Issız Cennet: Sadece Cesur Yüreklerin Gidebileceği İş ve Ev Öneren Muhteşem Ada!

Size desek ki, her şeyi bırakıp çekip giderek 6 ay boyunca güzeller güzeli ve hiç kimseciklerin olmadığı bir adada, üstüne para kazanarak yaşama şansınız var; ne cevap verirdiniz? 

Cevabım 'evet' olurdu diyorsanız, Tasmanya Parklar ve Vahşi Yaşam Servisi'nde şu sıralar tam size göre bir iş olabilir! Üstelik de bu iş, bir insanın ömrü hayatında yaşayabileceği belki de en tuhaf ve en muazzam deneyimlerden biri. Hiç lafı uzatmayalım; hep beraber Maatsuyker Adası'na doğru masalsı bir yolculuğa çıkıyoruz!

Öncelikle "Neresi bu Maatsuyker Adası?" dediğinizi duyar gibiyiz.

Aslında burası, Maatsuyker Adaları olarak bilinen bir minik adalar topluluğu. Avustralya'ya bağlı en büyük ada olan Tasmanya'nın güneybatısında kalıyorlar; yaklaşık 10 km kadar açığında.

Maatsuyker Adası ise, bu adalardan en uçtaki. Bundan sonrası birkaç ufak kayalık sadece. Haliyle, buraya Avustralya'nın da en ücra toprakları demek yanlış olmaz.

186 hektarlık minik bir ada olan Maatsuyker, Vahşi Yaşam Dünya Mirası olarak kabul ediliyor.

Muhteşem bir yeşillikle bezeli ada bilhassa yelkovan kuşları ile, Yeni Zelanda ve Avustralya'ya özgü kürklü foklar, deniz filleri gibi kuluçkadaki memeliler, ve daha pek çok canlı türü için çok çok önemli bir habitat teşkil ediyor.

Gerçekten de eşsiz bir görüntü.

Gözünüzü ufka diktiğiniz an tam manasıyla dünyanın en ucuna bakıyorsunuz.

Adadaki en müstesna şey ise tabii ki 125 yılı bulan geçmişiyle bu deniz feneri.

Maatsuyker Adası deniz feneri, Avustralya'da halen fenerciler tarafından işletilen son deniz feneri idi. Adanın en güney ucunda bulunan fenerin yapımı 1891 yılında tamamlanmış. 

Şimdi artık otomatik olarak işletilen fenerin fenercileri ise, hep bu ücra adanın yegane sakinlerini oluşturmuşlar.

Son derece fotojenik görüntüsü bir yana, elbette bu kadar tuhaf ve uzak bir lokasyona inşa edilmesi sebepsiz değil.

Ekvatorun 40* ile 50* arasındaki kuzey ve güney enlemleri aşırı şiddetli rüzgarların görüldüğü bir bölgedir. Burası 'Kükreyen Kırklar' olarak bilinmekte. 

İşte Maatsuyker Adası tam da buradan gelen inanılmaz sert dalgalar ve fırtına nedeniyle deniz taşıtları için ciddi tehlike arz ediyor. Modern navigasyon teknolojilerinin icadından önce sayısız gemi bu noktalara feci biçimde çarparak kaza yaptığından, ikaz niteliğindeki bu deniz feneri inşa ediliyor.

Gelelim Parklar ve Vahşi Yaşam Servisi'nin Maatsuyker Adası'nda çalışacak gönüllüler aradığı ilanın detaylarına.

İlanın Facebook metninin göze son derece cazip göründüğü bir gerçek 🤔

'Hayatın bitmeyen koşturmasından yorulduysanız ve 6 ayınızı okyanus dalgalarının sesi eşliğinde geçirmek ilginizi çekerse, tam size göre bir işimiz olabilir. 

Parklar ve Vahşi Yaşam Servisi,  izole ve muhteşem Maatsuyker Adasına önümüzdeki 2 yıl için gönüllü bekçiler arıyor.'

Başvuracak kişilerde aranan özellikler ile yapılacak işin mahiyeti de ilk bakışta pek zor görünmüyor açıkçası!

Kendi kendine yetebilen, sağlıklı bir birey olmanız, ücra yerlerde yaşayıp çalışabilme becerisine sahip olduğunuzu kanıtlayabilmeniz yeterli. 

Sizden beklenen iş ise bitkiler ve tüm florayla ilgilenmek, çeşitli onarım işleri, ve de kullandığınız alet ve ekipmanların düzenli bakımları ile gerekirse onarımlarını yapmak.

Bunlara ek olarak ise, Meteoroloji Bürosu için günlük olarak hava durumunu gözlemeniz gerekiyor.

Bunun için özel bir eğitim alıyorsunuz ve karşılığında da size para ödeniyor.

Adaya transferiniz kuruma ait bir helikopter ile gerçekleştiriliyor.

Çünkü zaten anlaşıldığı gibi, 'yol yok iz yok bir yer' burası. 

Gönüllüler ya Eylül - Mart, ya da Mart - Eylül olacak şekilde kendi vardiyalarını seçebiliyorlar ve buna göre de transferleri gidiş-dönüş (tam ve kesin tarihli bir biçimde) organize ediliyor.

