IŞİD’in Vahşice Yok Ettiği 10 Kültürel Miras

Irak ve Suriye’de ardı arkası kesilmeyen terör eylemlerinde

bulunan IŞİD,  geçtiğimiz yaz ayından bu yana birçok arkeolojik bölgeyi

de ortadan kaldırdı. Birçok medeniyete ev sahipliği yapan ve tarihi

açıdan oldukça önemli yapılar barındıran bölgede devam eden yıkımın ne

yazık ki önüne geçilemiyor.

IŞİD Şubat ayı sonunda, militanların kazma ve balyozlarla binlerce

eseri parçaladığı, Musul Müzesi’ni yerle bir ettiği videoyu

yayınlamıştı. Bunun dışında IŞİD, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer

alan  Roma dönemi metropollerinden Hatra kentini de yıkıma uğratmıştı.

IŞİD, ayrıca para kazandıran bir girişim olarak tarihi eser

yağmacılığını da teşvik ediyor.

Peki neden yıkımın önüne geçilemiyor? Bölgeden yıkıma ilişkin olarak,

arkeologlara raporlar gelse de kapsamlı olarak bir hasar tespiti

yapılabilmiş değil. Musul Müzesi’nden video görüntüsünün dışında hasara

ilişkin pek fazla bir bilgi yok. Keza Hatra ve Nimrud metropolleri için

de durum bu şekilde. Alman Arkeoloji Enstitüsü Irak saha ofisi direktörü

Margarete van Ess de, hasarın büyüklüğüne ilişkin bilgi eksikliğini

dile getirmişti.

İşte IŞİD’in, 2014’ün temmuz ayından bu yana Irak ve Suriye’de yıkıma uğrattığı tarihi alanlar;

1- Hatra

1985 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine alınan bu kent, M.Ö.300

yılında kurulmuş. Kent, Roma İmparatorluğu’nun hakimiyet alanı dışındaki

bağımsız krallığın başkentiydi. Hatra’da, Yunan ve Roma’dan

etkilenilmiş ve Doğu ile harmanlanmış bir mimari yapı göze çarpıyor. Bu

özellik bölgenin İpek Yolu ticaretinde kullanılan bir merkez olduğunu

gösteriyor. Kentin, geçtiğimiz yaz aylarında IŞİD tarafından ele

geçirilip cephanelik ve eğitim kampı olarak kullanıldığı söyleniyor.

Hatra , Şubat ayının sonlarında buldozerle tahrip edildiği biliniyor.

2- Ninova

Asur, M.Ö.900-600 yılları arasında oldukça yayılmacı bir politika

izleyen, Ortadoğu’nun büyük bölümüne yayılan ve antik dönemde

imparatorluk olabilme özelliğini tam olarak taşıyabilecek tek devletti.

Krallar ülkeyi Kuzey Irak’ta bulunan bir dizi başkentten yürüttü. Ninova

da bu başkentlerden birisiydi. Şehir M.Ö.700 yıllarında Sinahheriba

döneminde altın çağını yaşadı. Günümüzdeki modern Musul kentinin bir

bölümü, bu kalıntıların üzerine kurulmuş.IŞİD bölge de hakimiyeti ele

geçirince Ninova da tehlike altına girdi ve yıkım başladı. Bu kent,

ayrıca Musul Müzesi’nde sergilenen birçok eserin kaynağı konumunda.

3- Musul Müzesi ve Kütüphaneler

IŞİD’in şehri kontrol altına aldığından beri birçok el yazması eseri

ortadan kaldırdığı haberlerde yer bulmuştu. Musul Üniversitesi

kütüphanesi Aralık ayında yakılmıştı. Bunların içinde belki de en önemli

yıkım Şubat ayında gerçekleşti. IŞİD, Musul’un simgelerinden olan 1921

yılında inşa edilmiş merkez halk kütüphanesini patlayıcılarla yerle bir

etmişti. El yazması birçok eserin yanı sıra Arap bilim insanlarının

kullandığı birçok araç gereç de yok olmuştu. Kütüphaneden sonra yıkım

sırası Musul Müzesi’ne geldi. Video, oldukça geniş yankı bulmuştu.

Militanların, ellerinde çekiçlerle birçok heykel ve tarihi eseri yok

ettiği, görüntülerde yer alıyordu. Müze, Bağdat’taki Irak Müzesi’nin

ardından ülkenin en büyük ikinci müzesi olma özelliğini taşıyordu.

Yıkımdan sonra, yetkililer tarafından yayınlanan demece göre, müzedeki

eserlerin çoğunun kopya olduğu, orijinallerinin Irak Müzesi’nde

sergilendiği belirtilmişti.

