İşini Tutkuyla Yapmanın Kelime Anlamı Olan Vakko'nun Kurucusu ve İlklerin İnsanı Vitali Hakko'nun Hayatı

Virtali Hakko, Vakko markasının kurucusu olan Seferadi Yahudisi olan bir Türk'tür. Her zaman hem markası hem de ülke için daha iyisin yapmak için çabalamıştır. Ürünlerini yurtdışına tanıtmak ve orada yaygınlaştırmak en büyük hedefi olmuştur. Her zaman işini aşkla yapan  ve yerli üretimi destekleyen Hakko, Türkiye'nin motiflerini ürünlerinde kullanış ve hep müşteriyi memnun etme odaklı bir iş ahlakını benimsemiştir. Ülkeye pek çok katkıda bulunan Hakko, aynı zamanda da ülkesinden bahsederken göz yaşlarını tutamayacak kadar vatanseverdir. Hayatına pek çok yenilik ve ilk sığdıran Hakko, 2007 yılında vefat etmiştir ve Neve Şalom Sinagogu'nda düzenlenen bir törenin ardından Arnavutköy'deki Musevi Mezarlığı'na defnedilmişidir.

Vitali Hakko, 1913-2007 yılları arasında yaşamı Yahudi asıllı bir işletmeci, girişimci ve modacı olan birisidir.

Vitali Hakko, Osmanlı'nın hala daha hüküm sürdüğü o zamanki adı ile Kostantiniyye olan İstanbul'un Fatih ilçesinde Yedikule mahallesinde dünyaya gelmiştir. Seferadi Yahudisi olan Hakko, marangoz ustası bir babanın oğludur. Hakko'nun babası İşgal altındaki İstanbul'da Fransızların hakimiyet kurduğu bir demiryolunda çalışıyordu. Babasının Hakko'yu Kumkapı'daki Frères Français okuluna kayıt ettirmesinin ardından kendisi 1920 yılında bir yandan çalışmaya diğer yandan da Maccabi Musevi Lisesi'ndeki eğitimine devam etti.

Henüz daha 13 yaşındayken ilk defa Mahmutpaşa'da kumaş satan Spiros isimli bir Rum asıllı Türk'ün yanında çıraklık yapmaya başlamıştır.

Kendisi henüz daha 15 yaşındayken para, eğitim ve spor konusunda kendisini geliştirmeye karar verir. 13 yaşında çırak olarak başladığı yerin ardından hayali olan Kupidis isimli Kapalıçarşı'da bulunan bir mağazada tezgahtar olarak çalışmaya başlar. Kapalıçarşı'da tezgahtarlık yapmakla sınırlı kalmaz aynı zamanda diğer esnafların da vitrinlerini yapar. Herkesin vitrinini yapan Hakko aynı zamanda her sene gerçekleşen Kapalıçarşı vitrin yarışması ile de ilk defa ödül almış olur.

1925 yılından itibaren uygulanmaya başlanan Şapka Kanunu ile birlikte Vitali Hakko ilk dükkanı olan Şen Şapka'yı açmıştır.

Vitali Hakko, 1934 yılında Sultanhamam'da bulunan kendisine ait dükkan olan Şen Şapka'yı açar. Bu hareketi ile birlikte Türk giyim endüstrisinde de bir yenilik olur ve bu pazarın önünün açılmasına neden olur. 13 yaşından beri tekstil ve modanın içerisinde bulunan Hakko bu sefer de Şapka Kanunu dolayısıyla şapkalar satmaya başlar. Şen Şapka bir süre sonra çarşaftan şapkaya geçen Türk kadının gözdesi olur. Ardından dükkana bir gün Dolmabahçe Sarayı'ndan görevliler gelir ve Hakko saraya gidip buradaki kadınlara o güne göre oldukça fazla kişi olan 15 kadına şapka satar. Şen Şapka'nın ismini şen olma nedeni ise kendisini bir şapkanın da mutlu olabileceği, insana mutluluk verebileceğini düşünmesinden kaynaklıdır.

