İstanbul'da Modernizmin Agorası Olan 14 Pasaj

Walter Benjamin Pasajlar’da 19. yüzyıldan itibaren yükselen modernizmi ve kentin yeni çehresiyle kentlilerin ilişkilerini irdelerdi.

İstanbul’da da dönemin ruhuna uygun olarak aynı yıllarda çoğalan, iki sokağı birbirine bağlayan bu yapılar, Türkiye’nin de ilk alışveriş merkezleriydi aslında. Ama bugün bildiğimiz AVM’lerden daha sıcak ve samimi ortamlara sahiptiler.

1. Görkemli kubbe altında sıralanan masalarıyla tarihi Çiçek Pasajı

1940’lardan itibaren merkezindeki görkemli kubbe altında sıralanan masalarıyla şimdilerde Beyoğlu’nun en eğlenceli, en renkli pasajlarının başında gelir.

Sultan Abdülhamit ve Abdülaziz’in pek sevdiği ünlü Naum Tiyatrosu, 1870’teki Beyoğlu yangınından zarar görünce, burayı banker Hristaki Zografos Efendi satın aldı. 1876 yılından bu yana hizmet veren bu tarihi bina Paris tarzında bir mimariye sahip olup 24 dükkan ve 18 lüks daireye ev sahipliği yapmaktadır.

2. Beyoğlu'nda Küçük Sahne'nin Ev Sahibi Atlas Pasajı

İstiklal Caddesi'nde yer alan bir diğer tarihi güzellik Atlas Pasajı'dır. 1877 yılında Çiçek Pasajı'nın inşasından kısa bir süre sonra hizmet vermeye başlamıştır. Arkasında bulunan 3 katlı blok ile birleştirilip günümüzde kullanılan halini almıştır.

1930'lu yıllardan itibaren İstanbul'un simgesi haline gelmiş Atlas Pasajı'nın içerisinde Atlas Sineması, Mulen Ruj Gazinosu, Kulis Bar ve Küçük Sahne gini mekanlar yer almaktadır.

3. İlklerin pasajı: Suriye Pasajı

Türkiye’nin ilk sineması, Santral Sineması bu pasajda açıldı, çift asansör sistemi ilk bu binada kullanıldı. Pasaj, 1901’de Suriye uyruklu Hasan Halbuni Paşa ile o dönemde İstanbul Ticaret Odası başkanı olan akrabası Mehmet Abud Paşa tarafından yaptırıldı. Neoklasik üslupta bir cepheye sahip olan yapıyı mimar Demetre Th. Bassiladis projelendirdi. 1908’de tamamlanan pasaj, alt katı çarşı, üst kısımları konut olarak tasarlanmış ilk binaydı.

4. Tünel apartmanları olarak da adlandırılan: Tünel Pasajı

Tünel çıkışının tam karşısında bulunan, Tünel Apartmanları olarak da adlandırılan pasaj, neoklasik üslupta inşa edilmiştir. 

T geçitli üstü açık tipteki pasaj 1883’te inşa edildi. Sümbül Sokak’ı Asmalımescit’e bağlayan pasajın ilk sahibi bir Osmanlı Musevisiydi. Yapılardan ikisine Ensiz Sokağı’ndan, birine ise Sümbül Sokak’tan girilen pasajın zemin katındaki dükkânlarını korint başlıklı sütunlar süslüyordu.

1960’lardan itibaren restorasyon geçiren pasajda üç yapının dış cephesi birleştirildi ve pasaj bir çeşit hana döndü. Özellikle son yıllarda Asmalımescit’in popülerliği artınca bu pasaj yeniden keşfedildi ve pasajda birbirinden güzel kafe ve restoranlar açıldı.

5. Eski Beyoğlu'nun simgesi bu pasaj pastane adını verince: Markiz Pasajı

Eski Beyoğlu’nun simgesi bu pasaj, 1840’ta Passage Oriental (Şark Aynalı Pasajı) adıyla açıldı. 

Dönemin ünlü pastanesi Lebon, 1940’ta yerini Markiz Pastanesi’ne bırakınca bilmeden pasajın kaderini de değiştirdi. Markiz yıllar içinde nefis pastaları, ünlü müdavimleriyle adeta devleşti; 2003’te restore edilen pasaj da adını bu pastaneden aldı. Üstelik Haldun Taner ve Markiz’i kurtarma kampanyaları olmasa burası 1970’lerde az daha bir oto yedek parçacı olacaktı.