4- Nimrud

Şehir 3200 yılında kuruldu ve Asur medeniyetine başkentlik yaptı. Kazı

çalışmaları bölgede 1840 yılında İngiliz arkeologlar tarafından

başlatıldı. Kazılardan çıkarılan birçok heykel ve antik parça, New

York’taki Metropolitan Museum of Art, İngiltere’deki British Museum

olmak üzere birçok ülkeye gönderildi. Orijinal parçaların çoğu ise

Irak’ta kaldı.

Arkeolojik alan, toprak bir duvarla 3.6 kilometrekarelik bir bölgeyi

kapsıyor. Tamamı yeryüzüne çıkarılamayan ve geriye kalan kısımların,

yeraltında korunaklı olduğu umulan kente, IŞİD’in tam olarak verdiği

zararın boyutu belirlenebilmiş değil.

5- Horsabad

Horsabad kenti, Musul’a birkaç km uzaklıkta bulunuyor.Bu kent de bir

dönem Asur medeniyetine başkentlik yapmış.Kent Asur Kralı Sargon

tarafından M.Ö.717-716 yılları arasında yapılmış ve kabartmalar,

heykeller çok iyi korunmuş.Asur, kraliyet törenlerini ve zaferlerini

anlatan resimler görmek de mümkün. Kabartma ve heykellerin çoğu

1800’lerin ortasında Fransız kazı çalışmaları sırasında Chicago’daki

Şark Enstitüsü ekipleri tarafından taşındı.Bazı parçalar da Irak ve

Louvre Müzesi’nde bulunuyor.IŞİD’in tarihi kentin tam olarak hangi

kısmına zarar verdiği şu an için meçhul. Elde veri olarak sadece, yöre

sakinlerinden ve Irak Tarihi Eserler Bakanlığı’ndan gelen bilgiler

mevcut.

6- Hz. Yunus Türbesi

Yunus Peygamber Camii hem İncil hem Kur’an’da adı geçen Hz.Yunus adına

yapılmış bir camii. İslam’ın oldukça katı yorumunu benimseyen ve Hz.

Yunus gibi peygamberlere saygı duymayı günah kabul eden IŞİD, 24

Temmuz’da camiyi boşaltarak patlayıcılarla yerle bir etti. Asur kenti

Ninova’yı oluşturan, iki dağdan birinin üzerine yapılmış bir Hristiyan

kilisesinin tepesine kurulu olan cami, Irak tarihi açısından oldukça

önem taşıyordu.

7- İmam Dur Türbesi

Samarra kenti yakınlarındaki İmam Dur Türbesi, Ortaçağ İslam mimarisi ve

dekorasyonunun muhteşem bir örneğiydi. Geçtiğimiz Ekim ayında havaya

uçuruldu.

8- Apamea

Kent, Roma devrinin zengin ticaret merkeziydi. Bölge aslında IŞİD’ten

önce, Suriye iç savaşı sırasında yağmalanmaya başladı. Uydu görüntüleri

tarihi alanlarda açılmış çukurların olduğunu gösteriyor. Apamea’da

bulunan ve daha önce varlığından haberdar olunmayan Roma dönemine ait

mozaiklerin satılmak üzere söküldüğü ve IŞİD’in, satılan parçalardan on

milyonlarca dolar elde ettiği söyleniyor.

9- Duro – Europos

Kent Fırat Nehri’nde bir Yunan yerleşimi olan bu kent sonraki yıllarda

Roma İmparatorluğu’na bağlı bir karakol olarak kullanılmış. Europos,

farklı mimarisiyle, dünyanın en eski Hristiyan kilisesine, çok sayıda

tapınağa ve bir sinagoga ev sahipliği yapıyor. Yağmacıların verdiği

zararın boyutunu, kentteki kerpiç duvarların içindeki, oyulmuş halde

bulunan arazinin uydu görüntüleri ortaya koyuyor.

10- Mari

Yaklaşık olarak, MÖ. 5000 yılında kurulan kent, MÖ. 3000-1600 yılları

arasında, Tunç Çağı’nda, gelişmeye başladı. Bir Sümer ve Amori kenti

olan bölgede, arkeologlar tapınak, saray ve bölgedeki halkların ilk

dönemlerine ışık tutacak, kil tabletlere yazılmış arşivler keşfetti.

Mari’nin kaderi de diğer yerlere benziyor. Elde edilen uydu görüntüleri

ve yerel halkın verdiği bilgilere göre kent, özellikle kraliyet sarayı,

sistemli bir şekilde yağmalanıyor.

Popüler İçerikler

Rasim Ozan Kütahyalı’dan Atatürk Sözleri: “Şeytan Taşlamakla Anıtkabir'de Yapılanlar Benzer Eylemler”
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
Ayliz Duman Çok Sade Kaldı: Miss Universe 2024'te Gelmiş Geçmiş En Çarpıcı Ulusal Kostümler Giyildi!