2. Dünya Savaşı ile birlikte kendisi her ne kadar Türkiye'de yaşasa da şapkalarının ham maddesi Avrupa'dan geldiği için sıkıntıya düşer.

Kendisi askere gitmek için birlikteki askeri ikna etmek için elinden geleni yapan ve ısrarları sonucunda askere giden bir birisidir. Askerden döndükten sonra Şen Şapka dükkanını açar ve bu dükkanın bir diğer ilk özelliği ise reklamı çekmesidir. İlk defa birisi dükkanı için reklam çekmiştir ve bu kişi de Vitali Hakko'dur. Dükkanının ünü saraya kadar giden Hakko'nun işleri yolunda giderken 2.Dünya Savaşı ile birlikte şapkası için gerekli olan hasırı getirtemez hale gelir. 

Bunun üzerine Hatay'da hası üretilebileceğini duyar ve trene atladığı gibi soluğu Hatay'da alır. Ülkemiz her ne kadar savaşa girmese de Şen Şapka'da savaştan etkilenir bu yüzden de Hakko gittiği Hatay'da derdini yetkili kişilere anlatır. Hatay'a gitmesinin ardından da burada hasırı köylüden elde etmeye başlar.

Hasır problemini hallettikten sonra Şen Şapka bu sefer de yaşanan harpın ardından şapka satışının durması ile karşı karşıya kalmıştır.

Şapka Kanunu ile yükselişe geçen dükkan bu sefer de harp dolayısıyla tekrardan bir inişe geçer. Bu inişi toparlamak için başka bir ürüne yönelmesini fark eden Hakko aynı zamanda da çok iyi bir gözlemcidir. Kadınların hep kıyafetleriyle uyumlu desensiz ve renksiz eşarplar taktığını gözlemleyen Hakko, desenli ve renkli eşarplar yapmaya karar verir ve bu vesileyle de Vakko'nun temelleri atılmış olur. Vakko markası ismini Virtali ve kardeşi Albert'in baş harflerinin soyadlarıyla birleşmesinden oluşmuştur.

Şen Şapka ile kadınlara şapka kültürünü aşılayan ve yaygınlaştırmasının ardından Vakko ile de önce eşarp sonrasında da diğer ürünleri ile bir meşhur bir marka olmuştur.

Virtali Hakko yalnız yurtdışına da sıkça seyahatler düzenleyen ve bu seyahatlerden gördüklerini ürünlerinde de kendine has bir biçimde kullanan birisidir. Aynı zamanda ilk zamanlarda kendi ürünlerini satmak için dönemin en ünlü mağazasına eşarplarını götürdüğünde dükkanın Avrupa malı olmadığı için satmadığında cevabı ile ülkeye olan saygı ve sevgisini göstermiş birisidir. Zamanında Avrupa malı olmadığı için etiketsiz bir şekilde dükkanda satmayı teklif eden mağazaya yerli malı olmadığı sürece o eşarpları satmayacağını söyler. Yerli üretimin neredeyse hiçi olmadığı zamanlarda yeni ve yerli bir marka kurarak da bir ilke imza atar.

1962 yılında giderek gelişen markası için Beyoğlu'nda ilk çok katlı ve büyük Vakko mağazasını açar.

Vitali Hakko her daim hem ülkeyi hem de dünyayı takip etmiş, olan bitenden her zaman haberi olmuştur. Amerika'da hazır giyim piyasası gittikçe yaygınlaşınca Hakko'da Beyoğlu'ndaki o zamana kadarki en büyük mağaza olan Vakko'yu kurar. Burada ilk defa 'mevsim sonu' indirimleri yaparak bunun bir gelenek haline gelmesini sağlar. Kendisi aynı zamanda ilk defa Batı'daki tasarımcılar ve modacılar ile çalışan, iletişim kuran ilk iş insanıdır. Eşarplarında Osmanlı ve Türk motiflerini kullanan, yerli malına ve Türk kültürüne oldukça katkı sağlayan bir isimdir. Yalnızca bir modacı değil aynı zamanda  Beyoğlu’nu Güzelleştirme Derneği’nin başkanı ve Bedri Rahmi Eyüboğlu ile olan dostluğunun da etkisiyle iyi bir sanatseverdir. 

