Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye’nin İsrail’e jet yakıtı veya petrol satmadığını söyledi ancak ekledi: “Türkiye’den transit satışlar var.”
Kerkük’ten petrol boru hattıyla gelen ve Ceyhan’dan gemilere yüklenen Kürt petrolleri, İsrail’in Aşkelon limanı başta olmak üzere farklı ülkelerdeki limanlara ulaştırılmıştı. Türkiye’nin satışlara aracılık ettiği ve petrol gelirlerini Halkbank’ta sakladığı biliniyordu. Son olarak hafta içinde Kürt bakanlar Türkiye’ye petrol gelirini almak için ziyaret gerçekleştirmişlerdi.
Bakan Yıldız, Adana’nın Ceyhan İlçesi’ndeki Deniz Terminali’nde düzenlenen ‘BTC’de 2 Milyar Varil Sevinci’ kutlama törenine katıldı. Konuşmasında yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine değinen Yıldız, seçim öncesinde farklı dezenformasyonlarla karşılaştıklarını söyledi.
MHP ve CHP’nin ‘Çatı adayı’ Ekmeleddin İhsanoğlu’nun, “Sosyal medyada gördüm ve hatırladım. Yine OECD’ye benzer bir durum Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nda yaşandı. Türkiye yine imzaladı” açıklamalarına değinen Yıldız, iddiaların gerçek dışı olduğunu söyledi. Yıldız, şöyle konuştu:
“Ekmeleddin İhsanoğlu, Uluslararası Atom Enerji Ajansı’nda İsrail’in veto edilip edilmemesiyle alakalı başlık sundu. Çok açık söylüyoruz Türkiye’nin Uluslararası Atom Enerji Ajansı’nda İsrail’i veto hakkından vazgeçtiğine dair haber gerçeği yansıtmıyor. Bu bilgileri kendisine verenlerin tekrar tekrar teyitten geçirmesi gerekiyor. Şimdiye kadar yaptığı hizmetlerden Türkiye’ye ve diğer Müslüman ülkeler ne kadar fayda sağlamıştır, bunlar tabi ki önümüzdeki günlerde tartışılacak. Ama bu yanlış bilginin buradan düzeltilmesi lazım.”
Türkiye’nin İsrail’e jet yakıtı sattığı iddialarıyla ilgili de konuşan Bakan Taner Yıldız, şunları söyledi:
“Ben bunu bir kaç kez söylemiş olmama rağmen acaba bundan sonra farklı bilgi verecek mi diye beklenti var. Son olarak söylüyorum jet yakıtıyla alakalı İsrail’e bir satış gerçekleştirilmemiştir. Eğer İsrail üzerinden bir politika geliştirmek istiyorsanız, bunu yalan üzerine koymanız gerekmiyor. Bunu gerçekler üzerinden de yapabilirsiniz. Biz Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak herhangi bir petrol satışını ve herhangi bir jet yakıtı satışını İsrail’e gerçekleştirmiş değiliz. Türkiye’den transit satışlar var. Bunu herhangi bir firma satmış olabilir. Ama açık yüreklilikle söylüyorum Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak Başbakanımıza atfen söylenmiş olan jet yakıtları satışı gerçekleşmemiştir.”
Türkiye’nin birbiriyle çatışan büyük güç odaklı projelerin gerçekleştiği ülke haline geldiğini kaydeden Bakan Yıldız şöyle devam etti:
“Doğu Akdeniz ile Güney Kıbrıs ve İsrail’in bulunduğu bir ortamda siyasi fizibilitenin çok daha hızlı bozulduğunu görüyoruz. Biz bunu önceden de belirtmiştik. İsrail’in özellikle son zamanlarda gerçekleştirdiği Gazze işgaliyle beraber zulmü bu projelerimiz önünde çok ciddi bir engel oluşturuyor. Bu yalnızca bir insanlık suçu değildir bu Gazze işgali dünyanın İsrail ve Gazze’de sınıfta kaldığının resmidir. Ramazan ayındayız ve Müslüman kardeşlerimizin orada açıkça zulüm görmesini hiçbir şekilde hoş göremeyiz ve bununla alakalı tüm uluslararası girişimler yapılıyor.”
Botaş International Limited’in (BIL), 2001 yılında Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Ham Petrol Boru Hattı’nı işletmekle görevlendirildiğini anlatan Yıldız şöyle konuştu:
“Buradan akan petrolün yüzde 6,75′lik kısmı, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na (TPAO) ait. Karşılık geldiği rakam 30 milyon varil civarında ve bu Türkiye’nin geliri olarak kaydediliyor. Irak’taki gelişmeleri yakinen takip ediyoruz. Kerkük-Yumurtalık ham petrol hattının nihayet noktası yanı başımızda Adana bölgemizde. Bir köprü ülke olarak burada bulunuyor olmamızın haricinde stratejik olarak da yapacaklarımızın olduğunun bilinmesi lazım. Türkiye coğrafyasından kaynaklanan avantajı yerinde kullanacak. Kerkük Yumurtalık boru hattının kapasitesi yıllık 70 milyon ton, BTC’nin kapasitesi ise 50 milyon ton. Ama sevk ettiği miktarlara baktığımızda, 2 milyar varillik kapasiteye ulaştı BTC. Bugünkü rakamlarla bu 200 milyar dolarlık ciro demektir. Çok ciddi, büyük bir rakam. Bu aynı zamanda boru hattı olmaması halinde İstanbul ve Çanakkale boğazlarından geçişin bu kadar daha fazla yoğunlaştığını düşünelim. Bizim tabiat ve kültür varlıklarımıza ciddi bir katkı demektir. Çevreye duyarlı proje derken bunların her birini kast ediyoruz.”
DHA/Zete