Bazılarını anlayabiliyoruz, bazılarını anlayamıyoruz. Bazen de bir şeyi anladığımızı zannettiğimiz halde bile, onu uygulayamayıp, hayatımızda hiç duymamış gibi davranabiliyoruz. 'İnsan' kelimesi aslında 'unutan' demektir. Yani biz, bazen öğrendiklerimizi ve bildiklerimizi tamamen, sanki hiç duymamış gibi davranabiliriz.
Aslında bunların bir matematiği vardır. Örneğin, bir kişi dinlediklerini duymazdan geliyorsa, yavaş yavaş kulakları kapanacaktır. Birçok kulak rahatsızlığının ve duyma probleminin arkasında, özellikle kendi varlığını ve işini dinlememek vardır. Bir yerde dinlemek, böbrek ve su sistemiyle bağlantılıdır. Yani vücudun 'Chi' – 'Çi' enerjisini, hayat enerjisini elde etmesiyle de ilişkilidir.
Biz eğer, bir şeyi duyduğumuzda onu uygulamıyorsak bilin ki, o bilginin titreşim veya frekansıyla bedenimiz, halimiz ve realitemiz henüz uyumlanmaya hazır değildir. Biz ne dinlersek, hangi bilgiyi alırsak alalım, aslında bizim bir kapasitemiz vardır. Yani çok fazla bilginin olması, bunun hayatımızda kullanabileceğimiz, faydalanacağımız bir şey olduğu anlamında değildir. Bizim kendi algılama, anlayış ve realitemiz, aslında varlığımızın belirli ölçüdeki frekansıyla bağlantıdadır ve bu frekansıyla eşleşeni alabiliriz.
Bu yüzden, çoğu zaman kendi inandığımız ve bildiğimiz kavramları değiştirmeyi pek tercih etmeyiz. Yani küçücük bir inanç veya kalıbın bile değiştirilebilmesi, fazla emek ister. O zaman önce dinlemek, duymak, duyduğunu anlamak ve anlayabilecek bir duruma gelmek önemlidir. Aslında bunlar, biraz çalışma ve egzersizlerle mümkündür. Buradan sonrası ise, kendi üzerimizde çalışarak, özellikle içsel çalışmalarla, farkındalığımızın artmasıyla, fark edişlerimizin ve titreşimlerimizin yükselmesiyle mümkündür. Bu da, bazı insanların zihinsel melekelerini gelişmesini sağlayabilir.