Yılmaz Güney’in hayranı, Marilyn Monroe'nun ex aşkı, Yaşar Kemal'in dostu ve Marlon Brando'nun ustası... Elia Kazan.Annesi oğlunun Amerikan kültürüyle asimile olmasını isterken, babası tam tersine New York’ta fesle dolaşacak kadar kültürüne bağlı bir adamdı. Annesinin isteğiyle Williams Collage’ye giren Elia, okulu bitirdikten sonra Yale Üniversitesinde drama okuluna gitti ve o dönemin sol görüşlü tiyatro topluluğu olan ‘Group Theatre’e katıldı.1940’lı yıllara gelindiğinde Broadway'de tiyatro yönetmenliğini yapmaya başladı. Bu dönemde Arthur Miller, Tennessee Williams gibi yazarlarla samimiyet kurdu. Broadway’de başarısını gösterdikten sonra Hollywood’a geçiş yaparak, ‘Gentleman’s Agreement’ filmi ile 1949’da en iyi film Oscar'ını kazandı. 1951’de Marlon Brando’nun kariyerine ‘A Street Car Named Desire’ ile müthiş bir ivme kazandırdı.Soğuk Savaş zamanı ABD temsilciler meclisi tarafından Amerikan karşıtı faaliyetleri izleme komitesi adını verdikleri bir kurul toplandı. Kurulun amacı, Joseph Mccarthy öncülüğünde anti-komünist bir propaganda yürütüp, önde gelen aydınların hepsini sorgulamak ve yargılamaktı. Bu da meşhur ‘Cadı Avı’ denilen süreci başlattı.Bu isimler arasında Group Theatre'den arkadaşları Clifford Odets, J. Edward Bromberg, Lewis Leverett, Morris Carnovsky, Phoebe Brand, Tony Kraber, Ted Wellman ve Paula Miller gibi isimler vardı. Birçok yönetmen, aktör, yapımcı ve senaristin kariyerini hatta hayatını bitiren bu olay sonrası Elia Kazan, belki de ölene dek sürecek bir linç kampanyasının içinde kendini buldu.Lakin Elia Kazan, daha sonra yaptığı açıklamalar ile yaptığından pişman olmadığı tavrını takınarak, asla özür dilemedi. Hatta bir gazetecinin “Bu kadar genç görünmenizi neye borçlusunuz?” sorusuna “Düşmanlarıma” cevabını vererek, komüniteye meydan okurcasına tavır gösterdi.Devamında James Dean'in başrolde oynadığı “East of Eden” ile Cannes, Altın küre gibi büyük ödüllere oynadı ve yine kazandı.1976 yılına gelindiğinde Robert De Niro ve Jack Nicholson gibi isimlerin olduğu son filmi “The Last Tycoon”u çekene kadar, arada çektiği Baby Doll, Viva Zapata, America America, The Visitors gibi filmler ile birçok ödül ve takdir kazandı ve sonrasında inzivaya çekildi.Ayrıca 1983’te Yılmaz Güney’in hayranı olduğunu söyleyen Kazan, Duvar filmi setini ziyaret ederek, kırık Türkçesiyle Yılmaz Güney’le sohbet etmiştir.Programda Yaşar Kemal ile dostluğu, İstanbul ve Türkiye sevgisi hakkında samimi açıklamalar yaptı. Hatta daha sonrasında Zülfü Livaneli “Elia İle Yolculuk” kitabını kaleme alarak, okuyucuları Elia ile baş başa bir yolculuğa çıkardı.Hollywood'daki meslektaşları arasında böylesine kötü şöhrete sahip bir yönetmenin bu ödüle layık görülmesi epey sansasyon yarattı. Hatta ödül töreninin yapılacağı gece beş yüz kişilik bir grup pankartlarla Akademi'yi protesto etse de, Akademi kararından vazgeçmeyerek Elia Kazan’a ödülünü teslim etti.Geriye sansasyon dolu ama bir o kadar da görkemli bir hayat, birçok düşman ve unutulması imkansız filmler bıraktı.
Yoldaşlarını satması çok kötü olmuş:(