Suriye'deki tarihi eserler, artık Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) için önemli bir gelir kaynağı. BBC, IŞİD'in yağmaladığı eserlerin Suriye'den kaçırılıp Türkiye ve Lübnan üzerinden Avrupa'ya nasıl götürüldüğünün izini sürerek ticaretin aktörleri ile konuştu.
Eserleri Türkiye'den geçiren aracılardan birinin adı Ahmed. Yağmalanmış eserleri satabilmek için onun gibi bir aracıya ihtiyaç var.
Ahmed aslında Suriye'nin doğusundan. Şu anda ise Türkiye'nin güneyinde bir kentte. Polis yerini öğrenmesin diye, hangi kentte olduğunu söylemiyor.
Aracılık edenler
Türkçe konuştuğu için, yerel tacirlere eşya satıp satamayacağını soran Suriyeli kaçakçılarla içli dışlı.
Video konferans yazılımı Skype üzerinden BBC'ye konuşan Ahmed, içi tarihi eser dolu bir battaniyeyi gösteriyor. Hayvan heykelleri, insan figürleri, bardaklar, vazolar, paralar.
Sadece son bir kaç ay içinde topraktan gün yüzüne çıkarılmışlar.
Ahmed eserleri göstererek 'Suriye'nin doğusundan, Rakka'dan, IŞİD tarafından kontrol edilen alanlardan geliyorlar' diyor. IŞİD'in ticareti kontrol etmede etkin bir rolü olduğunu da ifade ediyor.
Eserleri ülkeden çıkarmak için kazı yapmak isteyen herkesin IŞİD müfettişlerinden izin alması gerek. IŞİD bulguları denetliyor, putperestlik olarak gördükleri insan figürlerini yok ediyor.
Ahmed'in gösterdikleri denetimde gözden kaçanlar. IŞİD bunlardan yüzde 20 'vergi' kesiyor. Ahmed 'Vergi her şey' diyor.
Petrol ve insan kaçakçılığının yanı sıra, IŞİD'in gelir kaynaklarından birisi de tarihi eser kaçakçılığı haline gelmiş durumda. Birleşmiş Milletler geçen hafta Suriye'den tarihi eser ticaretini tamamen yasaklayan bir karar açıkladı ve IŞİD'i 'terörist saldırı' kapasitesini güçlendirmek için tarihi mirası yağmalakla suçladı.
'1,1 milyon dolara' tek parça
Ticaretin ana gövdesini taşlar, heykeller ve altın oluşturuyor; bu ticaret hayli karlı olabiliyor.
Ahmed 'Bir parçanın 1,1 milyon dolara satılabildiğini gördüm' diyor ve ekliyor: 'Milattan önce 8500 yılına aitti.'
Yakından görülebilsinler diye her bir parçayı nazikçe kaldırıp bilgisayarının kamerasına yaklaştırıyor.
Bu parçaları alabilmek için kaçakçılara hayli büyük bir miktar ödemek zorunda kalmış ve hiçbir parçayı kaybetmek istemiyor.
Ahmed eserlerin son durağının Batı Avrupa olduğunu söylüyor. Ahmed, 'Türk tüccarlar bunları Avrupa'daki tüccarlara satıyor. Alıcıları arayıp eserlerin fotoğraflarını gönderiyorlar... Avrupa'dan insanlar gelip eserleri kontrol ediyor ve alıp götürüyor' diyerek devam ediyor.
Sınırdan geçirenler: Kaçakçılar
Burada adını Muhammed olarak vereceğimiz adama ulaşmamız için birçok telefon görüşmesi yapmamız ve çok dil dökmemiz gerekti. Muhammed aslen Şamlı ama şu anda ticaretini Suriye Lübnan sınırındaki Bekaa vadisinde sürdürüyor. Muhammed 21 yaşında ama, üzerindeki tişört, dar kot pantolon ve siyah süet ayakkabılarla çok daha genç görünüyor.
Beyrut'un merkezinde bir apartmanda oturduğumuzda, alçak sesle konuşan bu genç adamı duyabilmek için eğilmemiz gerekti. Muhammed yağmalanan eserleri Suriye'den nasıl çıkardıklarını anlattı.
'Halep'te ticaret yaptığımız üç arkadaşımız var. Bu adamlar Halep'ten sınıra buraya kadar tüm yolu geliyor ve eserleri içeri sokabilmek için bir taksi sürücüsüne para ödüyor.'
Muhammed taşıması kolay küçük parçalara odaklanmış. Ama bunun bile çok riskli hale geldiğini anlatıyor.
'Değeri en yüksek olan, küpe, yüzük, heykeller, taştan büstler gibi parçaları getirmek için elimizden geleni yapıyoruz.'
Muhammed'in kârı yüksek, ancak daha iyi bağlantıları olan büyük oyuncuların 'bazı parçaları 500 bine, hatta 1 milyona' sattığını söylüyor.
