İsmi Dışında Hakkında Pek Az Şey Bildiğimiz Düşman Başına Korku: Klostrofobi

Klostrofobi, diğer fobilere göre daha fazla insanın muzdarip olduğu, kapalı yerde kalma ya da dar giysiler giymeye yönelen korkuyu ifade etmektedir. Peki bu korkunun altında yatan sebep nedir? Neden bazı insanlar kapalı alanlarda kalmaktan büyük korku duyarlar?

Her şeyden önce klostrofobi, bir kaygı bozukluğudur.

Klostrofobik kişiler kapalı ve dar alanlarda kaldıklarında yoğun bir anksiyete yaşarlar ve bulundukları yerden hiçbir çıkış olmadığı, hayatlarının geri kalanını o mekâna kapalı şekilde geçirecekleri hissini yaşarlar. Bu korkunun mantıksız olduğunu bilseler bile yaşadıkları kaygının önüne geçemezler. Bu fobiye sahip olan insanların kısa süreli bir aktivite de olsa asansöre binmekten kaçınmalarının sebebi de tam olarak budur.

Bu fobiye sahip olan insanlar bir yerde kapalı kaldıklarında benzer semptomlar gösterirler.

Bunlardan en sık rastlananları panik ataktakine benzer terleme, nefes sıkışması, titreme ve bazı ekstrem durumlarda rastlanan kusma ya da bayılmadır. Klostrofobinin sebebine dair yaygın teori, bu fobinin bir takım çevresel ve genetik faktörlerden kaynaklandığıdır.

Fobinin sebebine dair en basit açıklama, çocuklukta yaşanan travmalardır.

Çocuklukta yaşanan kapalı bir alanda bırakılma, örneğin bir dolabın içinde saatlerce tutulma gibi deneyimler ilerleyen yaşamda kişide gerçek ya da hayali bir tehlike hissi uyandırmakta, benzer durumlarla karşılaşmaya yönelik yoğun bir korkuya sebep olmaktadır.

Ancak bu fobi yalnızca çocuklukta değil, yetişkinlikte de gelişebilmektedir.

Travmatik olaylar yalnızca çocuklar için değil, yetişkin insanlar için de mevcuttur. Bir kez kapalı bir alanda uzun zaman bulunması gerekmiş, örneğin asansörde kalmış yetişkin bir insanın yaşamının ilerleyen zamanlarında aynı korkuyu yaşamaktan kaçınmak istemesi, klostrofobinin gelişmesine sebep olabilmektedir. Bunun yanı sıra hastanelerde çekilen MR, haberlerde rastladığımız canlı gömülme ya da maden faciaları gibi vakalar da fobinin ilerleyen yaşlarda ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilmektedir.

Kısacası bu fobi, yalnızca bizzat kapalı kalmamızla değil, yalnızca gözlem yoluyla da ortaya çıkabilir.

Örneğin ebeveynlerinden birinin klostrofobik bir deneyim yaşadığına şahit olan çocuk, kendisi hiç böyle bir durumun içinde bulunmuş olmasa da klostrofobi geliştirebilir. Ancak bu tarz durumlarda kişide klostrofobi gelişme ihtimali, klostrofobiye ya da anksiyeteye genetik yatkınlık gösteren kişilerde daha yüksektir.

Bu da bilim insanlarına klostrofobinin bize evrimin armağanlarından biri olduğunu düşündürmektedir.

Kapalı ortamları korkutucu bulmamız ve bu ortamlarda bulunmaktan kaçınmamızda evrimin rolü büyüktür. Kapalı kalmak büyük ihtimalle bize boğulmayı çağrıştırdığı için genlerimize işlemiş durumdadır ve gözlem ve travmatik tecrübeler kalıtsal olan bu korkuyu su yüzüne çıkarabilmektedir.

Üstelik bu ürkütücü fobinin ortaya çıkmasının sebebi, nörologlara göre beynimizde bulunan küçücük bir bölümdür.

Beynimizin hafızayı, korku gibi duygusal tepkileri ve hayatta kalma güdüsünü yöneten kısmı olan amigdalanın klostrofobinin ortaya çıkmasında önemli rolü olduğu düşünülüyor. Konu üzerinde çalışan Dr. Fumi Hayano, yaptığı incelemeler sonucunda kapalı yerlerde bulunmaktan ötürü anksiyete atakları geçiren insanların amigdalalarının diğer insanlara göre daha küçük olduğunu ve bu durumun kişilerin sıradan uyaranlara alışılmadık tepkiler vermesine sebep olduğunu ortaya koydu.

Uzmanların klostrofobik insanlara önerisi ise korkularının üstüne gitmemeleri...

Evet, hayatta belki genel olarak korkularımızın üstüne gitmek faydalı olabilir; ancak hepsinin değil. Çünkü klostrofobik insanların kapalı alanlarda bulunmak için çaba sarf etmesi işleri daha kötü bir hâle sokabilir ve ortaya çıkan semptomların daha da ağırlaşmasına sebep olabilir. Çevresel ve genetik faktörlerden kaynaklanan bu fobinin tedavisi için terapi ve ilaç tedavisine başvurmak ve kendi başımıza çözüm bulmaya çalışmamak oldukça önemli. Eğer hayatınızı olumsuz yönde etkileyen bir boyutta değilse, örneğin çalıştığınız ofis binanın 15. katında değilse tedavi almamayı bile tercih edebilirsiniz...

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nde 4 Kişinin Öldüğü Patlama Sahnesi Nasıl Çekildi?
Kasımpaşa’nın 18 Yaşındaki Futbolcusu Yasin Özcan 8 Milyon Euro’ya Aston Villa’ya Transfer Oluyor
Cübbeli Ahmet Çakarlı Araçla Geldiği Etkinlikte Şeriatı Savundu: Skandal Sözlere Tepki Yağdı!
YORUMLAR
20.02.2017

Fotoğrafı görünce bile darlandim 234 kat olsun yine de asansöre binemem

23.04.2017

Beni anlattı...

21.03.2017

5. görsel beni biraz gerdi!

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