Marmara Denizi’nin antropojenik baskıların altında olduğunu belirten Prof. Dr. Okyar, şunları söyledi:
'Evsel, endüstriyel kirlilik var. Tarım sularının girmesi sebebiyle besin tuzu yönünden sürekli zenginleşiyor. Geçen yıllarda bu sonuçlardan dolayı müsilajı yaşadık. Aşırı balıkçılık yönünde çalışmalar var. Endüstriyel balıkçılık çok ciddi. Kıyısal alanların habitat tahribatı var. Doğal habitatı bozarak yapay bir ortam sağlıyoruz. Bu denizanası organizmalarının larval safhalarını kendilerini tutunabileceği, sayılarını artırabileceği ortam yaratıyoruz. Bunlar da bu fırsatı değerlendiriyorlar. Artan sıcaklıkla birlikte de metabolizmaları hızlandığından yoğun bir şekilde artış gösterip yayılım alanlarını genişletiyorlar. Artık bizim için normalleşti.
İstanbul Boğazı’nda Marmara Denizi’nde uzun yıllardan beri gördüğümüz yerli türü olarak kabul ettiğimiz Ay denizanası dediğimiz bir tür. Beyaz ve zehir etkisi çok yüksek olmayan bir tür. Ama tüm denizanaları zehirli hücreleri içerirler. İnsana da temas ettiğinde o bölgeyi tahriş edebiliyor. Cildinizde, yanma, kaşınma, şişme görülebilir. Özellikle hassas ciltli insanlar böyle bir temas yaşamışsa mutlaka deniz suyuyla temizlesinler. Marmara Denizi’nde zehri daha yüksek miktarda olan türler de var. O türler, şu an için aşırı artış yapmıyor. Marmara Denizi’nde yeni denizanası türlerini kaydetmeye başladık.'