İşgal altındaki İstanbul, İtilaf kuvvetlerinin askerleriyle dolup taşarken Yıldız Sarayı da bu kuvvetlerin generallerini ağırlıyordu. Çünkü son padişah Vahdettin'in kızı Sabiha Sultan, son halife Abdülmecit'in oğluyla evleniyordu.
Sabiha Sultan, Vahdettin'in Nazikeda Kadın'dan olma çocuğuydu. Bir Abhaz prensinin kızı olan Nazikeda, Vahdettin'in başkadınıydı ve Sabiha Sultan'la birlikte Fenire ve Ulviye Sultanların da annesiydi. Ömer Faruk ile evlendiğinde 26 yaşında olan Sabiha Sultan'ın müstakbel eşi de en az kendisi kadar ünlüydü.
Sadrazam Tevfik Paşa'nın oğlu İsmail Hakkı (Oktay) ile evli olan ablası Ulviye ise Sabiha Sultan'ın gönül işleriyle yakından ilgileniyordu. Sabiha Sultan'la evlenmek isteyen vezir ve nazır oğulları kuyruğa girmişti. Müşir Ahmet Muhtar Paşa'nın yeğeni Mehmet Ali Bey ise talipliler arasında damatlığa en yakın olan kişiydi. Oysa Sabiha Sultan'ın gönlünde Hamidiye Kahramanı olarak nam salan Rauf Bey vardı.
'Ben askerim... Sultanın dizinin dibinde geçirecek vaktim yok.'
Rauf Bey, verdiği cevapla saray yerine Anadolu'yu tercih ettiğinde Sabiha Sultan ilk gönül yarasını almıştı aşktan yana. Daha sonra İran Şahı Ahmet damatlık için adaylığını ortaya koymuş, bu kez de reddeden taraf Sabiha sultan olmuştu. Bu hikâyenin içinde Mustafa Kemal'in nasıl yer alabildiğine gelirsek...
Rasim Bey ise ona şöyle karşılık verdi:
'Sen iki ay içinde herhangi bir kadından bıkarsın, bir sultanla evlenmenin gerektirdiği merasimler sana ağır gelir. Eğer bir sultanla evlenirsen yerdiğin Enver Paşa'ya benzersin.'
İşte bu sözlerin ardından kararını veren Mustafa Kemal'e ne Talat ve Enver Paşa'nın ne de Fethi Okyar'ın kendisini Sabiha Sultan'la evlenmeye ikna etme çabaları sonuç verecektir. Mustafa Kemal, Vahdettin'in yaptığı teklifi reddetmiştir. Bazı kaynaklar ise bunun tam tersi olduğunu ve Sabiha Sultan'ın Mustafa Kemal'i reddettiğini söyler.
Askeri eğitim için Avrupa'ya gönderilen Ömer Faruk Bey, yeşil gözlü ve uzun boyuyla çok hoş bir delikanlıydı. Avrupa saraylarında birçok kadının kalbini çalmış olan bu genç adam, bu curcunalı hayata rağmen Sabiha Sultan'la evlenmek istediğini söylemişti.
Babası Abdülmecit de oğlunun bir an önce evlenmesini istiyordu, çünkü oğlu sürekli kadınların peşindeydi. Üç odalığı ve on sekiz cariyesi olan Ömer Faruk, cariyelerinden Kevser'in ölümüne yol açmıştı. Ömer Faruk'tan hamile kalan Kevser, çocuğunun aldırılması sırasında hayatını kaybedince bu dedikodular şehrin dört bir yanına yayılmış ve ta Sabiha Sultan'ın kulağına kadar gelmişti.
Ablasının ısrarlarına dayanamayan Sabiha Sultan, Ömer Faruk'la görüşmeye başlamış ve günden güne bu yakışıklı şehzadeye bağlanır olmuştu. Tabii, bir yanda güzelliği dillere destan bir sultan diğer yanda yakışıklılığıyla nam salmış yakışıklı bir şehzade varken ortalıkta ilginç dedikodular dolaşması da kaçınılmaz olmuştu. Özellikle polisiye olayları yazmakla ünlü, eski gazetecilerden Haluk Cemal Baydeşman, ikilinin yakınlığını Sabiha Sultan'ın hamile oluşuna ve evlenmeye mecbur kaldıklarına bağlamıştı.
Tabii, her güzel şeyin bir sonu var derler ya işte genç aşıkların sonu da mutlu bitmeyecekti. Saliha Sultan'ın Ömer Faruk Bey'den üç kızı olacak ve büyük bir aşkla başlayan evlilikleri maalesef boşanmayla sonlanacaktı.
24 Aralık 1921'de yapılan Türkiye Büyük Millet Meclisi gizli oturumu Sabiha Sultan'ın iki namzetini karşı karşıya getirmişti. Anadolu'ya geçmek isteyen Ömer Faruk Bey, İnebolu'ya gelmiş ancak Mustafa Kemal tarafından geri gönderilmişti. Daha sonra kendisinin yazdığı mektuplar meclis oturumunda tartışılmıştı. Şöyle diyordu Mustafa Kemal:
'Kişisel olarak Ömer Faruk Efendi'yi tanırım. Bana bazı mektuplar yazmış ve kendisiyle yakından temasta bulunan bazı arkadaşlarla haber göndermişti. Bana yazdığı mektuplarda birtakım insanlarla buraya geleceğini ve durumunun şimdiden saptanmasını istediğini yazıyor. Ömer Faruk Efendi'yi buraya getirmek, halife veya padişah yapmak söz konusu olamaz. Belki de birçok karışıklıklara neden olacaktı. Ona en iyisi görevinizi İstanbul'da yerine getiriniz dedim.'
1948 yılında Ömer Faruk Bey'den ayrılan Sabiha Sultan, boşanmanın ardından İstanbul'a döndü ve bir daha hiç evlenmedi. Son padişah Vahdettin'in kızı Sabiha Sultan, Çengelköy'deki sarayda öldüğünde tarih 26 Ağustos 1971'i gösteriyordu. Padişah kızı olarak başladığı bu hayata bir cumhuriyet kadını olarak veda etmişti.
İkinci fotoğrafında gerçekten çok güzel gözüken bir hanımefendi ama diğer fotoğraflarını hiç benzetemedim ikinci fotoğraftaki haline
Benim duyduğumsa Sultan, Atatürk ü görür ve beğenir. Sonrası Atatürk ile evlenmek istediğini Vahdettinin kulağına çıtlattırır. Fakat Vahdettin Enver Paşa hezimetinden sonra aileye başka bir asker istemez. Bu durumdan Atatürk ün haberi yoktur.
3. fotoğraf bana da başkasına ait gibi geldi. Bi bakın.