün suyu içti.