İstanbul'dan Hollywood'a Uzanan Efsanevi Bir Yolculuk: Elia Kazan'ın Hayatı

Kayseri kökenli Rum bir ailenin ‘Kazancıoğlu’ soyadıyla İstanbul’da dünyaya gelen Elia Kazan, henüz dört yaşındayken New York’un Harlem’deki yunan mahallesine göç etmiştir.

Annesi oğlunun Amerikan kültürüyle asimile olmasını isterken, babası tam tersine New York’ta fesle dolaşacak kadar kültürüne bağlı bir adamdı. Annesinin isteğiyle Williams Collage’ye giren Elia, okulu bitirdikten sonra Yale Üniversitesinde drama okuluna gitti ve o dönemin sol görüşlü tiyatro topluluğu olan ‘Group Theatre’e katıldı.

Bu dönemde aktif olarak siyasetle uğraşırken, sol fraksiyonların hepsini denedi. Bu süreç onun için birkaç sene bile sürmese de sonrasında sıkı bir komünist olmaya devam etti.

1940’lı yıllara gelindiğinde Broadway'de tiyatro yönetmenliğini yapmaya başladı. Bu dönemde Arthur Miller, Tennessee Williams gibi yazarlarla samimiyet kurdu. Broadway’de başarısını gösterdikten sonra Hollywood’a geçiş yaparak, ‘Gentleman’s Agreement’ filmi ile 1949’da en iyi film Oscar'ını kazandı. 1951’de Marlon Brando’nun kariyerine ‘A Street Car Named Desire’ ile müthiş bir ivme kazandırdı.

1950'lerde komünist geçmişi ile başı belaya girdi ve hayatı tamamen değişti.

Soğuk Savaş zamanı ABD temsilciler meclisi tarafından Amerikan karşıtı faaliyetleri izleme komitesi adını verdikleri bir kurul toplandı. Kurulun amacı, Joseph Mccarthy öncülüğünde anti-komünist bir propaganda yürütüp, önde gelen aydınların hepsini sorgulamak ve yargılamaktı. Bu da meşhur ‘Cadı Avı’ denilen süreci başlattı.

Cadı Avı'nın sorguladığı kişiler arasında Elia Kazan’da vardı ve başlarda dirense de sonrasında pes edip komiteye birçok komünistin ismini vermek zorunda kaldı.

Bu isimler arasında Group Theatre'den arkadaşları Clifford Odets, J. Edward Bromberg, Lewis Leverett, Morris Carnovsky, Phoebe Brand, Tony Kraber, Ted Wellman ve Paula Miller gibi isimler vardı. Birçok yönetmen, aktör, yapımcı ve senaristin kariyerini hatta hayatını bitiren bu olay sonrası Elia Kazan, belki de ölene dek sürecek bir linç kampanyasının içinde kendini buldu.

Hatta Arthur Miller Cadı Kazanı oyununu yazıp, sahneleyerek eski dostunu ağır bir dille eleştiriye mahkum etmiştir.

www-tc.pbs.org

Lakin Elia Kazan, daha sonra yaptığı açıklamalar ile yaptığından pişman olmadığı tavrını takınarak, asla özür dilemedi. Hatta bir gazetecinin “Bu kadar genç görünmenizi neye borçlusunuz?” sorusuna “Düşmanlarıma” cevabını vererek, komüniteye meydan okurcasına tavır gösterdi.

Garip bir şekilde kariyerinde sanatsal açıdan bir zarar görmedi ve büyük filmler çekmeye devam ederek, Marlon Brando'nun başrolünde oynadığı “On The Waterfront” filmi ile en iyi yönetmen Oscar'ını kazandı.

Devamında James Dean'in başrolde oynadığı “East of Eden” ile Cannes, Altın küre gibi büyük ödüllere oynadı ve yine kazandı.

1976 yılına gelindiğinde Robert De Niro ve Jack Nicholson gibi isimlerin olduğu son filmi “The Last Tycoon”u çekene kadar, arada çektiği Baby Doll, Viva Zapata, America America, The Visitors gibi filmler ile birçok ödül ve takdir kazandı ve sonrasında inzivaya çekildi.

Özüne dönmeye ve dünya sinemasını desteklemeye karar veren Elia Kazan sık sık Türkiye'yi ziyaret edip, Türk edebiyat ve sinemasını destekledi ve reklamını yaptı.

Ayrıca 1983’te Yılmaz Güney’in hayranı olduğunu söyleyen Kazan, Duvar filmi setini ziyaret ederek, kırık Türkçesiyle Yılmaz Güney’le sohbet etmiştir.

1997 yılında Zülfü Livaneli'nin hazırlayıp sunduğu “Aklın Yolu” programına konuk oldu.

Programda Yaşar Kemal ile dostluğu, İstanbul ve Türkiye sevgisi hakkında samimi açıklamalar yaptı. Hatta daha sonrasında Zülfü Livaneli “Elia İle Yolculuk” kitabını kaleme alarak, okuyucuları Elia ile baş başa bir yolculuğa çıkardı.

1999 yılına gelindiğinde Akademi, 'Yaşam Boyu Başarı Oscar'ını' Elia Kazan'a vermeye karar verdi.

Hollywood'daki meslektaşları arasında böylesine kötü şöhrete sahip bir yönetmenin bu ödüle layık görülmesi epey sansasyon yarattı. Hatta ödül töreninin yapılacağı gece beş yüz kişilik bir grup pankartlarla Akademi'yi protesto etse de, Akademi kararından vazgeçmeyerek Elia Kazan’a ödülünü teslim etti.

Akademi'nin ödül töreninden sonra tamamen sessizliğe bürünen Elia Kazan, dört yıl sonra, 28 Eylül 2003'te Manhattan'daki dairesinde doksan dört yaşında vefat etti.

Geriye sansasyon dolu ama bir o kadar da görkemli bir hayat, birçok düşman ve unutulması imkansız filmler bıraktı.

Yolu Bir Zamanlar Bu Topraklardan Geçmiş 15 Ünlü İsim
Kurşuna Dizilerek Öldürülen Romanya'nın Eski Diktatörü Nikolay Çavuşesku'nun Şaşırtıcı Hayatı
Dehşet Verici Şekilde Akıllara Kazınan Seri Katil Ted Bundy'nin Kurbanlarına Yaptığı Korkunç Şeyler

Popüler İçerikler

18 Yaşındaki Şampiyon Balerin Eylül Sıla Ilgaz, Aile Evindeki Odasında Ölü Bulundu
Narin Güran'ın Babası Arif Güran İlk Mahkeme Sonrası Konuştu: "Kızımı Nevzat Bahtiyar Katletti"
Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho ile İlgili İspanya'dan Transfer İddiası Var
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
12.02.2021

Yoldaşlarını satması çok kötü olmuş:(

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