Yapıldığı dönemden itibaren beş katı ve 25 mağazasıyla Beyoğlu’na her daim canlılık katan pasajdaki ünlü Markiz şimdilerde yerini başka bir yemek mekânına devretti. 174 yıllık  pasaj bugün kapalı.

6. Dönemeçli sahaf cenneti Aslıhan Pasajı

Aslıhan Pasajıİstanbul'un Beyoğlu ilçesinin Balık Pazarı bölgesinde yer alan iki katlı bir sahaflar pasajı. Meşrutiyet Caddesi üzerine konumlandırılmış çarşı, eski kitap, dergi, çizgi roman, poster satan dükkânlardan oluşmaktadır. Pasajda muhtelif müzayedeler de gerçekleştirilmektedir.

Pasajın bulunduğu bölgede eskiden meyhânelerin, kunduracıların ve berberlerin yer aldığı ve dar bir geçit üzerine kurulmuş tarihi Krepen Pasajı bulunmaktaydı. Edip Cansever, Cevat Çapan, Behçet Necatigil ve Sait Faik’in sıkça gittikleri mekanlara ev sahipliği yapıyordu.

7. İstiklal Caddesi'nin gözbebeklerinden Aznavur Pasajı

1800’lerin sonunda buradaki iki ünlü kafenin, Andrea’nın Cafe Commerce’inin ve Pandeli Kastranakis’in Cafe de Pera’sının yıkılmasıyla Aznavur Pasajı yavaş yavaş yapılanmaya başladı. Başta yarım pasaj şeklinde inşa edilen Aznavur, 1924’te Tepebaşı yönünde Aznavur’un oturduğu evin altından bir geçitle birleştirilince bugünkü halini aldı. Hatta dönemin İtalyan mimarisinden izler taşıyan pasajda, 1940’lara kadar Alexander Vasiliyadis’in kimyahanesi ve laboratuarı vardı.

Aznavur Pasajı’nda 28 mağaza ve pek çok kafeterya bulunuyor. Alt katında çeşit çeşit takılar, ikinci el kıyafetler ve orijinal hediyelik eşyaların bulunduğu pasaj, turistlerin uğramadan geçmediği yapıların başında geliyor.

8. Abdi İpekçi ve Teşvikiye caddelerini birbirine bağlayan Milli Reasürans Pasajı

Çarşı mı pasaj mı tartışmaları devam ederken çoğu kişi tarafından burası modern bir pasaj kabul edilmiştir. Milli Reasürans Pasajı, Demokrasi Parkı ve Teşvikiye’yi birbirine bağlıyor.

Gündüz butikleri ve kitabevi konukları için kapılarını açarken, akşam Zanzibar, Corridor, Touchdown, On ve Kerem Görsev Caz Bar gibi mekânlar burayı gece hayatının uğrak yerlerine dönüştürüyor.

9. Dar bir kapıdan ferah bir avluya açılan Hazzopulo Pasajı

Şimdilerde İstiklal Caddesi'nde dar bir kapıdan Danışman Geçidi’ne geçisi sağlayan bir noktada konumlanmaktadır. 1871’de tüccar Hacopulo’nun yaptırdığı pasajda, önceleri üst katta evler, alt katta dükkânlar bulunuyordu. Hatta Ahmet Mithat Efendi’nin matbaası buradaydı ve burası bu yüzden Jön Türklerin de buluşma yeriydi.

Bugün hâlâ ihtişamını koruyan beş katlı pasaj, aslında iki büyük yangın atlattı, iki restorasyon geçirdi. Şimdilerde çantacılar, takıcılar, kitapçılar, Hazzo Pulo Restoran ve Şarap Evi’nden oluşan 40 mağazanın yer aldığı bir pasaj durumunda.

10. Charlie Chaplin'in ünlü Modern Zamanlar'ı Elhamra Pasajı'nda izleyiciyle buluştu.

1827’de Cenevizli Barthelemy Giustiniani önce burada bir tiyatro yaptırdı. Tiyatro sonradan kapanınca, bina 1920’de Zade Sait Bey’e satıldı. Üç sene sonra Osmanlı Neoklasik üslubunda yeniden inşa edilen Elhamra tam bir geçit olmamasına rağmen, dükkânlara doğru giden geniş koridorundan ötürü pasaj olarak anıldı.

