Evden ilk başlarda “sigortalı iş, yazın serin, kışın sıcak” olarak nitelenen işten çıkmasının yanlış olduğu sesi yükseldi. Eski çalıştığı bankadan kredi çekip butik pastanesini açmıştı Selin. Hem hayalindeki işi yapacak hem de amirin, müdürün ağız kokusunu çekmeyecekti.
Kendi deyimiyle minnoş pastalar yapan Selin, bebek mavisi ve pudra pembesi sandalyeleri, cupcake desenli mutfak eşyalarıyla ilk başlarda mutlu olsa da satışlar pek istediği gibi gitmiyordu. Kapış kapış satılacağını umduğu pastalar maliyeti yüksek diye alıcı bulmuyor, Selin hafiften işi bıraktığına pişman oluyordu.
Gerçek bir hikaye mi bilmiyorum ama kurguysa gerçekten çok sikindirik olmuş editor kardeş kusura bakma. Bankadan her kredi çekebilen butik pastane açıp başarılı olsaydı esenler parise dönerdi. Usta şefin yok, butik pastayla ilgili bi geçmişin yok, ""hadi butik pastane açalım" çünkü neden mi? İş hayatı sıkıcı. Yapmasaymış arkadaş plazanın altındaki kahvede dedikodu. Sabah gelip, kahve üstüne kahve içerken markofoniden tunik bakmasaymış, çalışsaymış ya da pastanede çırak olarak işe girseymiş. Diploma almak her işte usta olunacağı anlamına gelmiyor maalesef.
Bu galeriyi okumak gelecek kaygıma artı kaygılar ekledi.
sahi, değdi mi umudumu kırmaya?