Hemen bir not verelim; bu cennet köşesine bir başınıza, yapayalnız gidemezsiniz.

Kendi güvenliğiniz için ve ayrıca iş bölümü de gerektireceğinden, en az 2 kişi olmak zorundasınız. Bu kişi eşiniz, dostunuz ya da bir yabancı olabilir.

Fotoğrafa bakınca, tek yerine 2 kişi olmak da zaten hiç de kötü bir fikir gibi gözükmüyor.

Görevi ilginç yapan bir diğer kısımsa, konaklama yeriniz.

Bu gördüğünüz ev de tıpkı deniz feneri gibi 19. yüzyıldan kalma ve önceden fenercilerin, artık ise gönüllülerin konaklaması için kullanılıyor. Fotoğraftaki ölçek sizi yanıltabilir. Yapının büyük kısmı alet edevat ile diğer gerekli olan her şeyin korunaklı biçimde muhafazası için. 

4 oda, 1 salon, 1 mutfak ve 1 banyodan oluşan bu evi partnerinizle paylaşıyorsunuz.

Buraya kadar şahane geldik. Ama tabii tamamen izole bir ortamda olacağınızı düşünerek işin zorluklarına da değinelim!

Öncelikle siz ve partneriniz iki yıllık bir sürede altışar ay boyunca tamamıyla yalnız olacağınız gibi, bu görev TV ya da Wi-Fi gibi vakit geçirmeye yardımcı her türden modern hayat konforundan da ayrı düşmeyi gerektiriyor.

Yine de bir AM radyonuz, bir acil çağrı radyonuz, hava durumuna göre çalışmayabilen bir acil durum telefonunuz, ve bir de tek bir adet küçük, portatif bir ısıtıcınız var gerçi. 🤔

Adaya gelirken kişi başı 325 kg yük taşıma hakkınız var ve buna aklınıza gelebilecek HER ŞEY dahil.

Gıdadan nevresim takımına, ada içinde kendinize göre kullanmak isteyeceğiniz her türden donanım, vakit geçirme ve ulaştırma aracına varıncaya kadar. 

Sadece üçüncü ayın bitiminde, bir kereliğe mahsus olarak dışarıdan ilave tedarik yapılabiliyor.

Bu durumda pek tabii, gıda "biraz" sorun olabilir.

Çoğu gıda ürününün, bilhassa da taze sebze meyveler ile süt ürünlerinin raf ömrü son derece kısa sonuçta. Adada kendi sebze ve meyvelerinizi yetiştirebileceğiniz bir alan var. Burada ekim dikim yapabiliyorsunuz. Ancak et ve süt ürünlerini saklayabileceğiniz bir derin dondurucu vb taşımadıysanız bunları düzenli tüketebilmek söz konusu değil.

Ayrıca her ne kadar rahat bir iş gibi görünse de, aslında pek de öyle olmadığını ise eski gönüllüler anlatıyor.

Her şeyden önce fotoğraflardan anladığınız üzere kilometrekarelerce ot var ve düzenli olarak biçip, yolup, temizlemelisiniz.

Meteoroloji için günde 2 kez hava raporu iletme görevi ise, adanın tepesindeki gözlem noktasına kilometreler uzunluğunda bir mesafeyi günde gidiş-geliş 4 kez almanız anlamına geliyor; hava koşulları ne olursa olsun.

Şiddetli fırtınaların yarattığı çetin koşullara başlangıçta da değinmiştik.

Maatsuyker Adasında maksimum rüzgar saatte 176 kilometreye kadar ulaşabiliyor ve yılın da neredeyse 250 günü yağış var.

Şiddetli rüzgardan kırılan, kopan, tahrip olan şeyleri onarmaya çalışmanın fazlasıyla zaman aldığını; bununla beraber evin de gerçekten soğuk olduğunu, ve ısıtıcının da yetmediğini belirtmiş eski gönüllülerden Gary Miller..

Hepsinin yanında, bu cennet parçası görünümlü adanın kapkaranlık fırtınalı bir havada insanı korkudan ağlatabileceği de bir gerçek.

Bizzat içinde olduğunuz bir korku filmine dönüşebileceğine şüphe yok.

Son olarak "ilgimi çekti" diyenler için hemen hatırlatalım; ilana başvurular 30 Ocak 2017 tarihinde sona eriyor!

İlla daha detaylı inceleyip bilgilenmek istiyorum derseniz, ihtiyacınız olan her şey bu iki linkte mevcut:

http://www.parks.tas.gov.au 

Wildcare | Home

Elbette herkese göre bir görev olmadığı ortada. Ama insana 'Aslında var ya, karartacaksın gözünü' dedirtmiyor da değil...

Popüler İçerikler

151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
YORUMLAR
24.01.2017

Bana shining filmini anımsattı. Yok almayayım ben.

25.01.2017

şuanda tam olarak kafayı yemedim iyice sıyırdığım zaman bu işi düşüncem :))))

25.01.2017

kalanını da orda yersin

25.01.2017

Attım CV'yi İngilizceme de "çok iyi" yazdım.

TÜM YORUMLARI OKU (14)