Başörtünün 4000 Yıllık İlginç Tarihi ve Yıllar İçinde Değişen Sembolik Anlamı

Gerçekten bu kadar eski olduğunu bilmiyordum!

Günümüzde inançlı kadınlar tarafından kullanılan türban aslında hiç de yeni bir örtünme biçimi değil.

Zaten tarihe baktığımızda bunun çok eskiye uzandığını görüyoruz ama örtünme sadece bununla kalmıyor.

Örtünme sadece İslam'da değil Hristiyanlık'ta rahibelerin, Yahudilik'te de kadınların örtündüğünü görürüz.

Peki aslında örtünmenin sebebi ve çıkış noktası tam olarak neydi? Günümüzde kadınlar bağlı oldukları ve inandıkları dinin kuralları için örtünürken geçmişte bu durum nasıldı?

Örtünme 4000 yıl önce aslında bir saygı ve statü simgesiydi.

Babil İmparatorluğu'nda köleler ve soylu bir aileden gelmeyen kadınların başları açıkken sadece kraliyet ailesine mensup olanlar, zenginler ve soylular başlarını örtüyordu.

Bu örtünme sadece bir tül veya bez ile olmuyordu, tıpkı Antik Mısır'daki gibi kadınlar kafalarına saçlarını kapayacak şeyler de takabiliyordu.

Genellikle aşırı süslü ve işlemeli parçalar tercih ediyorlardı. Saçlarını örterek halktan ayrılıyor ve saygı değer biri olarak konumlanıyorlardı.

Tabii örtünme sadece halkı sınıflandırmak ve soylu sınıfını öne çıkarmak için kullanılan bir yöntem değildi, coğrafi bölgelere göre bir ihtiyaç halini de alabiliyordu.

Güneşten, sıcaktan ve kumdan korunmak için belirli bölgelerde kadın ve erkekler saçlarını ve kafalarını örtmeyi tercih ediyordu ama genel olarak bakıldığında örtünme dünyanın pek çok yerinde soyluluğun sembolüydü.

İlk başörtüsünün Sümerler tarafından ortaya çıkarıldığı düşünülüyor, zaten kadına önem veren bir topluluk olduğunu düşününce taşlar iyice yerine oturuyor.

Kadınların boşanma hakkının olması Sümerler'i dönemin diğer topluluklarından ayırıyordu. Kadının yeri toplumda oldukça önemliydi. Bu yüzden de kadının değerli ve önemli olduğunu göstermek için kadınların bir saygınlık belirtisi olarak başörtüsü kullanması bekleniyordu.

Sonraki imparatorluklarda da başörtüsü uygarlığın sembolü olarak yer aldı ve soylu, hak eden kadınlar başlarını örttüler.

Örneğin, bu çizim Bizans döneminden ve o zaman dahi kadınların örtünmesi soyluluğun sembolü olarak karşımıza çıkıyor.

Bir yandan da tek bir örtü ile kendilerini halktan ayırarak ekstra masraf yapmaktan da kurtuluyorlardı.

Yoksa diğer türlü pahalı mücevherler, şapkalar, bilezikler ve kıyafet takmaları gerekiyordu. Oysa bir örtü ile elit kesimden olduğunu fark ettirebiliyordunuz.

Sonradan ortaya çıkan dinlerde ise kimin hangi dine mensup olduğu anlaşılsın diye farklı örtünme biçimleri tercih edilmişti.

Diğer kişilerden inandığı din bazında ayrıldığı ve üstün olduğu anlaşılsın diye soyluların tercih ettiği başörtü geleceği kolaylıkla bu dönemde de kabul edildi.

Böylece başını örtme hakkı sadece elit kesime değil iman eden kadınlara da verilmiş oldu.

İnanan kesim de böylece halktan ayrıldı ve farklı bir şekilde konumlanmaya başladı.

4 bin yıl önce rahibeler de ikiye ayrılıyordu ve başörtüsü takma hakkı burada da sadece bir grup rahibede oluyordu ve onlar diğerlerinden üstün sayılıyordu.

O dönemde tamamen kendini Tanrı'ya adamış rahibeler 2 gruba ayrılıyorlardı. Her 2 grup da halk için değerli ve üstündü ama bir grup hayatı boyunca kimse ile birlikte olmayıp sadece rahiplere yardım ederken diğer grup bedenini halka sunuyordu. Bu gruba mabet fahişesi dense de onlar da halk için çok değerli ve saygı duyulan kişilerdi. Bedenlerini halk için sunmaları da tamamen inandıkları dinin bir gerekliliğiydi.

Mabet fahişeleri denen vücudunu halka sunan bu rahibeler örtünme hakkına sahipti çünkü onlar diğer rahibelerden daha üstündü.