Suriye'deki ticareti kimin kontrol ettiğini sorduğumda ise Muhammed'in sesi sertleşiyor: 'IŞİD bunu yapan esas örgüt. Ticareti onlar kontrol ediyor, özellikle Halep'teki müzelerden çalıyorlar.'
'Bu militanların denizaşırı bağlantıları olduğunu biliyorum. Telefon görüşmelerini önceden yapıyorlar ve yurt dışındaki bağlantılarını kullanarak parçaları yolluyorlar.'
Muhammed hala sınır ötesi ticaret yapıyor, ama artık tarihi eserlerle değil. 'Yakalanınca cezası çok ağır. Sizi IŞİD üyesi olmakla suçluyorlar.'
Ticareti yapanlar: Satıcılar
Beyrut'un merkezinde herhangi bir turistik eşya dükkanı. Cam vitrinlerin içinde antika gaz lambaları, yüzükler, cam eşyalar. Kırklı yaşlarının sonlarındaki dükkan sahibi az ve öz konuşan bir adam, değişik bir satış taktiği var. Dükkandaki eşyaların sahte olduğunu açıklıkla söylüyor.
Ama bana, elinde Hellenistik ve Bizans dönemlerine ait olan yaklaşık 1000 yaşında orjinal parçaların da olduğu konusunda garanti veriyor.
Başka neler getirebileceğini merak edip soruyorum, örneğin mozaikler?
Arkeologlar bana mozaiklerin yağmalandığı bilgisini vermişti.
Bana hangi tür mozaik istediğimi soruyor.
Suretler, hayvanlar, geometrik desenler?
'Eğer alıcı iseniz, ciddi bir pazarlık yapabiliriz... her zaman bir yol vardır' diyor.
Bunun yasal olup olmadığını sorduğumda, gülümsüyor ve bana bu parçaları legal bir şekilde yurt dışında çıkarmanın tek yolunun müzeden alınmış resmi belgeler olduğunu söylüyor.
Eğer sadece küçük bir parça mozaik istiyorsam, şansımı deneyebileceğimi, ama bunun yakalanma riski nedeni ile ciddi bir karar olduğunu söylüyor.
Ücret karşılığında onları benim için İNgiltere'ye yollayabileceğini söylüyor ama bunun maliyetinin binlerce sterlin olacağını söylüyor.
Ayrılırken el sıkışıyoruz ve bana kartını veriyor.
Kaçak tarihi eserleri satın almam için teklif sunulması sadece 10 dakika içinde gerçekleşti.
Yakalayanlar: Polis
Nicholas Saad, Lübnan'ın uluslararası hırsızlık bürosu şefi. Ofisini FBI'dan ve Scotland Yard'dan alınan sertifikalar süslüyor. Saad Lübnan'da yeni yapılan bir baskında ele geçirdikleri Roma büstlerinin fotoğraflarını gösteriyor.
Karakol binasının çatısına çıkıyoruz, dağların arkası Suriye sınırı.
Saad'in ekibi yüzlerce çalıntı eser ele geçirmiş. Arkeologları milattan önce döneme dayanan Roma, Yunan dönemlerinden kalma çok değerli eserler olduğunu söylemiş. AMa bu eserlerin piyasası Lübnan değil. 'Lübnan bir geçiş istasyonu, Avrupa'ya açılan bir kapı. Esas para Avrupa'da yapılıyor' diyor.
Piyasa: Eserleri alanlar
Şam'daki antika eserler bölümünün başındaki Dr. Mamun Abdülkerim'e ulaşmak günler alıyor. Ulaştığımda ise Abdülkerim'in öfkeli olduğunu görüyorum.
'IŞİD'in kontrolündeki alanlarda felaket yaşanıyor, birçok sorun var. IŞİD sadece para için birçok şeye saldırıyor.
Yağmayı durdurmak imkansız ama Abdülkerim ticareti durdurmak konusunda kararlı.
'Birçok kaynak aracılığı ile birçok nesnenin Suriye'den Avrupa'ya, İsviçre'ye, Almanya'ya, İngiltere'ye ve Dubai ve Katar gibi Körfez ülkelerine gittiğinden eminiz' diyor.
Herkes ana pazarın Avrupa olduğunu söylüyor.
İngiltere'de konu hakkında bir soruşturma ya da bir gözaltı yaşanmış değil.
Emniyet'in sanat ve antika birimini 10 yıldan fazla süredir yönetmiş olan Vernon Rapley ise 'Bu tür eserlerin alındığına dair şüphem yok' diyor.
Rapley halen eski birimi ile irtibat halinde ve Suriye'den gelen eserlerin burada satıldığından da emin.
Bu tür eserlerin ticaretinin 'sosyal olarak kabul edilemez' hale gelmesini istiyor ki gelecekte 'insanların evlerini bu eserlerle dekore etmeye çalışan dekoratörlerle karşılaşmayalım.'
Simon Cox, BBC Türkçe