Fabrikalar açtı ve birçok kişiye iş imkanı sağladı. İlerleyen zamanlarda markayı oğlu Cem Hakko'ya devreder. Şapkadan eşarba, eşarptan ise çanta, kravat, ve daha bir çok ürün ile kategoriyi genişleten marka hem vizyonu hem de samimiyeti ile bir ilke imza atmıştır.

10 Aralık 2007 yılında vefat eden Vitali Hakko'nun “Hayatım Vakko” isimli anılarını anlattığı 230 sayfalık bir kitabı vardır.

Vitali Hakko hayatı boyunca pek çok zorluğun üstesinden geçmiştir. Her şey yolundayken Varlık Vergisi le sınanmış ve eski bir müşterisinin yardımı ile bu zorluğun altından kalmış ve vergi dairesindeki defterdar dahi kendisine çok iyi bir vatandaş olduğunu duymuştur. Bu ülke hakkında konuşurken dahi sevgisinden gözleri dolan Hakko, 94 yaşında hayata gözlerini yummuştur. Her zaman, dükkanı yandığında bile bir kalem kağıt alıp yangından sonra ne yapacağı hakkında çalışan; ülkesini, eşini, çocuklarını ve işini her daim çok sevmiş biri olmuştur. Yeniliği ve vizyonu ile herkese ilham kaynağı olabilecek bir hayat yaşamıştır.

Kulüp Dizisi İle Hayatımıza Giren ve Asırlardır Birlikte Yaşadığımız Türk Yahudileri
Nazi Almanyası'ndan Kaçarak Türkiye'ye Gelen ve Ardında Birçok Önemli Eser Bırakan Alman Mimar: Bruno Taut
Fransa Büyükelçiliği Sırasında Yaklaşık 20.000 Yahudi'yi Nazi Soykırımından Kurtaran Büyükelçi: Behiç Erkin

Popüler İçerikler

Terörist Fethullah Gülen’in Cenazesinde Yeni Skandallar: Protestan Şirket, 25 Bin Dolarlık Tabut, Doğum Tarihi
Fenerbahçe Asbaşkanı Acun Ilıcalı'dan Zehir Zemberek Sözler: ''Teraziden Kaçan Bir Takım Görüyoruz''
Narin Güran Davasında Anne Yüksel Güran İfade Verdi: "Namusuma Leke Sürdüler, Beni Burada Asın"
YORUMLAR
28.07.2022

Ben ucuz ürün alacak kadar zengin değilim diyen kişidir.

28.07.2022

Vitali Hakko bu toprakların doğurduğu en müstesna iş insanlarından biridir Hakko'nun hakkını verdikten sonra; editör, senin tarih bilgini sikiiim lan geberik; 1913 senesinde İstanbul'a, Konstantiniye mi deniyordu?

29.07.2022

İstanbul da Konstantinopolis denmesi 1930 yılında yürürlükten kalktı. 1913 yılında ise hala Osmanlı devleti hüküm sürdüğü için İstanbul yerine Konstantiniyye veya Konstantinopolis isimleri kullanılıyordu. 1930 yılında ise resmi olarak İstanbul denilmeye başlandı :)

28.07.2022

valla hayatını hiç merak etmiyorum ama vakkonun katya diye bi parfümü var her sene anneme 1 tane alırım, geçen anneler gününde aldım en son 800 tl olmuş. sorry mom, bu sonuncu katyandı.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