Yapabilecekleri en son fedakarlığı yapıp bedenlerini dahi sunmuşlardı bu yüzden de onların örtünme hakları vardı. Bu rahibeler tapınağa gelen ve evli olmayan erkeklerle ücretsiz bir şekilde birlikte oluyor ve asla evlenmemeye yemin etmiş rahiplerle de yatıyorlardı.

Sonrasında bu başörtüsü tüm rahibelere bir hak olarak verildi.

İslam'a baktığımızda ise ilk yıllarda kadınların başını örtmediğine dair kayıtlar bulunuyor, yani İslam'a da örtü daha sonradan gelmiş.

Arap yarımadası sıcak olduğu için o dönemde kadınlar Afrika yerlilerine benzer şekilde daha açık dolaşıyorlarmış. Örtünme ile ilgili ayetler de Müslüman kadınların mahrem yerlerinin kapatılması (göğüs, bacak gibi) için inmiş.

Hala başörtüsünün zorunlu olup olmadığı tartışılmaktadır.

Örtünme yine İslam'da da inanılan dini belli etmek için kullanılıyordu, bunun yanı sıra İslam'ın yayılması ile birlikte dine katılmak isteyen kişilere başörtü toplumda ayrıcalık sağlıyordu.

Bu uygulama diğer pek çok dinde de vardı. O dine geçen kişi toplumda örtü takmaya hak kazanıyor ve toplumdan ayrılıyordu.

Yani aslında başörtü İslam ile birlikte gelen bir olgu değildi, tarihi 4 bin yıl öncesine kadar dayanıyordu.

Kişiyi toplumdan ayrıştıran, bir soyluluk belirtisi olan örtü zaman içerisinde dinlere de uyarlanmıştı.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir;

Sizi 160 Yıl Önce Kars'a Gelip Köy Kurup Yaşayan Kars Almanlarıyla Tanıştıralım!
Küresel Isınma ile Mücadelede Yeni Umut: Endonezya’da 40 Bin Metrekarelik Mercan Resifi Hayata Döndürüldü
Yüzyıl Savaşları'nda Ortaya Çıkıp Efsanelere Konu Olan ve Avrupa Tarihini Değiştiren Kız Çocuğu: Jan Dark

Popüler İçerikler

"MHP Eridi" Eleştirilerine Yanıt: Devlet Bahçeli, Kendi Matematiğinden Oy Oranlarını Açıkladı
Ak Parti ve MHP'den Muhalefete Geçen Belediyelerdeki Milyarlık Borçlar Dudak Uçuklattı
Evren Sesini Duymuş: Kızılcık Şerbeti'nin Çimen'i Selin Türkmen, Diziye Manifest Yaparak Girmiş!
YORUMLAR
10.05.2021

İsteyen istediğini giysin ama kara çarşaf giyince kimse daha müslüman olduğunu sanmasın.Kara çarşaf ise arap kültürüne has bir şeydir İslamda çarşaf giyin diye bir şey yok. Ayrıca 2. Abdülhamit kara çarşafı İstanbul'da giyinmesini yasaklamıştır.Bunlar tarihi kayıtlarda vardır ama insanlara anlat.

10.05.2021

Rahibeler sıraya dizilmiş, bizleri şöyle bir gözlediler. Aralarında bir fısıldaşma oldu ve beş tanesi içlerinden ayrılarak bize doğru geldi. Her biri, birimizi seçerek elimizden tutup bu işler için ayrılmış olan aşk odaları denen odalara götürdüler. Ben rahibeleri kendimiz seçeceğiz zannetmiştim. Halbuki onlar sokak fahişeleri değildi ki… Bunlar Tanrıçamızın görevini üstlenen kutsal fahişelerdi, düşünememiştim o zaman . Onların başı Tanrı’nın gelini sayılır ve yüksek düzeydeki kadınlardan olur. Diğerleri, Tanrı’nın odalıklarıdır………….. …………… Başını örtü ile sarmıştı. Yanlarından siyah lüle lüle saçları görünüyordu. Birden aklıma geldi; kutsal fahişelerin sokakta başlarını örtmek zorunda olduğunu biliyordum. “Demek tapınağın içinde de başlarını örtüyorlarmış” dedim içimden. ………. ——————————- Yukarıdaki öykü Muazzez İlmiye Çığ’ın yayınlamış olduğu SÜMERLİ LUDINGIRRA (Kaynak Yayınları)adlı kitabının 109 no.lu sayfasından alınmıştır.

"Hala başörtüsünün zorunlu olup olmadığı tartışılmaktadır." bıdı bıdı bıdı, peh!

10.05.2021

O kadar araştırmacılar şu an sen dedin diye vazgeçti biliyor musun

TÜM YORUMLARI OKU (6)