"İşi Gücü Bırakıp Sahil Kasabasına Yerleşmek" Bizi Daha Büyük Derde Sokup Hayatı Zindan Edecek Bir Hayal mi?

Araştırmaların ne dediğine bir bakın, ondan sonra istifa edip kendi işinizin patronu olma fikrini tekrar değerlendirin.

İşi gücü bırakıp şöyle bir sahil kasabasına kaçsak...

Orada da minik bir kafe açıp kendi yaptıklarımızı satarak geçinsek...

Bu ifadeler artık karikatürize olmuş olsa da birçoğumuz bu fikirleri ciddi ciddi değerlendiriyoruz. Çünkü şehir hayatının üzerimizde yarattığı baskı ucu bucağı olmayan bir cehenneme hapsediyor bizi.

İş hayatının acımasız atmosferinden de bıktık.

Genellikle bu fikirler de yoğun ve stresli bir iş hayatının tam ortasındayken iyice kafamıza yerleşiyor, bizi ikna edecek sebepler bulmamızı sağlıyor.

Yani kim ne derse desin, sakin bir Ege kasabasına yerleşip orada yeni bir sayfa açma hayalimiz sonuna kadar haklı.

Hayallerimizin ucunda genellikle iki yaygın seçenek var, ufak bir kafe ya da butik otel.

Bunun altında yatan da kendi işini kurmak ve kendinin patronu olma isteği.

Beyaz yakalının gelecek planları arasında bunların olmasını anlıyoruz ve sebepleri de görünce hak veriyoruz. Kendinizin patronu olmak da müthiş bir fikir. 

Ama... İşte bir 'ama' var, gelin size sıkıcı tavsiyeler veren o kişilerden çok farklı bir şeyler anlatalım.

Kendi işinin patronu olunca kafe kapandıktan sonra, hafta içi, hafta sonu sürekli bir çalışma temposu da beraberinde geliyor.

Yani mesaiye kaldığınız için canınızı sıkan mevcut işinizi bir anda daha yoğun bir işle değiştiriyorsunuz. Bunun sizi mutlu edeceğine inanıyorsanız bu araştırma derin bir stresle baş başa olma ihtimalinizi size hatırlatsın. Sadece stres de değil, bünyenizde de yüksek tansiyon gibi etkilerle izler bırakabilecek bir hayal bu.

Bulunduğunuz coğrafyanın sağladığı huzuru reddediyor değiliz fakat acaba bu yeterli mi?

Yabancı bir ortamda iş yapmaya çalışacaksınız, kimseyi tanımadığınız bu dünyada bir de işinizin olağan stresi peşinizi bırakmayacak. Her bölge yabancılara sıcak bakacak diye bir kaide de yok, bir anda dışlanma ihtimalinizi de her zaman göz önünde bulundurun.

Sosyal çevrenizi bırakıp gittiğinizi de unutmayın.

Kendi işinizin sahibisiniz, kendi kendinize de sahip çıkmanız gerekebilir. Canınız sıkıldığında kapısını çalacağınız dostların sayısını sıfırın üzerinde tutmak huzurunuz ve sosyal yeteneklerinizin körelmemesi için faydalı. 

Belki taşındığınız gün onlarca dost edineceksiniz ve bu uyarının hiçbir anlamı olmayacak ancak kötü senaryonun da varlığını unutmamalı.

Gelip "bu hayali bırakın, şehirdeki işinizde kalın" demiyoruz, sadece bir dost olarak size tüm riskleri anlatmak istedik.

Tüm bu bahsettiklerimizi aşmak zor değil, böyle çıkmazlarda kalsanız bile birden fazla başa çıkma yöntemi var. İşin uzmanıyla yola çıkmak, araştırarak planlamalar yapmak vesaire...

Sözün özü, sahil kasabasında bir kafe açma fikrinin her zaman hastasıyız. Gerçekçi bir fikir olduğu sürece.

Popüler İçerikler

Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
YORUMLAR
11.04.2021

Son Çıkış (2018) Konu ile alakalı bu filmi izlemenizi tavsiye ederim.

Pasif Kullanıcı
11.04.2021

Herkesin hayali ama ben hoslanmiyorum boyle kasabadir ottur bocektir ahırli yerleri.. sanirim gercek bir beton asigiyim 🥰

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