Burasının bir de sürprizi vardı: Elhamra Sineması. Charlie Chaplin’in ünlü Modern Zamanlar’ı ve Türkiye sinemasının ilk sesli filmi İstanbul Sokaklarında ilk defa burada izleyiciyle buluştu.

11. Terkos Pasajı sahiplerinden Giraud D'Andria ile Michel D'Andria buradaki apartmanlardan birinde oturuyorlardı

D’Andria ailesi tarafından 1880’li yıllarda yaptırılan pasajda başta Jorj Ruggieri’nin lokantası yer alıyordu. Aynı dönemde pasajın sahiplerinden Giraud D’Andria ile Michel D’Andria buradaki apartmanlardan birinde oturuyorlardı. 1924’te gelen Georges Dassira ve sonrasında Laszlo Boronkay ise Çardaş adı verdiği lokantayı burada işletti.

12. Galatasaray'ı Balık Pazarı'na bağlayan bir noktada: Avrupa Pasajı

Bugün Galatasaray’ı ve Balık Pazarı’na bağlayan bu pasajın yerinde, 1861’de Jardin des Fleurs Tiyatrosu açılmıştı. Tiyatro 1870’deki Beyoğlu yangınında küle dönünce, arazinin sahibi Mr. Scribe bugünkü ünlü Avrupa Pasajı’nı yaptırdı.

Eskiden düğmecilerin ve kemercilerin yer aldığı, zemini mermer kaplı pasajda bugün 22 dükkân bulunuyor. Her dükkânın üstünde de ayrıca iki kat yükseliyor. Dükkânların pasaja bakan üst cephelerinde karşılıklı kadın heykelleri gözünüzü okşarken pasajın çatısı ise tamamen camla örtülü. Dükkânların aralarında aynalar konduğu için buraya Aynalı Pasaj da deniyor.

13. Halep Pasajı yazmasına rağmen sinema sevenler burayı sinemasından ötürü Beyoğlu sineması diye bilir.

Halepli M.Hacar tarafından 1885 yılında yaptırılan pasaj Hacar’ın Halepli olması nedeniyle Halep Pasajı olarak anılıyor. Günümüzde, alt katındaki Beyoğlu sineması olması nedeniyle Beyoğlu Pasajı olarak da biliniyor. Binanın arka kısmına 1885 yıllarında, ahşaptan, pasajla giriş-çıkış sağlayan Pera Sirki (Cirque de Pera) kuruluyor. 1904 yangınından sonra Mimar Campanaki sirk alanına tiyatro binası şekli veriyor ve ismi Varyete Tiyatrosu oluyor.

14. Konaktan Pasaja: Beyoğlu Rumeli Pasajı

İstiklal’de Galatasaray’a doğru yürürken sağda, halk arasında TKP binası olarak bilinen dar bir sokak görünümündeki Rumeli Pasajı, yine Ragıp Paşa’nın gayrimenkul yatırımları arasındaydı. Paşa aslında 1894’te burayı konak olarak yaptırdı. Konak hayatının sona ermesiyle işyerine dönüştü. İtalyan mimarisinden izler taşıyan pasajın biri İstiklal’e diğeri Öğüt ve Mayacı sokaklara açılan iki kapısı vardı.

Üç bloktan oluşan pasajdaki C blok dış cephesi ve içi onarılınca sanat atölyesine dönüştü. Girişte aksesuar satan tezgâhları geçince asansörlerin karşıladığı binada oyuncuların müdavim olduğu Oyuncular Tiyatro Kahve, Monalisa ve Rumeli gibi mekânlar yer alıyordu. Ne yazık ki yakın zamanda Beyoğlu’ndaki otel furyasından bu pasaj da nasibini aldı ve kapandı.

Uygun Fiyatlarla Pasaj Alışverişi: İstanbul'daki Saklı Cennet Terkos Pasajı
Beyoğlu'nda Mutlaka Görmeniz Gereken 10 Mekan
Tarihi Hazzopulo Pasajı 'Ruhsat' Baskısıyla Boşaltılmak İsteniyor

Popüler İçerikler

Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı
"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi